30.04.2019aslında onun hakkında söyleyebileceğim süslü ve çok şey yoktu; kırmızı ayakkabıları vardı ve tuhaf huyları.
bir şeylerin fotoğrafını çemeyi çok severdi. bazen onu kızlar tuvaletinin önünde elinde kamerayla yakalardım, bazen sınav kağıtlarının olduğu odadan elinde aynı kamerasıyla çıkarken ve bazen de oturduğum çınar ağacınından kafamı kaldırıp çalıların arasındaki onunla göz göze geldiğimde, bir şeylerin fotoğraflarını çekmeyi ne kadar çok sevdiğini anlamıştım.
onun hakkında söyleyebileceğim sayılı şeyler vardı. fotoğraf çekerdi, eve dönüş yolumda sapık gibi beni izlerdi ve bazende yağmur yağdığında koşarak bir kulübeye saklanırdı.
yağmurdan korkuyordu.
bu onunla kaçıncı karşılaşmamızdı bilmiyordum çünkü artık saymayı unutmuştum.
nisan'ın son günü sokakta delicesine yağmur yağıyordu.
nisan'ın ilk günü tanıştığım ve şaka gibi bir ay geçirdiğim seni sokakta koşarken görmüştüm. o kadar dağınık bir şekilde koşuyordun ki, kendini frenleyemedin ve birkaç kez yere düştün. sonra aceleyle ayağa kalkıp kendini bir kulübeye attın ve sokaktaki o eski kulübede saatlerce saklandın.
çünkü yağmur saatlerce durmadı.
bunu nereden mi biliyorum?
saatlerce yağmurun altında saklandığın kulübeni izlemiştim.
sonra ani bir kararla saklandığın o eski kulübenin tahta kapısını açtım ve içerideki karanlıkta saklanan seni buldum; dizlerine sıkıca sarılarak ağlıyordun.
hangi dangalak yağmurdan korkardı ki?
sen korkmuştun işte.
kulübenin kapısını yağmuru görüp daha da korkmaman için kapattım ve tahta kulübenin tahtalarının arasındaki boşluklardan sızan belli belirsiz o ışığın eşliğinde sana yürüdüm.
yanına çöktüm ve ağlayan senin kulaklarını kapatarak, yağmurun sesini duymanı engelledim.
yağmurun sesi artık seni korkutmadığında yaşlı gözlerini sabitlediğin boşluktan çektin ve benim gözlerime baktın. beni o an gördüğünü hissettim.
sonrası takip edemeyeceğim kadar hızlı bir şekilde gerçeklemişti.
ağlayarak çöktüğün yerden doğruldun ve doğrulduğun ilk an kollarını boynuma sararak bana sıkıca sarıldın. ikimizde oturduğumuzdan ve sen benim boynuma atladığından dolayı kucağıma çıkmıştın. kucağımda oturmanı dert etmedim, ya da bana sıkıca sarılıp ağlamanı.
ellerim saçlarına gitti ve aptal teselli cümlelerini sıralamaya başlarken saçlarını okşadım.
o gün nisan'ın son günüydü. hava yağmurluydu ve sen çok korkmuştun.
nisan'ın ilk günü tanıştığım seninle birlikte nisan'ın son gününe veda ettik.
o gün yağmur dinene kadar kucağımda oturarak ağladın ve ben sen ağlamaktan uykuya dalana kadar saçlarını okşadım.
peki hangi dangalak seni severdi ki?
ben sevmiştim işte.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
listen before i go, taekook
Fanfictionve sonra; onunla hiç karşılaşmamayı diledim. ancillulaa [2019] ✓