Lalisa
Gecenin karanlığı heryerdeydi.
Sadece metrelerce aralıklarda zar zor yanan sokak lambaları vardı ve yapabildiğim tek şey yürümekti.
Yanımda telefonum yoktu,etrafta kimse yoktu.
Önce havanın aydınlanmasını beklemek istemiştim ancak sokaklar çok korkunçtu.
Nerede olduğumu zerre bilmiyordum.Bir an önce jennie'ye gitmeliydim.
Kafam çok bulanıktı.
Bambam,dragon,jennie neler oluyordu?Hava çok soğuktu,yıpranmış ceketimin üzerinden ellerimle kollarımı ovaladım.
Dudaklarım soğuktan titremeye başlamıştı ve korkum her defasında daha çok artıyordu.
Sessizdi olduğum yer,bu kuytuda bir tek ben vardım.
Adımlarımı hızlandırdım,ağlayamayacak kadar kötüydüm.Hızlı ayakkabı seslerimin arasına bir ayak sesi daha eklendi.
Bir anda durup sağıma soluma ve aralama baktım,kimse yoktu.
Koşar adım yürümeye başladığımda gözlerimle arkama bakıp duruyordum,diğer ayakkabı sesi de hızlanmıştı.
Kalp atışlarım hızını alamamış gibi atmaya başladı.
Artık resmen koşuyor ve gözlerimi arkamdan ayırmıyordum.Cüsseli bir bedene çarpan kadar tabii,gözlerim yeniden kapanırken bundan ne kadar sıkıldığımı düşündüm.
Kim bilir gözlerimi nerede açacaktım?
...
Gözlerimi hiddetle açtım.
Bir anda gelen enerjiyle hemen kalkıp ayaklandım.
Etrafa hızlıca baktıktan sonra grilere döşenmiş oda da aynayı gördüm.
Sebebi belirsiz bir istekle aynaya geçip baktığımda kafam bin bir türlü garipti.Sarı saçlar ve mavi gözler...
Bu ben olamazdım.Ellerimi yüzümde,saçlarımda ve bedenimde gezdirdim.
Göz rengimle aynı ton bir t-shirt altımda da beyaz bir kot şort vardı.saçlarım sanki özenle taranmış gibi güzel ve parlaktı.
Tek garip olan görünüşüm değildi.
İçimde maviye bir arzu ve istek vardı.
Heyecanlı ve enerjik hissediyordum.İçimde gram korku kalmadığına şaşkın bir şekilde güvenerek kapalı olan odanın kapısını açıp çıktım.aşağıdan konuşma sesleri geliyordu ama net değildi.
Merdiven basamaklardan sessizce inip oturma odası olduğunu düşündüğüm sesler gelen tarafa doğru yürüdüm."Ah lalisa!,uyandın demek?"
Rose'nin cıvıl cıvıl sesi içimi yumuşattı.
Koşup hemen ona sarıldım."Yah!unnieniz burada!"
Jisoo unniede gelip bize sarıldığında gülmeye başladım.
Onları özlemiştim."Lice?"
Jennie'ye gülümseyip onuda aramıza aldık ve grup kucaklaşması yaptık.
Aklımda ne var ne yok hepsini unutmuştum.Sonunda ayrılınca jisoo jennie beni çekiştirip kahvaltılıklarla dolu olan masanın sandalyesine oturttu.
Herkes oturup yerleşince jisoo unnie konuştu."Yaa!,limario bir daha telefonunu kapatıp parklarda uyuma çok merak ettik.çok korktuğun için bu seferlik kızmayacağım ama bir daha olursaaa..."
Jisoo jennie korkutucu yüz ifadesiyle kafamı hemen iki yana salladım.
"Nasıl oldu bu lalisa,sen telefonun şarjı olmadan dışarı çıkmazsın."
Rose'un sorusuyla düşünmeye başladım.nasıl olmuştu?
Eve gelmiştim,sonra market için dışarı çıkıp kaybolmuştum.
Cidden çok korkmuştum ama...
Telefonum yanımda değildi ki."Hey,üstüne gitmeyin lisamın.
Ne var işte yolu karıştırmış sadece ve kaybolmuş.görende taa şehrin öbür tarafında bulundu sanacak."Hepsi güldüğünde bende güldüm.
Öyle birşey olmasının imkanı yoktu.Bir anda aydınlanıp kafamı kaldırdım ve herkesin bana dönmesini sağladım.
"Kızlar.benim saçlarım ve gözlerime ne oldu peki?"
Kızlar saçıma ve gözlerime bakıp incelediler.
"Ne olmuş limario ben bir farklılık göremiyorum."
Rose'un dediğine gözlerimi belirterek baktım.tam birşey diyecekken jennie konuştu.
"Bildiğimiz civciv lisa işte.
Bir farklılık yokki lisa"Ne?
Ben normalde kahve saçlı ve kahve gözlüydüm.
Değil miydim?"Şuna bir bakın bizimle dalga geçiyor ya"
Pot kırmamak için gülüp kafa salladım.
Kendimi kahve savlı ve kahve gözlü hatırlamam oldukça garipti.
Kahvaltıda bol bol konuşup klasik bir grup olarak takıldık."Ben biraz hava alacağım."
Tam çıkacakken jennie seslendi.
"En iyi arkadaşın olmadın mı gidiyorsun!?,yazıklar olsun sana licee.tüm haftasonum ağlayarak geçecek artık."
Bir anda kalbime bir ağrı girmesiyle jennie'ye tutundum.
"İyi misin?,ne oluyor?"
Kafamı iyiyim dercesine salladım ama hiç iyi değildim.
Hemde hiç.....
Rose duyduğu sese uyandı.
Biri ismini fısıldamıştı sanki.
Garipti,bir fısıltıya neden uyanabilirdi ki.
Kendi kendine birşeyler kurmak yerine yana doğru dönüp uyumayı denedi.
Aynı fısıltı bu sefer daha yakındı sanki.
Arkasını dönüp odasına baktı.
Boş duvarlar ve fısıltı sesi sinirini bozunca gözlerini pikeyle kapatarak ve kulaklarımı elleriyle kapatarak yeniden uyumayı denedi.leo ses çıkartıyor olabilirdi.Ses bu sefer odada yankılandığında irkilmişti.
Sakince pikeyi çekip gözlerini açtı.
Ses gerçekten odadan geliyordu ama görünürde hiç birşey yoktu.
Rose sinirle çığlık attı."Yeter!"
Bir anda gözleri kamaştı ve aynadaki yansımasında gözleri açık turuncu ve sarı arası bir renge büründü.saçları ile uyumlu olan gözleri ile aynadan kendini izledi.
Düşünceleri buğuluydu,sanki vardı ama yoktu.
Aynanın hemen önünden ses gelemeye başladı."Extremo lrenpi nyruecs"
(Extremo sizi tanıyor*.)Büyü gibi gelen sözcüklerin ardından sıçradı ve rüyasından uyandı.
Extremo sizi tanıyor...(Yıldız)Extremo:Büyülü insanların yardımlaştığı ağaç kovuğu anlamına geliyor.extremo aslında hollandanın eski zamanlarında büyülü olduklarına inanılan insanların yüzü anlamına gelirmiş ama denilene göre iki cadıyı büyük bir ağacın kavuğunda büyü yaparken gördüklerinden beri ismi ilki olarak değiştirilmiş.
Bölümün kısalığı için özür dilerim.
Diğer bölüm telafi etmeyi hedefliyorum.
2 hafta sonra yeni bölüm gelebilir.Okuyucularım gerçekten hikayenin bu kadar okunmasını çok seviyorum ve çok teşekkür ediyorum ama emeklerimin karşılığını alamıyorum.
Sadece oy verseniz ve yorum yapsanız?En az 20 oy.
Yorum size kalmış,beni şaşırttın lütfen.sizi seviyorum diğer bölüm görüşürüz. ((:Ah unutuyordum.
Tahmin istiyorum.
Hikâye tamamen değişti diğer bölümler daha iyi anlayacaksınız ne olduğunu.
Gerçekten kaliteli bir hikâye olacak umarım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
∂яσωи ιи αи σ¢єαи ν .
FanfictionBu hikâye devamlıdır! Her an değişebilen olaylar ve duygular barındırır. Lütfen dayanıksız olan okumayı anında bıraksın. Not:hikâye sonralarda açılıyor,başlar kısa.