"Joyce bunu öğrenirse-"
"Anladık Nance! Sen çeneni kapalı tutarsan Joyce bunu öğrenmeyecek!" Çok bağırdığımı farkedip göz ucu ile yatağımda yatan Will'e baktım.
"Anlamıyorum, Will gibi birinin kavgaya karışması mümkün değil." Nancy beni umursamadan kendi kendine tahminlerini yürütürken ofladım.
"İşin bittiğine göre odamdan çıkar mısın?"
Nancy ters bir bakış atıp yatağın üstündeki tentürdiyot ve sargı malzamesini aldı. "Bunu karşılıksız yapmamın tek sebebi erkek arkadaşımın kardeşi olması."
Göz deviriken kapıdan çıkışını izledim. "Erkek arkadaşın sana hala nasıl katlanıyor acaba."
Nancy kapıyı çarpınca sinirle inledim. "Will uyuyor!" Diye kendi kendime mırıldandım. Bu kadar sese hala uyanmamış olması da şok ediciydi tabi. Gergin bir şekilde iç çekip göz ucuyla yatağımda uyuyan Will'e tekrar ve tekrar baktım.
Yaklaşık on dakika olduğum yerde durduktan sonra neredeyse ayakta uyuya kalacağımı farkettim. "Yatayım o zaman bende."
Aslında bodruma inip koltuklardan birinde yatabilirdim ama annemin hemen fark edeceğini biliyordum. Yatağın tam yanındaki koltuğa oturup rahat bir pozisyona geçtim.
_
"Mike, Mike! Mike kahvaltı hazır, kaç kere sesleneceğim sana?" Sıçrayarak ayağa kalktım ama aynı anda yüzümü buruşturdum, vücudumdaki tüm uzuvlar isyan ediyor gibiydi. Kahretsin, koltukta uyumuşum.
Hızla yatağıma baktım, tamamen toplanmış ve üstünde düzgün bir el yazısı ile not bırakılmıştı.
_
'Günaydın Mike, dün için teşekkür ederim. Başını daha fazla belaya sokmak istemedim. Okulda görüşürüz.XXX
WILL!!
(Bu x'leri sona mı koymam gerekiyordu??)
_Odamın kapısı sertçe açılırken on dakikadan uzun süredir elimdeki nota baktığımı farkedip. Sinirli bir şekilde bana bakan annemi görünce notu avcumun içinde sakladım.
"Mike, tanrı aşkına seni yarım saattir çağırıyor- yatağını mı yaptın sen?" Annem bir adım daha atıp yatağıma doğru ilerledi. Sesi aniden yumuşamıştı.
Sonraki yarım saat kahvaltı yapmaya çalışmamız, Nancy'nin her zamanki gibi berbat ablalık görevini üstlenip dün gece hakkında imalar yapması ve benim sinirlenip bisikletimle her zamanki yerimize sürmem ile son bulmuştu.
"Yine Nancy vakası mı?" Bisikletim çimenlerin üstüne düşerken bana bakan Lucas'ı onayladı.
"Will nerde?" Max kaşlarını çatmış bana bakıyordu.
"Sabah gitmişti, bilmiyorum." Boğazımı temizleyip biz doğru gelen Eleven'ı farkedip el salladım. Bize bakıp gülümsedi. "Günaydın."
"Günaydın El." Dustin aniden ayağa kalktı. "Will geç kalmayı iyice alışkanlık edindi, gidip haddini bildirelim." Olduğu yerde el çırpıp hepimize heycanla bakarken Eleven söze girdi.
"Will gelmiyor ki, diğerleri ile geliyor. Hep onlarla gelir."
"Sen kiminle gidiyordun?" Max'ın sorusu ile Eleven güldü.
"Onlar benimde arkadaşlarım sadece ilk günü sizinle geçirmek istedim."
Sinirle çimenlerdeki bisikletimi kaldırdım. "Bazıları bizimle geçirmek istememiş demek ki." Çocukları beklemeden sürmeye başladım, arkamdan seslendiklerimi hissetsem de sürmeye devam ettim. Demek sabahta bu yüzden erken çıkmıştı.
Okula vardığımda bisikletimi her zamanki yerine koyup çocukları beklemeye başladım. Yeni bir okul yılı her zamanki gibi başlamıştı ama geçen senenin aksine Will de burdaydı. Will, El ikisini de özlemiştim.
Ve bu sene buraya tekrar geldiklerini öğrendiğim de her şeyin eskisi gibi olacağını sanmıştım, ama belli ki eskisi gibi olan tek bir şey bile yoktu.
Lise'nin ikinci senesi başlarken, hayatımda değişecek hiçbir şeyin farkında değildim ama senenin ne kadar zor geçeceğini okula ilerleyen öğrencilere bakarken bile söyleyebilirdim. Bir çok yeni yüz vardı ve artık Will de yeni yüzler arasındaydı.
_
Bölümü aylar önce yazıp paylaşmadığımı bu gün farkettim:(( eğer hala okuyan olursa devam etmek istiyorum.
Kendinize dikkat edin, xx