Mike
Dustin tüm ağırlığını bana verirken garip sesler çıkarıyordu. "Çok fena," ağzında bir şeyler gevelemesini umursamadan yürümeye çalıştım. Tam önümüzde Will kolunu Lucas'a atmış El telaşla Will'e bakıyordu.
Yutkunup Will'in çok hasar alıp almadığını düşünürken Dustin bağırdı. "Aaahh! Bacağım Mike sanırım şu gördüğüm beyaz ışık-ölüğremksğ-"
Ani bir korna sesi ile başımı Dustin'den çevirip ışığın kaynağına baktım. Bir araba önümüzde durmuştu. Aynı and kapı açıldı Steve sinirle ellerini iki yana kaldırdı. "Robin sizin Zombi ordusu olduğunuzdan emindi."
Robin diğer taraftan başını uzattı. "Haksız sayılmaz, atlayın arabaya." Steve içeri girerken Dustin bağırdı. "Steve, sende olmasan-"
Aynı anda öğürme sesi gelince Dustin'i aniden bıraktım. Will elini duvara koymuştu. "Kalbindeki kötülüğü kus Byers." Dedi Dustin sırıtarak ama sesi telaşlıydı.
Max bağırıp başını çevirdi. "Kusan birini görürsem bende kusarım."
Will öyle durmaya devam ederken Steve'in arabasına ilerledim. "Su, peçete falan var mı?" Robin bir kaç dakika içeriyi araştırdıktan sonra elindekileri uzattı.
Will'in yanına ilerleyip elimi omzuna koydum. Elini yavaşça duvardan çekip bana döndü. Dudağı patlamış ve gözünün altı hafifçe morarmıştı. "Size ergenliğinizi Steve ile geçirmemelisiniz demiştim." Dedi Robin arabadan bağırarak.
Will uzattığım suyu alıp kafasına dikti. Boş şişeyi elinden alıp kolunu tuttum. "İyi misin, gidelim mi?" Bakışlarını gözüme çıkarıp duraksadı. Onayladığını hissedince kolunden tutmaya devam edip arabaya doğru ilerledim.
"Mike, cidden mi?" Dustin iki kolunu kaldırmış bize bakıyordu. "Lucas ilgilensin seninle Dustin. Benden iki tane yok gördüğün gibi."
Lucas Dustini çekiştirirken ben çoktan kenara oturmuş Will'in yanına sıkışmıştım. "H-hadi, imkansız sığmıyoruz." Dedi Lucas oflayarak.
"O zaman Will öne geçsin nasılsa küçük." Dedi Dustin gülerek. Will sinirle oflarken Steve lafa karıştı. "Hadi ama sürekli dip dibesiniz zaten birbirinizin kucağına da oturamaz mısınız?" Hepimiz aynı anda ofladık.
Lucas en sonunda kapıyı kapatırken cidden birbirinize yapışmıştık. Will gözlerini kapatıp başını cama yasladı. Dustin ile dövüşmemişlerdi tabi ki. Araya giren alakasız kişiler yüzünden olmuştu.
Gözünü açınca göz göze geldik. Bakışlarımı kaçırırken yutkundum, Will gerçekten değişmişti. "Eee Henderso, anlat bakalım nasıl oldu?" Dedi Steve bir yandan araba kullanarak.
Dustin güldü. "Will kendince bana atarlanmaya çalıştı-"
"Çünkü aptal bir romantik filme gitmek istiyordun." Will neredeyse mırıldanmıştı. Araba saklandığı için başını yasladığı yerden çekti. Zagen dipdibe olduğumuz için çok fazla seçeneği yoktu. Başını omzuma koyup gözlerini kapattı.
"Will'i bu halde eve götüremeyiz." Dedim çocuklara dönüp. El onayladı. "Evet Bayan Byers çok üzülür."
Max heycanla gülüp bana baktı. "Yatıya kaldığını söyleriz. Bayan Byers seni seviyor." Omuz silktim. "Evet seni de seviyor." Max göz devirdi.
"Ama Will sizde sürekli kalıyordu, sen de onlarda eminim sorun etmez." Yutkunup yolu izlemeye başladım. Doğru eskiden sürekli bizim bodrum'da kalırdık. Lucas evi yakın olduğu için çok sık kalmazdı Dustin de. Ama Will genelde kalırdı, sonra annem sinirle kapıyı açıp yatın artık diyene kadar gülüşürdük.
"Evet ilk durak, Wheeler'ların evi." Steve aniden arabayı durdurdu. "Pekala Bayan Byers'a kim haber vericek?" Dedim kısık sesle. Sanırım Will uyumuştu.
"Will'in bayılmadığına emin miyiz?" Dedi Max telaşla. Steve açık camdan elini uzatıp nabzını kontrol etti. "Yaşıyor."
Robin sinirle arkaya döndü. "Bayılanlarında nabzı atar aptal."
Steve kaşlarını çattı. "Sonuçta yaşıyor şimdi Will'i eve götürüp bir yere yatırman sonra uyandırman, kanayan kısımları temizlemen. Su yardım çantasında ki şeffaf kutuda ulan su işe yarar ve bunların hepsi yaşanırken annene belli etmemen gerek. Bu kadar." Dedi Steve kapıyı sırıtarak açıp.
Kaşlarımı kaldırdım. "Teşekkürler can yoldaşlarım."