🕯one🕯

479 38 72
                                    

Evdeki koşuşturmaca daha sabahın erken saatlerinden başlamıştı. Yerim'in annesi ve babası mutfakta müstakbel dünürlerinin ismini hatırlamaya çalışırken küçük kardeşi ise etrafta sinir bozucu bir şekilde dolaşıyordu ve kahvaltısını çoktan bitirmişti.

Yarın ablası Joohyun'un büyük düğünü vardı ve evdeki herkes -Yerim hariç- buna hazırlanıyordu. Yerim ise odasında somurtarak aynaya bakıyordu. Çocuksu yüzü, ince saçları, küçük göğüsleri ve aslında bütünüyle olgunlaşmayı başaramamış bedeni onu izliyordu aynadan. Yerim sıkıntıyla üfledi ve telefonundaki arkadaşına geri döndü.

"Hayır Sooyoung, hiçbir şey değişmemiş. Kronolojik olarak 16 yaşındayım. Ama fiziksel olarak... Hala 15. Tanrı aşkına, ne zaman ben de büyük bir kız olacağım? Hala 10 yaşındaki bir çocuğa benziyorum."

Sooyoung kıkırdadı. "Bir gecede değişmeyi beklemiyordun herhalde?"

"Tabii ki hayır. Ama 16 yaşına basmanın güzel sonuçları olabilir diye düşünmüştüm. Her neyse, aşağıya insem iyi olur. Bizimkiler doğum günümü kutlayamadıkları için bana kızarlar şimdi."

Yerim telefonu kapattıktan sonra okul için hazırlandı ve merdivenlerden aşağıya indi. Ablası hariç herkes merdivenin başındaydı ve evden çıkmaya hazır gözüküyorlardı. Gülümseyerek ailesine baktı. Annesi omuzlarını tuttu.

"Yerim kusura bakma sana öğle yemeği hazırlayamadım. Okuldan bir şeyler alırsın artık. Hadi bakalım ikiniz de okula, servisiniz bekliyor."

Yerim olduğu yerde kaldı ama hala umutluydu. "Anne? Bana diyeceklerin bu kadar mı? Başka bir şey söylemeyecek misin?"

Annesi garip bir şekilde ona baktı. "Ne demek istiyorsun Yerim? Hadi servis bekliyor!"

Annesi kapıyı açarken Yerim sinirle ayaklarını yere vurdu. "Buna inanamıyorum."

•••

"İnanabiliyor musun Sooyoung? Ailem doğum günümü unuttu. Doğum günümü!"

Yerim ve Sooyoung okulun koridorunda yürüyerek sınıflarına gidiyordu. Yerim gerçekten ailesinin onun doğum gününü unuttuğuna inanamıyordu. Evet ablasının büyük düğününden önceki gün olması kötüydü, ve büyük ihtimalle bu yüzden unutmuşlardı. Ama yine de bu bir bahane değildi.

"Belki akşam hatırlarlar, sabah telaştan unutmuşlardır." dedi Sooyoung.

"Umarım öyle olur ama zannetmiyorum."diye cevap verdi Yerim sınıfa girerken.

Sıralarına oturdular ve Yerim masada uyuklayan öğretmeni görünce bunun boş bir ders olduğunu anladı.

"Sooyoung!" diye fısıldadı Yerim. "İkinci sınıflardan Jisoo bana bir anket vermişti. Sana da verdi mi?"

Sooyoung başını salladı. "Verdi ama kaybettim. Anketi bitirince bana ver ben de seninkinden bakarım."

Yerim onu başıyla onayladı ve katlı anket kağıdını açtı.

1.Soru: Hiç şeye dokundun mu?

Yerim şaşkınlıkla kağıda baktı. Bu ne anketiydi cidden? Ne kadar saçma olsa bile doğru cevap verecekti.

Cevap: Neredeyse.

2.Soru: Hiç yaptın mı?

Cevap: Sanmıyorum.

3.Soru: Eğer "Sanmıyorum" cevabını verdiysen elinde olsa yapar mıydın?

Cevap: Sanırım.

4.Soru: Peki kiminle yapardın? (Dürüst ol, merak etme kağıtta isim yazmıyor bu yüzden sorun olmaz."

Yerim derin bir nefes aldı ve arkasını döndü. Kağıda yazmak istediği kişiyle göz göze gelince hızlıca önüne geri döndü. Yanaklarının ısındığını hissetti.

Cevap: Jeon Jungkook

Yerim önünde duran hoca fark etmesin diye arkasını dönmeden kağıdı Sooyoung'ın sırasının önüne yere attı. Ama bir şeyi fark etmemişti.

Sooyoung gece geç yattığı için uyuya kalmıştı, yani Yerim'in kağıdı attığını görmemişti bile. Ve Jeon Jungkook Yerim'in kağıdı attığını görmüştü ve gizlice kağıdı almıştı. Kağıdı okuması an meselesiydi.


-yey, umarım beğenmişsinizdir. düşüncelerinizi bekliyorum, teşekkürler, yeni bölümü bekleyin. ciao!-

sixteen candles / jungri ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin