"Sakin olur musun -senin adın-?" Sen deli gibi odanın içinde volta atarken seni sakinleştirmek için söylenen Scarlett'e durup bir baktın.
"Sakin falan olamam ben Scarlett. Sakin falan olamam! O kadın benim sevdiğime sırnaştı be! Peki benim gerizekalı sevgilim ne yaptı? Onu kıskanacak bir sevgilisi yokmuş gibi durup onunla flörtleşti. Bu sefer baya büyük olay çıkartacağım." Senin biricik sevgilin Chris'in sette elalemle flörtleşiyordu.
Buna sessiz kalacağını zannedenler feci halde yanılıyorlardı!
"Bence sen biraz abartıyorsun -senin adın-! Chris'in sana nasıl aşık olduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz."
"Benim bildiğim bir şey yok Liz. Seven adam her önüne gelenle flörtleşmez. Bak saat kaç oldu gelmedi bile beyefendi!"
2 saat önce çekimlerinin bittiğini adın gibi biliyordun. Çünkü içerde ajanların vardı. Hşştt bu Robert ve senin mini minnacık sırrındı. Zaten Chris'in birileriyle flörtleşmesini de onun sayesinde öğrenmiştin. Anında resimlerini çekip sana atmıştı Robert.
"Scarlett....acaba diyorum ki Natasha'ya bağlasan mı? Git bul şunu bak delireceğim ben en sonunda." Kızların ikisini de delirtmiştin. Ama haklıydın!
"Tamam ben onu şimdi arıyorum ve çaktırmadan ağzını yokluyorum tamam mı? Sakinleş biraz."
Scarlett telefon konuşmasını yaparken sen tırnaklarını kemiriyordun endişeden. Chris yüzünden geldiğim hale bak diyerek kızdın kendine. Sen Chris'i azarlıyordun iç sesin ise seni!
"Setten çıkmam uzun sürdü eve varmak üzereyim dedi."
"Hadi biz gidelim de yakalanmayalım o zaman." Kızlar Chris'in eve gelişini bahane ederek kaçtılar. Aslında onlara da hak veriyordun. Bir kaç saattir beyinlerini kemiyordun da...
Sen sinirle bir yarım saat daha volta atmaya devam ettin. Elin bilmem kaç kere telefona gitse de inatla aramıyordun onu. Artık sabrının sonuna gelmiştin ki zil çaldı.
"Yedim seni Evans!"
Kapıyı açtığında seni yerlere kadar uzanan deri bir pardüsenin içindeki Chris karşıladı. Sırıtarak sana bakıyordu. Sense pardüseye takılmıştın.
"Hoşgeldin Dimitri Belikov! Dimitri'ye olan hastalığımı bildiğinden mi bu tipler?" Ona sinirli olsan da bunu hemen belli etmeyecektin. Dimitri'yi öne sürmen onu sinirlendirmişti belli ki kaşları çatıldı.
"Hayır sevgilim. Kaptan Amerika'ya olan hastalığını bildiğimden bu tipler." Kapıyı kapatıp üzerindeki pardüseyi artistik bir şekilde yere fırlattığında gözlerinden kalpler çıktı. Kostümünü giyip gelmişti. O poposunu ne keserdin şimdi.
"Bir kaç gündür çekimler yüzünden sana zaman ayıramıyordum. Bende hatamı böyle telafi edeyim dedim. Hadi Steve Rogers'ın bekaretini al güzellik."
Üzerinde mini şortun ve tül büstiyerin olduğu için şükrettin bir an. Kaptan Amerika'nın karşısına pijamalarla çıkmayı istemezdin.
Chris'e yaklaşıp ellerini omuzlarına koydun. O dudaklarına uzanmışken bir anda sırtını kapıya yapıştırdın. Bu sert hareketinle iyice şehvet dolmuştu Chris. Halbuki bu yaptığın daha hiç bir şeydi. Chris'e iyice sokuldun. Bedenleriniz o kadar yapışıktı ki her detayı hissediyordun.
Her detayı...
Dizini bacaklarının arasına sokarak sıkıştırdın onu. Chris istemsizce inlerken ellerini çıplak beline yerleştirdi. Dudaklarınız sonunda buluşmuştu. Hoyratça öpüşüyordunuz. Chris'in elleri kalçalarını sıkıyordu. Sağ elini okşarak tüm vücudunda gezdirdi sol göğsüne gelene kadar. Senin en çok zevk aldığın yerdi göğüslerin ve Chris sana bu zevki delicesine yaşatıyordu her seferinde.