Selamlar!Nabersiniz? Umarım iyisinizdir ve her şey yolundadır.
Çok uzatmadan geçelim!
-
[Jimin]
^neeeeeeeeee
Yerdeki üçüncü pizza kutusunu alırken kusmamak için kendimi zor tutmuştum. Namjoon'un bok gibi kokan, pis evini salak gibi temizlemeye yardım ediyordum.
"Şuan uyuyordum." diye söylendi Yoongi. Bu dırdırına karşı gülmeden edememiştim.
Güldüğümü görmüş ve bana bakmıştı. Canı yanıyor gibi davranarak "Hey! Doğru ama. Şu an rahat yatağımda mutlu mutlu uyuyacaktım. Fakat burdayım." demişti.
Neyi bu kadar komik bulduğumu bilmememe rağmen gülmeye devam ettim.
"Eşek gibi gülüyorsun." dedi ve gülüşüm bir anda soldu. "Hey!Bu eşeklere bir saldırı!" Namjoon'un tuvaletten bağırdığını duymuştum.
Yoongi gülme krizine girmiş, karnını tutarak kahkaha atıyordu. Bir şey demedim. Onu mutlu görmek benim de gülümsememe sebep oluyordu. "Jimin, sayın aşkkuşu, bunu dışarı koyar mısın?" Yüzüm kırmızının en koyu tonuna bürünürken, Namjoon'un elindeki çöp kovasını aldım.
Odadan çıktığımda Yoongi hala gülüyordu. Namjoon'un dediği şeye utanmıştım. "Aptal iş aptal beyin, aptal gariplik, aptal ben, apta-"
Önünde dikilen uzun boylu adamın yolunu kestim. "Çok fazla aptal şeyler var" dedim. Yeri seyretmeye devam etti, "maalesef" diye cevap verdi sesindeki üzgünlükle.
"Neden üzgünsün peki?" dedim sesimin en neşeli tonunu kullanarak.
"Hiçbir şeyden, sadece biraz kötü bir gün geçirdim. Yine..." Sonunda kafasını kaldırdı ve benimle göz kontağı kurdu. Şaşkınlıkla ağzım açıldı. Bu hareketim uzun adamı endişelendirmişti.
"Ne? Birşey mi dedim? Cidden o kadar çirkin miyim? Ne? Kafam karıştı." İçlerinde olumlu hiçbir şey bulunmayan milyonlarca şey söylemişti.
"Hayır hayır, endişelenme. Sadece... sen geçen geceki Namjoon'un kurtardığı elemansın. Değil mi?" dedim ve kolundan tutup Namjoon'un evine doğru sürüklemeye başladım.
"Ne- sanırım öyle, ama sen de kimsin-" Namjoon'u, odanın en uzak köşesinde farkedince cümlesi kesildi.
"Ben Jimin, yeniden selam!! " Heyecanla söylemiştim fakat bir yanıt alamadım. Hala Namjoon'un arkasını seyrediyordu.
"Oh. O zaman tamam. NAMJOONIE?" diye bağırdım. Yoongi'nin sesimden -evet sanırım fazla yüksek olan- dolayı sıçradığını gördüm. Onun bu hareketine karşı kıkırdadım.
"Evet?" demişti arkasını hala dönmeyen Namjoon. İç çektim, garip genci önüme iterek "Misafir." dedim.
"Kim ki?" dedi. Burnuna fiske atmak istemiştim. Çünkü gözleri vardı ve arkasına dönüp bakabilirdi.
"Sürekli aptal diyen birisi gibi duruyor." diye homurdandım ve kaşını çatmasına sebep oldum.
"Ne- Jin?" Namjoon arkasına döndü ve el sallayan gence, Jine, baktı. "Selam"
"O neden burada?" dedi Namjoon sert bir tavırla. "Çünkü onu davet ettim. Şimdi ona iyi davran." diye emrettim. Namjoon iç çekti ve Jin'e doğru yürüdü.
"Sorun ne, burun çocuk?" Kaş çattım. Namjoon'un neden bu soruyu sorduğunu merak etmiştim.
Jin mutlu görünüyordu. Garipti fakat mutlu gibiydi. "Hiçbir şey..." dedi Jin kısık bir sesle. Namjoon yine iç çekti ve Jin'e takip etmesi için kol hareketi yaptı.
"Vay be, şirin herifmiş." dedi Yoongi.
"Evet fakat ben daha şirinim." dedim hemen.
"Sen her zaman fazla şirinsin." dedi ve arkamdan sarıldı.
-
Bitti bitti heheHer neyse umarım beğenmişsinizdir.
Bi vote ve bolca yorum çakarsanız helalimsiniz!
Hadi eyw ;)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
[tr] noise; namjin
FanfictionNamjoon gürültücü bir komşuydu... - /kısa bölümler/ Kitabın asıl yazarı @softkisu adlı kullanıcıdır. Bu kitap sadece çevirisidir.. /thanks for permission @softkisu ❤/