Hayaletiyle Yaşarım

2 0 0
                                    

Farklı bir pencereden bakıyorum, tanrıdan emanet aldığım hayatıma. Her senem farklı bir acıya ev sahipliği etti bu güne kadar. Bir gün olsun ölmek istedim mi? Ölmek bile istemeyecek kadar vazgeçtim ben kendimden. Ölmeyi bile hakketmediğimi düşünecek kadar tiksindim belkide bedenimden. Hayır hayır benim bedenim değil ruhumdu kire bulanıp temizlenemeyen. Bu güne kadar cesaret kokan maskemi takıp ardındaki o korkak kadını nasıl sakladıysam. Sahte bir tebessüme sığınıp umutsuzluğumun da üstüne örtebilirim. Sevdiğim adamı kaybettim. Gidiyorum yazan satırlarında benden gider sanarken o nefes almaktan vazgeçti. Beni terk ediyor derken o kendine emanet edilen hayatı terk etti. Seni toprak etmemek icin gidiyorum diyip kendisini sonsuz bir karanlığa hapsetti.. Bir yerler de nefes aldığını bilmek,hayatına devam ettiğini düşünmek, kahkahalar la güldüğü rüyalar görüp onlara inanmak...
Gittiği günden beri onun huzur dolu hayaline sığındım. O yokken onun yokluğuna sarılıp uyudum. Kafamı kaldırıp yıldızları seyrettiğimde aynı gökyüzüne baktığımızı bilmek. Kitap okurken çizdiğim satırları onunda çizdiğini düşünmek. Sabah odamı güneş istila ettiğinde kilometrelerce uzakta aynı güneşe ettiği küfürleri duyar gibi tebessüm etmek. Sabah kahvesini içtiği saate oturup kahve içerek gıcık gıcık höpürdettiğini düşlemek. Gittiğinden beri her günüm onunla geçti bir hayalle yaşadım. Şimdi bir haber alıyorum hayalliyle yaşadığım adam gözlerini yummuş. Hayalliyle yaşamayı öğrenmek bile bu denli zorlarken beni ne yani şimdide hayaletiyle mi yaşayacağım...
21.08.2018
Veda.....
Bu notu yazalı hemen hemen 1 yıl olacak.. Babama bile güvenemezken, anneme bile sığınamazken, arkadaşlarıma bile anlatamazken. O her şeyim olup benden dolup taştı. Hâlâ onunla dolu tüm ruhum, ona bullanmış. İzmir'e gitmek için bir hafta boyunca Koray'ı ikna etmeye çalışsam da bir işe yaramadı. Kapı sessini duyar duymaz gözlerimdeki hüznü saklayıp koskacaman gülümsememle arkamı döndüm. Bediz omzunu silkip kısık bir sesle "kahvaltı hazır"
Diyip gitti. Gülümsemem yüzümde yayılırken siyah ,kısa ve dağınık saçlarını seyrettim. Belline kadar uzanan bakımlı saçlarını bir öfke nöbetti geçirip bir ay önce kesmişti. Daha sonra kuaför e gidip toparlatma gereğinde bile bulunmadı. Üstüme kot şort ve bir tşört geçirip  aşağı indim arkadan Çiler'e sarılıp yanağına sulu bir öpücük kondurdum o kıkırdarken yerime gecmistim bile. Önümdeki kahvaltılıkların güzelleğiyle büyülenmemek elde değil.
"Çiler'in mutfakta ki becerisi benim yatakta ki becerimden kat kat iyi" Fısıltı halindeki sözlerimi kimse duymaz sanarken yanımdan erkeksi bir kıkırdama sessi geldi yan tarafa dönüp baktığımda yeni çocukla göz göze geldik
"Yalan mı? "
Sorum üzerine düşünür gibi yapip dudaklarını büzdü içimden  ağzına bir tane vurmak gelirken  kendimi durdurdum
"Bilmem yatakta hic görmedim"
"Karşılıksız yatak servisimiz yoktur"
"Parayla yani?"
"Parayla da çalışmıyoruz"
Yüzündeki gülümseme genislerken baştan aşağı beni süzüp dudaklarını yalayarak tekrar sessini kulaklarımla buluşturdu
"Bartın " önce anlamayıp kaşlarımı çatsam da ismi olduğunu fark edip gülümsedim
"Veda"
Masada ki herkes kendi halinde olduğu için kimsenin bizim konuştuğumuzu fark ettigi bile yokdu. Kendi irili ufaklı problemleriyle beyinleri doluydu. Aynı masanın etrafında otursada bedenlerimiz ruhlarımızın bambaşka yerlerde olduğu inanması zor bir gerçekdi aslında. Masadaki haraketliliğe baktığımda Berkin'in masadan kalkıp kendi kirlettiklerine tezgahta su tuttup makineye yerleştirdiğini gördüm. Yavaş yavas herkes kalkıp aynı işlemi yaparak salona geçti. Dışarı nefesimi verip ayağa kalktim benimle beraber Bartın da kalktığında ellime aldıklarıma su tuttup makineye yerlestirdim. Salona doğru yürüdüm. Gözlerimle koltukları tarayıp iki kişilik koltuklardan birinin üstüne attım kendimi. Arkamdan Bartın gelirken o da tekli koltuğa bıraktı devrilmeyecek kadar güçlü duran bedenini. Sessizlik salona hakim olmuşken kosturan ayak sesleriyle arkama döndüm Çiler bebe mavisi uçuş uçuş bir elbise giyinmis kıvırcık turuncu saçlarını serbet bırakmış hafif bir makyaj yapıp ayaklarına sandaletlerini gecirmisti arkasından koşturan Berkin le tartışmalarını izlemek icin koltukta ters dönüp onları izledim
"Çiler çıkar diyorum sana. Başka kıyafetin yok mu kızım senin"

"Yaaaaa banane bu çok çok çok güzel hem benim kıyafetlerime karışamazsın" diyip aradaki mesafeyi artırıp yanıma geldi onun gelişiyle ben de oturumamı diklestirdim. Berkin sinirle saçlarını karıştırıp hırladı
"Lan senin kıyafetine karışan mı var? Kızım eski sevgilinin aldığı elbiseyi giyinmek ne açıklasana bana bir."
Çiler gözlerini devirip kapıdan dışarı attı kendini peşinden Berkin de
"Çileeeeerrrr" diye bağırıp çıkarken kahkaha mı tutamayıp karnımı tutarak güldüm. O sırada merdivenlerden tekrar ayak sessi geldi gülüşümü durdurup merdivenlerden tarafa döndüm. Bediz'i ayaklarından başlayıp yüzüne kadar en ince ayrıntısına kadar süzdüm ayaklarına giyindiği siyah spor ayakabıllar, siyah dar kot, siyah geniş bir tşört. Üstündeki tek renk kırmızı dudaklarıydı. Kulaklıklarını takıp bizi görmezden gelerek dışarı çıktı. Eve bir sessizlik çökerken önüme bir bardak kondu kafamı kaldırıp baktığımda Bartın elinde kendine koyduğu kahveyle yerine geçip oturdu. Sehbanın üstündeki kahveyi alıp gülümsedim "Teşekkür ederim "
"Önemi yok"
Kahvemden bir yudum alıp ona döndüm ayaklarımı kendime çekip koltuğun üstünde bağdaş kurdum.
"Eeeee işsiz misin?"
Yarım ağız gülümseyip soruma cevap verdi
" Siren club  benim "  büyük bir kahkaha attıp konuştum
"Severim orayı"
Kendini beğenmiş bir tavırla
"Kim sevmez ki" dedi 
"Buraya yeni geldin sanıyordum? Hem o kadar meşhur bir mekana sahipken neden burda kalıyorsun"
Bakımsızlıktan dökülen eve göz attıp mırıldandı
"Bu ev ve içindekiler sahip olmak istediğim her şeye sahipler"
Kurduğu cümle beni rahatsız ederken yerimde kıpırdandım. Yutkunup sözlerine devam etti
"Eeeee senin iş ne?"
"Hmmm bir şirkettin müşterileriyle ilgileniyorum"
diyip kıkırdadım. Ilk önce anlamayarak yüzüme baksada sonradan anlayıp kafasını iki yana salladı
"Sanırım sizin şirkete müşteri olarak
geleceğim"
"Bekleriz" 
"O adamla çalışmayı nasıl başarıyorsun "
"Hangi adamla?"
" O gün telefonun ucundan bağıran adamla"
"İyi biridir"
"Sana şiddet uyguladığını düşünüyorum" kurduğu cümleyle şaşkınlığımı gizlemeye çalışırken sanki çok komik bir şey söylemişcesine güldüm
"Nee? Koray Bey mi? O kimseyi incitemez"
"Telefonu açtığında gözlerinde ki korkuyu nefreti gördüm. Eve geldiğinde de çok kötü görünüyordun.  Ayakta duracak halin yoktu kızım"
Sessi sonlara doğru iyice sertleşirken ayağa kalkıp oturduğu yere kadar gelip egilerek kullağına fısıldadım
"Sadece sert seviyor"
Kıkırdayıp dikleştim yanından ayrılıp merdivenlere gidene kadar diken üstünde yürüdüm yüzümdeki alaycı tavrın yavaş yavaş silindiğini hissederken az önce gülümseyen dudaklarımın titrediğini hissetmem güçsüzlüğüme bir kez daha lanet okumamı sağladı
《~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~》
Selammmmm napıyonuz bea
Her gün bölüm atıcam bazen tek bölüm bazen 2 bazen belki o gücü kendimde bulabilirsem 3 . Kurgu belli final bile kafamda hazır sadece olay ve durumları doğru yansıtmaya çalışıyorum umarım başarabiliyorumdur

KARŞIK BEDENLER Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin