final

4.9K 509 368
                                    

Hava henüz öğlen saatleri olmasına rağmen oldukça kapalıydı, bulutlar grinin en koyu tonuydu adeta. Rüzgar hafif esse de hava soğuktu.

Mark evden çıkmış, Donghyuck'un yaşadığı evin önündeki kaldırıma oturmuştu. Hırkasının önünü iyice kapatmıştı ve beresini takmıştı, biraz üşüyordu fakat sorun değildi.

Hırkasının cebinden telefonunu çıkarıp saate baktı, ardından telefonunu tekrar eski yerine koydu.

Yanında hissettiği hareketlilikle birlikte gözlerini sol tarafa çevirdi. Donghyuck lacivert hırkasıyla görüş açısına girdiğinde gülümsemeden edemedi Mark.

Ve tekrar Donghyuck'un mükemmel olduğunu düşündü.

"Çok beklettim mi?" diye sordu Donghyuck.

Mark'ın burnu soğuktan kızarmıştı ve çok beklediği açıktı. Buna rağmen başını olumsuz anlamda salladı.

"Hayır, az önce çıktım evden."

Donghyuck derin bir nefes alıp başını salladı, ardından ellerini önünde birleştirdi.

"Hyung... Sana bir soru sorabilir miyim?"

Mark hafifçe başını olumlu anlamda salladığında Donghyuck derin bir iç çekti.

"Chenle ile olan konuşmalarınızı okudum ve bir şeyden emin olmak istiyorum."

Mark için Chenle ile olan konuşmalarınızı okudum kısmından sonrası yoktu. Bir anda kaskatı kesilmişti bedeni.

Chenle'yu öldürmeliyim, diye geçirdi içinden. Yutkundu sonrasında sertçe.

"Beni mi seviyorsun?"

Duyduğu soruyla birlikte sert bir nefes verdi ve gözlerini yere çevirdi. "Evet," dedi fakat sesini kendisi bile zor duymuştu.

"Bunu neden bana daha önce söylemedin?" diye sordu Donghyuck, sesi oldukça sakin ve güven vericiydi.

Mark, Donghyuck'un yüzüne baktı fakat istemsizce gözlerini kaçırdı.

"Korktum, benden iğrenir ve arkadaşlığımızı bitirirsin diye düşündüm."

Donghyuck hafifçe güldü, ardından kolunu Mark'ın omzuna attı.

"Neden böyle bir şey yapacağımı düşündün? Delirmiş olmalısın."

"Çünkü ben eşcinselim ve sen... Unut gitsin, biz en iyi arkadaşlarız."

Mark omzunda duran kolu hafifçe itti ve ayağa kalktı, ardından derin bir nefes aldı. Donghyuck'a bakmakta zorlanıyordu, utanıyordu ve rezil olmuş gibi hissediyordu.

Donghyuck gülümseyerek ayağa kalktı ve Mark'ın karşısına geçti.

"Bu saatten sonra arkadaş olabileceğimizi düşünmüyorum, zaten rol yapmaktan çok sıkıldım."

Mark umutsuzca gözlerini Donghyuck'un yüzüne çevirdiğinde gülümsediğini gördü, bununla birlikte konuşmaya devam etmesi için hafifçe başını salladı.

"Senden hoşlanıyorum hyung," dedi Donghyuck.

Rahat gibi görünüyordu fakat bunu söylemek için odasında saatlerce prova yapmıştı.

Mark bir süre duyduklarını idrak edemedi, öylece Donghyuck'un yüzüne baktı.

"Hyuck... Sen ciddi misin?" diye sordu en sonunda.

"Evet, ayrıca bu sefer Chenle değilim."

İkisi de bunun üzerine hafifçe güldü, ardından Donghyuck gözlerini bulutlara çevirdi. Henüz yağmur yağacak gibi durmuyordu.

"Yağmur yağmadan önce sahaya gidip basketbol oynamak ister misin?" diye sordu tekrar Mark'a bakarak.

"Kazanırsam ne olacak?" diye sordu Mark.

"Kazanırsan erkek arkadaşın olacağım," dedi Donghyuck omuz silkerek.

Mark hafifçe başını salladı.

"Peki ya sen kazanırsan ne olacak?"

Donghyuck gülümsedi.

"O zaman erkek arkadaşım olacaksın."

"Öyleyse topunu al," diyerek evine doğru yürümeye başladı Mark. "Ben üstümü değiştirip geliyorum."

Donghyuck bunu onaylayarak kendi evine doğru yürüdü, kapının önünde durdu ve Mark'a seslendi.

"Hyung!"

Mark içeri girmeden önce Donghyuck'a baktı. Bununla birlikte Donghyuck gülümsedi ve göz kırptı.

"Perdeni kapat."

***
son

mistake | markhyuckHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin