🕯seven🕯

226 29 16
                                    

Jungkook odasında yatağa oturmuş okulun fotoğraf albümüne bakıyordu. Hani bütün öğrencilerin fotoğraf çekildiği ve isimlerinin yazıldığı albüm.

Kim Yerim hakkında daha çok bilgi edinebileceğini umuyordu. Gerçi tek elde edeceği şey daha önce görmediği bir fotoğrafı olacaktı sadece...

Aşağıdan gelen gürültülü müzik ve çılgınca etrafı dağıtan insanların sesini çok rahatça duyabiliyordu. Jennie sadece birkaç kişi olacaktı demişti ama okulun tamamı evine gelmişti sanki. Ve Jungkook evi yerle bir ettiklerini hissedebiliyordu.

Kapının tıklatılmasıyla albümü kapattı. Jennie sarhoş bir şekilde yere sürünerek odasına girmeye çalılıyordu. Jungkook şu an sarhoş ve düşüncesiz kız arkadaşıyla uğraşmak istemiyordu. Bu yüzden kapıyı yüzüne kapattı.

Jennie ise arkasından gülerek bağırdı. "Beni artık sevmiyor musun? Of saçım kapıya sıkıştı! Aç şu kapıyı Kook!"

•••

Yerim büyükanne ve büyükbabasının odasını işgal etmesinden sonra salondaki kanepede uyumak zorunda kalmıştı. Üstüne battaniyeyi çekmiş, düşüncelere dalarken kapının açıldığını duydu. Annesi, babası ve ablası gittikleri yemekten dönmüş olmalılardı. Yerim yarı uykulu olduğundan pek umursamadı ve gözlerini kapadığı gibi bir süreliğine daldı. Ama yarım saat kadar sonra babası yanına geldi ve onun uyanmasına neden oldu.

"Merhaba tatlım."

Babası ona garip bir şekilde bakıyordu. Yüzü karanlıktan pek okunmasa da Yerim bunu fark etmişti.

"Ne oldu? Bir sorun mu var?" diye sordu Yerim.

"Hayır hayır. Sadece yukarıdaydım ve uyuyamadım." Babası başını eğdi ve kollarıyla koltuğa yaslandı.

"Özür dilerim Yerim. Doğum gününü unuttuk."

İçindeki rahatlamayla beraber Yerim tebessüm etti. "Sorun değil."

"Hayır gerçekten, kendimi pislik gibi hissediyorum."

"Sorun değil baba. Zaten kızgınlığım geçti artık."

Babası Yerim'e gülümsedi. "Her neyse, bu düğün hepimizin düzenini alt üst etti. Fakat sana hatırladığımızı söylemek istedim. Doğum günün kutlu olsun canım."

Yerim gülümsedi. "Teşekkürler baba."

•••

Jungkook evindeki tüm insanlar çıktıktan sonra aşağıya indi ve gördükleri yüzünden neredeyse sinirden bayılacaktı. Her yer o kadar dağılmıştı ki insanın başı dönüyordu sanki. Koltukların çoğu ters dönmüş; sehpalar, masalar hatta bazı kıyafetleri yerlerde geziniyordu. Daha da kötüsü oturma odasının duvarında bir göçük gördüğünden de emindi.

Plakların üstünde pizza dilimleri mi dersiniz vazoya boşaltılmış şampanya mı dersiniz ev tamamen alt üst olmuştu. Ve bunların hepsi düşüncesiz ve çocuk gibi davranan kız arkadaşı Jennie yüzündendi.

Jungkook bütün evi nasıl toplayacağını ve daha da önemlisi bütün bunları ailesine nasıl açıklayacağını düşünürken temiz kalmayı başaran tekli koltuğa oturdu. Ve dikkatini önünde duran cam masa çekti. Dikkatlice masaya yaklaştı. Galiba masanın altından ona bakan iki göz vardı.

"Taeyong?"

Taeyong masanın altına girmiş ve orada öylece duruyordu. Jungkook'u görünce biraz kıpırdayarak çıkmaya çalıştı ama durduğu yerden pek oynayamadı. Sadece gülümsedi.

"Jungkook! Naber adamım?"


-yeni bölüm geldi! Biliyorum artık sıkılmaya başlamış olabilirsiniz ama ben bu kitabı filme göre yazdığım için filmdeki olay örgüsüne uyuyorum, bu yüzden her şey yavaş ve çok jungri sahnesi olmadan ilerliyor. Biraz sabırlı olmak gerekiyor galiba 😊😆🤗 Neyse umarım beğenmişsinizdir, düşüncelerinizi bekliyorum, Okuduğunuz için çooook teşekkür ederim, bir sonraki bölümde görüşmek üzere ciao!-

sixteen candles / jungri ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin