"Canın ne istiyorsa onu yap, arkadaş edin, gidip aşık ol saçlarını boyat. İstediğin her şeyi yapmakta özgürsün."
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Bowling ve Taehyung'un arkadaşları ikilemesi, Jimin'e hayal ettiğinden daha eğlenceli bir ortam oluşturmuştu. Ön yargıları şu bir saattir vardı ve var olmaya devam edecekti fakat, Jimin bunları şu an fazla umursamıyordu.
"Haddinden fazla yiyenin kafasını kırarım. Jin eğer fazla yersen kilo alırsın ve çirkin olursun duydun mu beni fazla yeme sakın." Yoongi sinirle önlerine gelen bir sürü tabağa bakarken sessiz sessiz küfürler ediyordu. Bowling oynamışlardı ve geri zekalı Jungkook ve Namjoon yüzünden kaybetmişlerdi. Şimdi de tüm hesap onlara kaldığı için arkadaşlarının eli asla aza gitmeyecekti, biliyordu. Ama bu durumu Jungkook ve Namjoon'un taktığı söylenenemezdi.
"Beni her halimle beğenen insanlar var. O yüzden yiyeceğim Yoon. Sen de o kaşlarını daha fazla çatma yoksa kırışacaksın bebeğim." Jin'in dalga geçer gibi söylediği şeylerle Yoongi'nin ağzına et tutması onu daha da çileden çıkarırken, sinirle eti iteceği yere hepsini ağzına sokmuştu. Jin memnuniyetle kendi tabağına dönerken Yoongi'nin şakaya karışık siniri biraz hafiflemişti, gülümsüyordu.
"Jimin sen niye hiç konuşmuyorsun. Biraz kendini anlat merak ediyorum seni. Kaç yaşındasın? Ne okuyorsun? Taehyung'u seviyor musun? Başka abin veya ablan var mı? Sadece kı-"
"Hoseok sadece sakince sormayı dene. Dediklerinden hiçbir şey anladığımız yok." Namjoon hızlı hızlı konuşan arkadaşını sustururken Jimin hafifçe güldü ve boğazını temizledi. Şu an bu ortama alışma evresindeydi ve fazla huzursuz olduğu söylenemezdi, bu nedenle sesinin titremesi veya heyecanlanması fazla olası(?) bir durum değildi.
Yani Jimin öyle umuyordu.
Fakat bir çift simsiyah göz ona dikkatle odaklanmış ne diyeceğini merakla beklerken Jimin bir an heyecanlanmıştı. Sesinin heyecandan titremesini umarken daha fazla heyecanlanıp utanmadan konuşmaya başladı.
"19 yaşındayım. Hukuk okuyorum. Taehyung'u sevmiyorum sanırım, bir ablam iki abim var ve son söyleyeceğin kelimeyi anlamadım."
"Hukuk mu okuyorsun? AMAN TANRIM BU ÇOK HAVALI DOSTUM."
"Ceza kanunlarını ezberlemek inan hiç havalı değil Jin. Bana güven." Jimin hüzün kattığı sesiyle yemeğine dönerken masadakiler hafif kıkırdamıştı. Bu aslında aşırı haklı bir isyandı çünkü onları öğrenmek ölüm gibi bir şeydi. Ayrıca Taehyung'un aksine o okulunu bitirdiğinde şirketin başına geçmeyi düşünmüyordu. Bu düşüncesini babasıyla paylaştığında her ne kadar mırın kırın etse de sonradan kabul etmişti. Şirket işleri pek onluk değildi ve babasının yaptığı o kadar yasal olmayan şeye karşı tepkisini sadece hukuk okuyarak belli edebiliyordu.
