Neden karşımda Taehyung yerine Jimin var?
* *
*
* *
Maç başlar başlamaz Taehyung topu hızla kaptı ve Jimin'e fırlattıktan sonra Yoongi'yi tutmaya başladı.Jungkook'da Duho'yu tutarken Jimin potaya doğru ilerlemeye başladı.
"Yun!Topu al!"diye bağıran Yoongi'yle kendime geldim ve hızla Jimin'e doğru koşmaya başladım.Ama ben yapamam ki!
Anlaşılan fena halde oyuna geldik.
Jimin tam da üçlük çizgisinin dışında durmuştu ki önün de durdum ve topa odaklanmaya çalıştım.Ama o ise sırıttıktan sonra topu potaya gönderdi.Sertçe yutkunurken topun gidişini şaşkınlıkla izledim.
Ve...basket.Ahh!O tam karşımdayken topa nasıl adapte olabilirim ki!Tam önümü dönmüştüm ki bir adım geri de duran Jimin'le şaşkınlıkla dona kaldım.
"Bir daha ki sefere topa odaklan.Küçük bir tavsiye."deyip gülünce sertçe yutkundum.O ise arkasını dönüp diğerlerinin yanına gitmişti bile.
Benim onu izlediğimi...anladı ve bunu kullandı.Üstelik dalga bile geçti!Ağh!Ben oynamamalıyım demiştim!Kaybedeceğimiz kesindi!
"Yun?Neden topu engellemedin?"diye soran Yoongi'ye çevirdim gözlerimi.Onlar hangi ara buraya geldiler?
"Senin yüzünden maçı kaybettik.Hadi benim için neyse ama sizin için kötü oldu.E sonuçta düşman okul.Yarın kesinlikle bu maç patlar ben söyliyeyim."diyen Duho'ya sus anlamında gözlerimi ayırdım.Anlamışsınızdır nasıl yaptığımı.
"Bilmiyorum.Dalgınlığıma denk geldi."
"Emin misin?Çünkü elin yine ensende.Doğruyu söyle Yun."
Elim ensemde mi?Yine mi?Hızla elimi yere indirdim.
"Doğruyu söylüyorum cidden.Haftaya gireceğimiz sınıf yerleştirme sınavı için stresliyim."
Yoongi bir şey demeden arkasını döndü ve eşyalarını toplamaya başladı.Derin bir nefes verdim.Bir maç!Neden bu kadar çok abartıyor ki sanki?
"Fena kızdı."
"Sen sus!"deyip Duho'nun omzuna vurdum.
"Ne vuruyorsun bee!?Ama cidden sinirlendi.Çünkü biliyorsun.Onlardan hiç haz almıyor.Özellikle şu çakma sarışından."deyip Jimin'i işaret edince gözlerimi devirdim.
"Biliyorum.Neyse ben gidiyorum.Yarın bir şekilde gönlünü alırım.Görüşürüz."
dedikten hemen sonra mümkün olduğunca karşı takıma bakmadan sahadan çıktım ve X'le her zaman buluştuğumuz olan Han nehrinin karşısında ki banka oturdum.
Aklıma basketbol oynayan Jimin geldikçe kendime kızıyordum.Hangi ara onu bu kadar çok düşünen biri oldum ben?
1 saat boyunca bankta oturup X'in gelmesini beklemiştim.Bileğimde ki gri saate baktım.12 olmuştu sonunda.O sırada izlendiğimi hissedince etrafı izlemeye başladım.Etrafta bir kaç insan haricinde kimse yoktu.Önüme tekrar döndüm ve gözlerimi devirdim.
"Beni izliyorsun ama karşıma çıkmıyorsun öyle mi bay X?"
Aniden boynuma dolanan kollarla şaşırmadım.Alışmıştım artık.
"Tamam.Bırak çok sarıldın."deyip kolunu ittirmeye çalışsam da beni umursamadı ve sarılmaya devam etti.Bir süre öyle kaldıktan sonra yanımdaki yerini aldı ve telefonunu çıkartıp bana mesaj yazmaya başladı.
Bunu nereden mi anladım?Çünkü bu bana aşık olan X kendisini göstermeme de kararlıydı ve sırf bu yüzden yanıma gelse bile konuşmaz yalnızca mesaj atardı.
"Uzun zamandır görüşmedik.Beni özledin mi?"
Mesajı sesli okuduktan sonra kafasını yere eğmiş kapüşonlu X'e baktım.
"Hmmm.Sanırım o kadar fazla özlemedim."deyip haince sırıtınca X sakince ayağa kalktı.Bir kaç adım geri adım atmıştı ki gülerek ayağa kalktım ve kolundan çekerek tekrar oturmasını sağladım.
"Bu kadar aptal olma.Elbetteki özledim.Konuşacak kimsem yok bu aralar.Biraz dertleşmek iyi gelebilir."
X sesini çıkartmadan elini cebine götürüp muzlu sütü bana uzattı.32 diş sırıtarak sütü aldım.
"Canım da çekiyordu aslında.Sağol."
X sesini cıkartmayıp yanımda dururken ayakkabılarımı çıkarttım ve yere koydum.Ardından bacaklarımı bağdaç yapıp kafamı X'in omzuna dayadım.Hala anlamlandıramadığım kokusunu solurken muzlu sütümü kafama diktim.
"Biliyor muydun?Park jimin ve Yon ayrılmışlar.Aslında buna biraz üzüldüm.Dışarıdan gayet iyi bir çift gibi duruyorlardı.Neden ayrıldıklarını çok merak ediyorum.Ama ne Yon'a sorabilirim ne de başkasına.Ahhh!Aptal Yon!Zaten eve de daha gelmedi.Onu en son okuldan çıkarken görmüştüm.Umarım başına yeni çoraplar örmüyordur."
X telefonunu cebinden çıkarıp bana yazmaya başladı tekrardan.
"Merak edecek bir şey yok.Yon iyi."
Mesajı tekrardan sesli okudum.Ve okurken de gözlerimi devirmemek için kendimi zor tuttum.
"Sağol ama bu klişe sözlerle beni kendine aşık edemezsin.Zaten maskenden yeterince sıkıldım.Sana güveniyorum ama sen hala çıkartmıyorsun.Yoksa sen mi bana güvenmiyorsun?"
"Biraz zamana ihtiyacım var sadece.Daha hazır değilim."
"Seni çirkin bulacağımı düşünüyorsun sanırım.Ama vücuduna bakarsak tipsiz de değil gibisin.Açık konuşayım dikkat çeken bir vücudun var."
Muzlu sütümü tekrar diklerken X tekrardan yazmaya başladı.
"Bunu senden duymak çok güzel."
"X.Aslında karar verdim.Hadi kaçır beni buralardan.Artık bu hayatı istemiyorum.Ders çalışmak ve jimin'in yüzünü görmek istemiyorum.Lütfeeen.Bana bu iyiliği yapabileceğini düşünüyorum."
"Bu kadar çabuk pes etmek sana yakışmıyor.Sonunda mutlu olacaksın.Buna inanıyorum."
Yazdıklarını okurken derin bir iç çektim ve sütümün son damlalarını da içtim.
"Beni de buna inandırabilir misin?"
"Seni seviyor olmam zaten senin için yeterince büyük bir mutluluk kaynağı."
Yazdıklarına buruk bir şekilde gülümsedim.Ahh...kimi kandırıyorum?Asla mutlu olamayacağım.
X sakince kafamı omzundan çekmemi sağlarken ayağa kalktı ve önümde bir prensese selam veriyormuşçasına eğildi.Ardından arkasını dönüp ilerlemeye başladı.
Sesimi çıkartmazken yeri boş boş izlemeye devam ettim.O sırada gelen bildirim sesiyle telefonuma baktım.
"Mutlu olacaksın.Çünkü mutlu olmanı sağlayacağım.İyi geceler."
.....
Aman bee şu son yazar notlarını yazmakta kötüyüm jxhxjzjxj Ne diyeceğimi bilmiyorum bxhjd
Klişide olsun istemiyorum ama beğenmişsinizdir umarım ehehe
ŞİMDİ OKUDUĞUN
THE TRUTH UNTOLD
Fanfiction..... 《Yun ikizinin aksine zeki değildi ve bu fark bütün hayatını etkiliyordu.》 ..... ~280819~ {------}