Yağmurlu bir New York sabahıydı.Hava daha aydınlanmamıştı elbet ama saat hayli geçti.Jane sigara paketinden bir tane sigara daha çıkardı.İçinden " Biri benim paketlerimden mi aşırıyor acaba?" diye geçirdi. Bugün aldığı ikinci paket sigaraydı.Cebinden çakmağını çıkardı ve sigarasını yaktı.En sevdiği kırmızı ayakabısıyla orospuvari yürüyordu.Arkasındaki dangalağa göz ucuyla bakmıştı."Bu ayakabıları çok seviyordum" diye gevelidi. Ara sokağın birine girdi. Birden çok büyük bir ses yankılandı..
"Söyle!"
"Yemin ederim bilmiyorum.Tanrım lütfen yardım et!"
"Seni adi pislik konuşmazsan seni o çok sevdiğin Tanrı'nın yanına yollarım!"
Jane adama güçlü bir tekme geçirdi.Adam acıyla yerde kıvranıyordu.
"Lütfen..." diye yalvardı."Evde karım ve çocuklarım var."
"Masum insanlara zarar verirkende vardı. Sen ve senin gibilerin boğazlarınızdan kesilip.Times Square da reklam afişi yerine kullanılmalısınız."
"Merhamet nedir bilmez misin? Bağışlamak?"
Jane ruhsuz gözlerle adama son kez baktı.
"Methamet ediyorum zaten. Sana acısız ve kısa bir ölüm sunuyorum."
"David..Broyd sadece bu ismi biliyorum eğer onu bulursan sana istediğin herşeyi verecektir.Lütfen sadece beni öldürme."
Ona merhamet etmişlermiydi diye düşündü. Onlara canını bağışlamaları için yalvarırken abisini bağışlamışlarmıydı.Silahını çıkardı.
"Cehennemde görüşmek üzere. Sevgili şeytana benden selamlarımı ilet."
Silahı ateşlemişti.Her zaman yaptığı gibi kurbanın kulağına yaklaşıp fısıldadı.
"Güller kırmızı, menekşeler mavi seni öldürmeye geleceğim ve geldiğimde kaçman için fırsatın olmayacak."
Yanındaki kırmızı gülü kurbanın üstüne koydu ve yavaşça karanlık sokaklarda kayboldu..