Jisoo'nun ağzından
Gözüme hafifçe sürdüğüm ri(u)meli aynanın önüne koyup çantamı yatağımın üzerinden aldım ve odamın kapısını açıp çıktım.
Lisa da benim gibi erkenci olacakki aşağıda oflayarak bekliyordu."Sende mi?"
"Malesef.."
Yanına oturup derin bir nefes aldım.
Kendimi son günlerde yorgun hissediyordum.okuldan kaynaklı değildi muhtemelen çünkü derslerde hep uyuyordum.
Belki de lisadandı.bir anda ortadan kaybolunca kendimi çok kötü hissetmiştim ve sanki günlerdir aynı his hala gitmemişti."Nasıl olduk?"
Chaeyong ve jennie kol kola yanımıza gelip manken pozları vermeye başlayınca göz devirdim.
"Herzaman ki gibi.uzun ve pürüzsüz."
"Sende herzaman ki gibisin soya.gıcık ve huysuz."
Jennie'nin cevabına karşı göz devirip ayaklandım.
"Pekâlâ,baştan söyliyim.içki yok."
Chae ile lisaya bakıp göz kırptık.
"Yok."
"Yok."Uzun bir araba yolculuğu sonunda gelmiştik.
Arabadan inince mekanı izledim bir süre.jennie'nin ailesinin bir aile dostunun gençlerin eğlenmesi amaçlı partisine gelmiştik.
Sosyetenin önemli adlarından olan hyejong teyze tahmin ettiğim gibi paraya acımamış ve altın kaplama süsler ve şamdanlarla çok hoş bir ortam hazırlamıştı.
Görevlinin gösterdiği masaya oturup birkaç büyüğe selam verdik,bazı muhabbetlere katıldık ve sonunda gençlerin partisi başladı.
Aile büyükleri ortamdan ayrılınca herkese bir rahatlama gelmişti."Diyorum ki şurada ki nasıl?"
Jennie'nin süzmek az kalır bakışları bir çocuğa odaklanınca lisa kısaca cevap verdi.
"Olmaz."
"Nedenmiş o?"
"Tipin değil çünkü,sen kendi taşıyın erkekleri sevmezsin."
Jennie tek kaşını kaldırıp oraya ilerlemeye başladığında lirada aynı hırsla kalkıp peşinden ilerledi.
Onlar ufak çaplı tehlikeli bir oyuna sürüklenirken biz öylece etrafı izliyorduk."Uhm..bu kırmızı şarabın markası ne böyle.güzelmiş."
Rose'a dönüp kırmızı ince sırt dekolteli elbisesiyle uyumlu kırmızı şarabına odaklandım.
Buradan çizilmesi gereken bir portreyi andırıyordu.
Düşüncelerim biraz mayışırken kendimi toparlayıp konuştum."Rose banada geti-...
"Bende gidiyorum.sanırım fena bir çocuk buldum."
Yarım kalan sözümü umursamadan kalkınca yine tek kalmıştım.
Anlaşılan sıkılacaktım yine.
Oflayıp gözlerimi birkaç saniye boyunca kapatıp derin bir nefes aldım.gözlerimi açtığımda bir kızın lisaya doğru dikkatlice baktığını gördüm.çok keskin bakıyordu ama kızgın değildi.sanki...Kız bir adama bakıp göz kırpınca adam gülümseyip lisaya doğru gitmeye başladı.
Şaşkınca onları izlerken ne olduğunu anlamaya çalıştım.
25-26 yaşlarında ki adam lisayla muhabbet etmeye başlayınca bu sefer o kıza gülümsedi ve kızda kafa sallayıp lavoboya doğru gitmeye başladı.
Kesinlikle birşeyler oluyordu,ne yapmalıydım?Lisaya gidip adamı mı uzaklaştırmalıydım yoksa lavoboya gidip kızamı bakmalıydım?
(Burada kendi fikrinizi söyler misiniz?,siz olsanız ne yapardınız?)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
∂яσωи ιи αи σ¢єαи ν .
FanfictionBu hikâye devamlıdır! Her an değişebilen olaylar ve duygular barındırır. Lütfen dayanıksız olan okumayı anında bıraksın. Not:hikâye sonralarda açılıyor,başlar kısa.