Cenazedeler... Herkes ağlıyor. Neşe Hanım'ın en yakın arkadaşı Meriç Hanım ise ayakta durmakta güçlük çekiyor. Çok garip ki Sinan Bey ve Neşe Hanım'ın cenazesine akrabaları olarak sadece Neşe Hanım'ın işsiz kuzeni geliyor. Çünkü patlamadan 2 ay önce tüm aile kavga ediyor ve herkes birbiriyle küsüyor. Kimse kimsenin yüzüne bakmıyor. Tabi bu olay Gözde'nin kuzenleriyle görüşmesini engelliyor. Neşe Hanım'ın kuzeni Okan Bey ise cenazeye vicdan azabı çekmemek için geliyor. Geri kalan herkes Neşe Hanım ve Sinan Bey'in arkadaşları ya da komşuları. Cenaze toprağa verildikten sonra Gözde Okan abisinin yanına gidiyor:
"Okan abi neden artık görüşmüyoruz? Hani sen beni hep omzuna alıp markete gidiyorduk ya, neden onu artık yapmıyoruz? " Gözde bu soruyu sorarken çok halsizdi. Annesi ve babasının vefatı üzerine gece gündüz ağlıyordu. Hoş, daha ölümün tam olarak ne olduğunu bilmiyordu. Ölümle ilgili tek bildiği şey ölen kişinin artık bir daha nefes alamayıp bu dünyada olmamasıydı. Bu da zaten ona yetiyordu. Okan Bey gayet ciddi bir şekilde:
"Çünkü ailelerimiz kavga etti ve bir daha o eski günlerdeki gibi olamayacağız." Gözde bunu duyunca daha da çok üzüldü. Annesi ve babasının ölümü üzerine bir de akrabalarıyla artık görüşemeyecek olması onu daha fazla üzdü. Ve yine gözlerinden yaşlar boşaldı. Okan Bey üzülmüş olacak ki onu sakinleştirmek için:
"Gözde üzülme. Bak biz yine görüşürüz istersen. Yine seni omzuma alır markete gideriz. Ha? İster misin?" Gözde yaşlarını elinin tersi ile silerken:
"Biliyorum işte sen hiç gelmeyeceksin. Beni omuzlarına almayacaksın. Biliyorum!" diyerek ordan uzaklaştı.Bir kayanın üstüne oturup ağlamaya başladı. O zaman birinin telefonla konuştuğunu duydu.
" Hayır, ben onu kabul edemem. " Sonra kadından derin bir nefes sesi geldi. " Ah, bak ben onu kabul edemem. " Gözde bunu duyunca meraklandı. Bu kadın kimdi ki?
Uzun bur sessizlik oldu. Sessizliği yine kadının nefes sesi bozdu. Ve konuşmaya başladı.
"Bak ben seni anlıyorum. Onu da anlıyorum ama benden bunu bekleme. Ben, bana iftira atan bir ailenin kızına bakamam."
N'oluyordu? Bu kız da kimdi ve daha da önemlisi olay neydi?
Gözde birden etrafına baktı. Mezar taşları... Kurumuş çiçekler... Kur'an-ı Kerim sesi... Bunlar... Hatırladı... Gözde cenazedeydi. Hem de kendi annesinin cenazesi... Ne kadar da acı verici idi.Gizliden gizliye kadını görmek istedi. Sesin geldiği yere doğru sessizce ilerledi. Bir mezar taşının arkasına saklandı. Zaten ufak tefek bir kızdı, bu yüzden belli olmuyordu. Kadına baktı. Sanki bir yerlerden tanıdık geliyordu. Sanki bu kadını daha önceden görmüştü...
Birden bir sima hatırladı. Tabi ya...
Bu maalesef o idi....Bu kadın onun yengesiydi. Nefret ettiği yengesiydi... Sürekli ona diğer çocuklarından daha kötü davranan ve bu birisinin kulağına gittiğinde ise yalanlayıp, "Ah, çocuk aklıdır. İnanmayalım lütfen" der ve sıyrılırdı işin içinden. Bu, maalesef o idi...
![](https://img.wattpad.com/cover/196418628-288-k15955.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gücün Peşinde
Non-FictionBir insan "X" iken nasıl "Y" olsun ki? Yoksa olabilir mi? Peki bir insan nasıl değişir? Kendini eksik gördüğü için mi? Bir insanın eksikliği nasıl fark edilir? Ya da edilir mi?