★ T A N I T I M ★

167 16 7
                                    

Bellatrix Lestrange'in kıvırcık saçları, karnına oturduğu kızın yüzüne değiyordu. Bellatrix usulca kızın yanağını okşadı ve tiz sesi ile konuşmasını sürdürdü. "Sanırım şimdi yapacağım şeyle bir bulanık olduğunu daha iyi kavrarsın, küçük sıçan!"

Genç kız ne kadar debelense de fayda etmiyor, üzerindeki korkunç cadıya engel olamıyordu.

Malfoy Malikanesi'ndeydiler. Büyük salonda yalnızca dört kişi bulunmaktaydı. Bellatrix Lestrange, Hermione Granger, Draco Malfoy ve orta yaşlı, kirli sakallı bir ölüm yiyen.

Bellatrix genç kızın bileğini kavradı ve altında sürekli hareket eden kıza aldırış etmeden, olabildiğince sakin bir biçimde asasını kızın tenine değdirdi. "Draco, gel ve bana yardım et tatlım. Sanırım bu küçük sıçan yerinde rahat duramayacak!"

Sinirlenmeye başlamıştı.

Draco Malfoy... Seri hareketlerle Hermione'nin yanına diz çöktü ve teyzesinin bıraktığı bileği kavradı. Ellerinin uyuştuğunu şimdiden hissediyordu. "Üzgünüm Draco, ellerini bir bulanığa değdirerek kirletmeni istemezdim."

Kadının tiz kahkahası malikanede çınlarken genç kızın koluna değdirdiği asasını yavaşça teninde kaydırmaya başlamıştı.

Çığlıklar... Çığlıklar Draco Malfoy'un kulaklarından giriyor, beynini patlatıyordu sanki. Avcunun içindeki bileği daha da sıktı fakat bunu onun canı yansın diye yapmadığı her halinden belliydi. Sanki genç kıza destek olmak istemiş, onun acısını hafifletmeye çalışmak istemişti.

Genç Malfoy gözlerini yumdu. Çığlıkları duymak istemiyordu, hayır. Bu ana tanıklık etmek istemiyordu. Evi ve tüm bahçeyi dolduran o acı dolu haykırışlara ve teyzesinin kahkahalarına şahit olmak istemiyordu...

Bir anlık içinde biriktirdiği cesarete kızın "Lütfen!" diye çığırması son damla olmuştu. Hiç düşünmeden belindeki asayı çıkarttı ve tavana doğrultarak görkemli avizenin hızla üstlerine çökmesini sağladı. Bu esnada Hermione'i göğsüne çekmiş ve aniden cisimlenmişti.

Bir kulübedeydiler. Bedeni Hermione'nin yorgun ve bitap düşmüş vücudunu sarmalamıştı. Çenesini kızın kafasına dayamış, sıkıca kolunu tutuyordu. Kolundaki yara izini.

Hermione Granger baygınlık ve ayıklık arasında gidip geliyor gibiydi, acıdan öyle yorgun düşmüştü ki bacakları onu kaldıramıyordu. Bedeni Genç Malfoy'un üzerine yığıldığında delikanlı mavi-gri gözlerinde biriken yaşları daha fazla tutamadı.

Bir elini kızın bacakları altından geçirdi, diğeriyle de sırtına destek oluyordu. Kulübe camlarına vuran yağmur damlaları eşliğinde yere çöktü ve haykırmaya başladı.

"Hayır!"

Öyle uzun bir solukta söylemişti ki bunu, Hermione ona anlam veremiyordu. "Hayır, yeter artık! Yüce Merlin lütfen bana yardım et!"

Kızı sıkıca göğsüne bastırıyor ve bunları söylüyordu. Delirmiş gibiydi, ağlıyordu ve bunca zaman yaptığı hataları lanetliyordu adeta.

Sonunda sustuğunda, kesik nefesler ve ufak hıçkırıklar doldurdu odayı. İkisi de sessizce iç çekiyorlardı. İkisinin de gözleri kırmızı, yanakları ıslaktı.

Sonunda sessizliği bozan Hermione'nin solgun dudakları arasından dökülen kelimeler oldu. Bir elini çocuğun göğsüne götürmüştü. "Teşekkür ederim, Malfoy." Sesi bir fısıltıdan farksızdı. "Teşekkür ederim."

SECRET // dramioneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin