16. Romantik bölüm

306 30 0
                                    

1k okunma hedefindeyim bu yüzden elimden geldiğince iyi bir iş çıkarmaya çalışacağım.

İyi okumalar dilerim sevgili okuyucular.

Lalisa'dan
Tanrı cenneti yaratmıştı.
Oysa biz acınası insanlar cenneti dünyada bulduğumuza inanırdık.
Ben cennetimi bulmuştum.
Belki cennetin sonunda sonsuz bir cehennem vardı.
Ancak bunu ben çoktan kabul etmiştim.

Bundan sonra kendimce bir sadakat yemini vermiş ve bu yol uğruna ne ile karşılaşırsam karşılaşayım vazgeçmeyeceğime yemin etmiştim.

3 gün geçmişti bedenimi teslim edeli,ruhum zaten haftalar önce teslim olmuştu.
Aramızda artık yerin kulağının bile inkar edemeyeceği bir gerçek vardı.

Biz bibirimizindik.

"benim hayatımın anlamı yine neler düşünüyor bakayım?"

Otomatikmen yüzüme yerleşen neşeli gülümsemeyle jennie'ye döndüm.yüz hatları bazen bana annemi hatırlatıyordu.

"hiç.sadece yaptığımız bencillik mi diye düşünmeden edemiyorum."

Bu konuyu açmak istemesem bile içim rahat etmiyordu.
Bana herşeyi anlatmıştı.
Kardeşi kim bilir orda neler yaşarken biz burada bencilce hayatımızı yaşıyorduk.
Ne kadar doğruydu?

"Lalicem..

ses tonu ve kaçırdığı gözleri beni pişman hissettirdi.
Kendini suçladığını ve onun da bundan memnun olmadığını biliyordum ancak aklıma da takılıyordu işte.

..Herkes hatalar yapar.pek çok kez bencillik yaptım ben hayatım da,sorunlarla başa çıkmanın yollarında daima pürüzler vardır elbet.
Benim bu durumda ardına tutulabileceğim tek gerçek beni anlayışla karşılaması.
Kendi ellerimle birinin hayatını karartma yükünü uzun zaman taşıdım üstümde ama sonuca vardım ki üzülmekten başka birşey olduğu yok.
Bende herkes gibi mutluluğu aradım lice.yaptıklarımın bedelini bir gün çekeceğim muhtemel olarak ama ben o günü bekleyerek geçiremem hayatımı...
Ben sadece seninle ve mutlu olmak istiyorum."

Dolu gözleri beni kendime getirince hızlıca sarıldım ona.

"Jennie.benimde tek istediğim bu.madem böyle düşünüyorsun o zaman dediğin gibi günahlarımızın bedelini çekeceğimiz güne kadar mutlu olmaya bakalım."

Dudaklarıyla burnuma bir buse kondurup gülümsedi.

"o halde gidiyoruz."

"nereye?"

"mutlu olmaya sevgilim,mutlu olmaya."

Elimden tuttu ve koşarak dışarı çıktık.hava buz gibiydi ve fırtına vardı.yağmur delicesine yağarken sokaklarda aptal gibi koşup nefessiz kalana dek kahkaha atmak gram pişman etmedi beni.

Ordan oraya.ordan oraya.
Tek tük geçen insanlar bize imrenerek bakarken.
Hiçbirşeyi umursamdan yoğun tempoda koştuk.
Ayaklarımızın altında cennet varmışçasına güldük ve hasta olacağımızı bile bile bunu saatlerce yapmaya devam ettik.
Hatta havaya inat dondurmacıya gidip 3er top fıstıklı dondurmayı sırılsıklam olan bedenlerimizi ıslak banklara bırakıp boğazımız şişene dek yedik.

Ne dünya umrumuzdaydı ne günahlarımız.
Sanki fırtına herşeyi alıp götürdü içimizden tek birşey kalana kadar.

Sevgiyi orada bıraktı.
Çünkü buna ihtiyacımız vardı.

Jisoo'dan
Ellerini tuttuğum kız benim herşeyimdi.
Doyasıya öpebildiğim kız benim herşeyimdi.
İlkimdi,meleğimdi,herşeyimdi.

∂яσωи ιи αи σ¢єαи ν .Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin