Korku bedenimi çepçevre sarmıştı. Sıkı iplerle bağlandığım sandalyeden gri duvarları ve yıkık dökük olan odayı izliyordum. bacaklarım hızla titriyor ve nefeslerimi sıkça veriyordum.
Kalbim ağrıyordu,
Daha yeni kavuşmuşken kaybedeceğim korkusuyla kalbim ağrıyordu.Rose,jisoo,jennie hepsi aklıma geliyor ve gözyaşlarımı aslı dağmışçasına akıtmasını sağlıyordu.
Koca bir belirsizlikteydim.
Neden kaçırılmıştım?
Neden bendim?
Tanrı ümidi abim gibi bendende mi kesmişti?
Bir anda kapı kilidi sesi geldi.Tanrım her defasında sana koşuyorum lütfen abimle aynı kaderi paylaşmayayım,ben onun kadar dayanaklı değilim.
"Bakalım burada kim varmış...jennie'nin gözden çıkardığı kardeşi?"
Bu sesi tanıyordum.
Jennie'nin haftalar önce buluştuğu çocuk.Yüzünde kendinden emin duran ve yüz hatlarını sıkıca kasmasa gerçekten eğlendiğindiğini düşüneceğim bir gülümseme vardı.siyah ceketi hafif tozlanmış ve dar pantolonunda hatrı sayılır bir leke vardı.
Saçları günlerdir taranmamış gibi dağınık ve yüzü soluktu.
Gerçekten yorgun ve mutsuz olduğu her hâlinden belliydi.Kendimi acırmış gibi hissettim.
"Neden öyle bakıyorsun?,yoksa ordan kötü falan mı görünüyorum?neyse,benden daha beter olacaksın sonuçta önemi yok."
Yüzünde ağır bir gülümseme belirdi ama ne söylediklerine ne de yaklaşmasına hiçbir tepki vermedim.huzursuz hissediyordum.korkudan beter bir duyguydu bu.
"Fazlaca konuşmadığını biliyordum.ama bana cevap vermezsen sonun tahmin ettiğinden kötü olur."
Aksanı hafifçe kulağıma dolanırken buralı olmadığını tahmin ettim.
Sonunda cümleleri bir nebze olsun kulaklarıma vardığında
Beni nerden tanıdığı sorusu beynime alarm vermeye başlamıştı bile.Transtan çıkıp cevap verdiğimde sesim az da olsa titremişti.
"B-benden ne istiyorsun?"
Yorgun gözleri gözlerimin içine derince bakarken iyice yaklaşıp sandalyenin önünde diz çöktü.
Yüzünü inceledim.
Birşeyler farklıydı.
Kapalı kahve gözleri o an ilk defa tanıdık gelmeye başladı."Bam bam?"
Yıllar önce çok yakın olduğum arkadaşım ancak sevgilim olduktan sonra bir anda kaybolup gitmiş ve bir daha karşıma çıkmamıştı.
Ancak şimdi karşımda duruyor ve tam olarak çözebildiğim bir duyguyla beni izliyordu.
Yüzünde hüzün vardı.
Gözlerim dolmaya başladığında hâlâ ne olduğunu anlamış değildim.bir anda özlem duygusu beni sarmalamıştı ve abim bam bam ve ben ile olan anılarım aklıma dolmuştu."Bam,sen n-nasıl buradasın?
Bunca zaman nerdeydin?,beni neden kaçırdın?,Sen s-sen-""Sus pranpriya!"
Gözlerini kapatıp derin bir iç çekti.ben yeniden transa girmiş onu izliyordum.
"Uzun zaman lisa.uzun zamandır sana deli gibi aşığım ve artık benim olman için elime bir fırsat geçti çünkü dragonla bir anlaşma yaptım ama...
Ama lanet olsun ki sana bakmaya bile kıyamıyorum!"
Gözyaşları gözlerinden intihar ederken asla bu oyuna kanmadım.
Niyeti kesinlikle kötüydü ve beni oyuna getirdiğine neredeyse emindim.
Deli gibi korkmam bir yana gözlerim Bam Bam her başını eğip yere bakınca etrafta çok seri bir hızla dolanıyor ve yapacak birşeyler arıyordu.
Eğer gerçekten aklında bir plan yoksa ve oyun oynamıyorsa büyük bir fırsatım vardı ve bunu kullanmaktan asla korkmayacaktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
∂яσωи ιи αи σ¢єαи ν .
FanfictionBu hikâye devamlıdır! Her an değişebilen olaylar ve duygular barındırır. Lütfen dayanıksız olan okumayı anında bıraksın. Not:hikâye sonralarda açılıyor,başlar kısa.