Merhaba ben Derin. 17 yaşında lise 3 öğrenciyim. Annem ve babam ben daha 6 yaşındayken kaybettim. Haa siz şimdi diyeceksiniz mülteci kampında mı yaşıyorsun?, güzeller güzeli halamın yanında yaşıyorum. Size birşey söyliyeyim mi? Halamla aramda 8 yaş var, bu bazen güzel bazen kötü. Eğer yaşlı olsaydı kandırmak daha kolay olurdu ama genç olduğu için pwk birşey yaptığım söylenemez. Neyse şuan ki konumuza dönersek çok kötüyüm, çünkü taşınıyoruz, ne yapacağımı bilmiyorum. Izmir benim hayatım, arkadaşlarım, hayallerim,geçmişim, herşeyim kısacası. Ama taşınmak zorundayız çünkü halamın İstanbuldaki şirketi uzaktan yürütmesi zor oluyor, bu yüzden İstanbul'a gitmemiz lazım. Üzülmek çare değil eninde sonunda İzmirden ayrılacaktım ne yapalım. Şu anda İzmirdeki odama veda ediyorum, birden duyduğum sesle kafamı pencereden çıkarttım. Halam beni çağırıyordu " Hadi Derin gitme zamanı." dedi. Bende el mahkûmu aşağıya indim. Güle güle güzel evim, güle güle canım odam, salonum, koltuğum, pencere önündeki saksım. Saymadığım başka birşey kaldımı? Ha güle güle evin duvarları, bi an onları unuttum yaa canlarim benim az dertlesmediğim olmadi yani onlarla. Hızlıca halamın yanina gidip arabaya bindim. Elime tableti alıp havaalanına gidene kadar müzik dinlemeye karar verdim. Neyse sonunda yetiştik havalimanimiza, hemen uçağa binmek istiyordum zira daha fazla izmire bakmaya dayanamıyordum. Uçağa binip koltuğuma yerleştim ve kulağıma kulaklık takıp güzel uykuma daldım. Birden omuzumu biri dürttü. Pardon dürtmek değil resmen vuruyordu. Gözlerimi açıp sağıma baktığımda hostes kadın " Efendim uçakta kimse kalmadı artık inmek zorundasınız." " Ne!! Halaa" diye bağırdım. Yine düştüm tuzağına. Koltuktan ayağa kalktığımda bir allahın kulu yok, hemen koşmaya başladım. Uçaktan inip bekleme salonuna koştum. Sağıma baktım halam yok, soluma baktım yok, önüme baktim gülerek beni bekliyor, gıcık şey ne olucak. Hemen yanına gidip " Az kalsın beni evlatlık alıyorlardı." Halam " merak etme kimse canına susamadı." , " Sen öyle san hostes beni istedide ben gitmek istemedim." Dedim halam alaycı bir bakışla hee bende yedim gibi bakıyordu. Amann ben size mi kaldım elimi sallasam 0, kendime yalan söylemekten bıktım kendimi şuan boşuna övemem. Neyse bir yandan kendi kndime düşünürken bir yandan da halamı takip ediyordum. Başımı kaldırıp etrafa baktığımda bu ne lan, vay vay demek hepsi burda, bende diyorum allah'ım türkiyede bu kadar yakışıklı olamaz... demek ki hepsi burda istanbulda yaşıyor. Etrafımdaki çocuklara baktım gözlerim biraz bayram etsin. Zira izmirdeki okulumda en yakışıklı olan kişi sivilceli gözlüklü saçını ikiye ayırarak kendini ayrı bir cool hisseden Mahmut. Ayy hemen bu yüzü unutmam lazım etrafa bakıp gözlerimin bayram etmesini sağlamam lazım, doyasıya baktıktan sonra tekrar namuslu Derin mooduna girdim. Havalimanından dışarı çıktığımda ve istanbul havasını içime çekip nefes verdim, aslında veremedim. Bu ne lan burnumun direği kırıldı. Şanssızsın Derin şanssız. Şimdi ne oldu diye soracaksınız, şimdi dışarı çıktık ya sağ banktaki kadın başka yer bulamamış, çocuğun bezini değiştiriyor. Bende nefes alıyım derken bezdeki koku bütün Istanbul'u sarmıştı. Hemen nefesimi tutup kaçmaya başladım. Şöför allahtan hemen ordaydı, arabaya binip kokuyu unutmaya çalıştım. Neyse o vakit yeni evimize doğru yol almaya başladık. Bende pencereden istanbula bakıyordum. Aslında güzel şehir, kalabalık. Bu düşüncelerimi bozan arabanın durması oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TATLI BELA
Teen FictionBazen istediklerinizden vazgeçmek ister insan. istemeyerek hayatın sizi nereye götüreceğini beklersiniz ve sonu tabikide hayalleriniz veya istedikleriniz değil başkalarının istediği olur. merhaba ben Derin 17 yaşında kendi kafasına göre yaşayan eğle...