cuma
Jack, herkesten önce, hatta tam "12.59'' da gelmişti. "losers'' grubuna girip, mesaj yazmaya başladı.
jack: bugün gelicek misiniz, biraz daha bekleyeyim mi?
finn: geldim geldim.
Jack, kafasını kaldırıp gözleriyle Finn'i aradı.
jack: nerdesin aq
finn: gerizekalı kapat kapat
Jack, yine kafasını kaldırıp baktığında arkasından gelen sesle duraksadı.
"burdayım aptal.'' arkasını döndüğünde, Finn yüzündeki sırıtmayla Jack'e bakıyordu. "bir an buluşmayı unuttun sandım.''diye yanıtladı Jack. Finn hafif bir kahkaha atıp, Jack'in karşısına oturdu. Jack içinden niye tam karşıma oturdun ki diye geçirdi. ardından masada koca bir sessizlik oldu. Finn, telefonunu çıkarıp Jaeden'ı aradı.
"nerede kaldın lan?''
"yanlış kafeye gitmişim, yarım saattir Jack nerde diye bakıyorum amına koyim.''
"süzme gerizekalısın.'' Finn, telefonu kapatınca Jack ona kaşlarını çatıp bakıyordu. "nerdeymiş?'' diye mırıldandı ardından. Finn, gözlerini devirip, "yanlış kafeye gitmiş gerizekalı.'' diye cevap verdi. Jack gülmemek için dudaklarını birbirine bastırdığında, Finn'in odağı dudaklarına kaymıştı. Jack bunu farkedip, Finn'e baktığında, Finn'de Jack'e bakmıştı. bakışmaları kapı sesiyle bölündü ve içeri Jaeden, Sophia ve Wyatt girdi.
Jack kafasını çevirip, onlara baktığında "üçünüz aynı anda gelmeyi nasıl başardınız ya?'' diye mırıldandı. Jaeden ona bakıp, "ilk önce ben geldim, bunlar beni takip etmiş.'' diyince, Sophia ve Wyatt Jaeden'a öldürücü bakışlarını attılar. Finn ve Jack ise, bakışları farkedip kahkaha attılar. yine kapı sesi duyduklarında Chosen ve Jeremy'nin geldiklerini anlamışlardı. Chosen, suratlarına bakıp, "ne kaçırdık?'' diyince, Jack "Wyatt ve Sophia, Jaeden'ı öldürüyordu, iyi ki geldiniz.'' diye fısıldadı. bunun üstüne Chosen ve Jeremy kahkaha atıp yerlerine geçti. geçen 5 saatin sonunda, akşam olmaya başlamıştı. herkes ayaklanırken Jack, "zaman çok çabuk geçti.'' diyip dudaklarını büzdü. Jaeden, "birdaha ki buluşmayı Finn düzenlemediği sürece, buluşabiliriz." diyince, masadaki herkes kahkaha atıp, evlerine dağıldı. Jack eve gider gitmez, kendini yatağa atıp bugünü düşündü. ister istemez suratında olan tebessüme engel olamadı. ardından odasına, Ernie girince "neye sırıtıyorsun sen?" diye mırıldandı hafif gülerek. Ernie, Jack'in Finn'i sevdiğini bilen tek kişiydi. ayrıca Finn'in Jack'i sevdiğini de. Jack, Ernie'ye cevap olarak "bugün hayatımın en güzel-" diyecekken sözünün Ernie tarafından kesilmesiyle duraksadı. "2.günüydü." ardından, "biliyorum 3.diyecektin, ama Ellie ile mutlu bile değilsin Jack." ekledi. Jack, Ernie'nin dediği şeyle düşüncelerine daldı. Ellie ile neredeyse 6 yıldan beri çıkıyorlardı ve Jack onu kırmaktan korkuyordu. Finn'i sevdiğini bile bile ondan ayrılamıyordu. Ellie ile mutlu gibi gözüktüğü zamanlar ise, Ellie'yi Finn olarak hayal ediyordu. daha önce hiç erkeklerle çıkmamış olan Jack, Finn'le çıkmaktan deli gibi korkuyordu. Ernie her zaman bu konuda onu rahatlatmaya çalışmıştı, fakat Jack ne Finn'i sevmekten, ne de korkusunu yenmekten vazgeçmiyordu.400 kelime yazmışım, ayrıca tüm kitaplarım arasında 3.bölüm
olan tek kitabımmış😳