Yerde duran altın kaplamalı bileti elime aldığımda aklımda ki tek şey sahibini bulmaktı. Ama biletin büyüsü beni eline geçirmişti. Öyle ki altın ışıklar gözümü alıyordu, fakat dikkatimi daha çok çeken şey yerdeki altın ayak izleriydi.
Bakışlarım bilet ve yerdeki iki ayak izinde gidip geliyordu. Sağ ayağımı ayak izlerinden birinin üstüne koyduğunda üçüncü bir ayak izi çıktı. Şaşkınlığımı üzerimden daha atamamışken bir tane daha ayak izi ortaya çıktı. Bomboş sokakta sadece ben, elimde bir bilet ve yerdeki ayak izleri vardı. Yavaş yavaş başka ayak izleri de belli olmaya başladı. Sol ayağımı diğer ayak izinin üstüne koydum ve diğer ayak izlerinin daha da parlamasını izledim. Ayak izlerinin üstüne basarak ilerlemeye başladım. Her adımımda daha parlak ayak izleri ortaya çıkıyordu. Bir süre sonra yavaş adımlarım hızlandı ve ben koşmaya başladım. İzlendiğim hissine kapılana kadar koşmaya devam ettim. Ben koşmayı bıraktığımda altın ayak izleri de ilerlemeyi bıraktı. Kafamı çevirip etrafa baktım ama bir sonuç elde edemedim. Benden başka kimse yoktu.
Etrafa bakmayı kesip ayak izlerini takip etmeye devam ettim. Sokağın köşesini döndüğümde kalabalık bir caddeye çıkmıştım. Benim hızlı adımlarımı ve altın ayak izlerini görenler önce şaşırıyor sonra da geçmem için yer açıyorlardı. Uzun süre koştuktan sonra büyük bir alana geldim, bir konser alanına. Seyirciler çığlık atıyordu fakat sahnede kimse yoktu, parlak ışıklar dışında.
Konser alanının girişinde durup etrafıma baktım. Hiç güvenlik veya bir görevli yoktu. Yerdeki ayak izleri konser alanının içerisine doğru devam ediyordu.
Sahnedeki ışıklar sürekli sekil değiştiriyor değişik imgeler haline geliyordu.Başta sadece bir ışık gösterisi olduğunu düşünüyordum ama ışıklar şekil değiştirip elimdeki konser biletine dönüşene kadar.
Beş tane altın bilet oluşmuştu. Olayları kavrayana kadar insanların bana ve elimdeki bilete baktıklarını fark edememiştim. Ben hala etrafıma bakarak şaşkınlığımı gidermeye çalışırken sahneye birileri çıkmıştı. Ellerinde benimkiyle aynı olan biletler vardı. Herkes bana bakıp sahneyi işaret ediyordu.
Yavaş adımlarla yürümeye başladığımda önümden çekilmiş ve geçmem için yol açmışlardı. Sahne merdivenlerine kadar gittim. Etrafıma baktığımda herkesin merakla beni izlediklerini gördüm. Bu sahne korkusu olan biri için kötü bir şeydi.
Sahnedeki kişilere baktığımda onların beni izlediklerini gördüm. Birkaç adımda sahneye çıktım ve diğer kişilerin yanına gittim. Kimse konuşmuyr ve başka bir tarafa bakıyorlardı.
Merakla etrafıma baktığımda herkesin arkamdaki ışık gösterisine odaklandıkları fark ettim. Bende arkamı dönüp izlemeye başladım. Garip imgeler oluşuyordu ve ben hiçbir şey anlamıyordum, diğer kişilerin aksine. Sanki daha önceden de bunu bekliyorlar gibiydi.
Bu sefer ki ışıklar altın renginde değildi. Gümüş rengindeydi. Ama daha ilginç olan şey bu biletin üzerinde yardımcı yazmasıydı.
Ben hala ışıkları izlerken kalabalığın çığlıkları duyuldu. Hepsi bu anı bekliyordu belki de. Kalabalığa döndüm ve sahneye doğru gelen kızı izlemeye başladım.
Sahneye çıktı ve yanımıza geldi. Bizim aksimize o hiç şaşkın değildi. Herkes birbirine bakarken kalabalık konser alanını terk etmeye başladı.
Işıklar söndü ve sahne karanlığa boğuldu.
Elimizdeki biletler parlamaya başladığında etrafımızı görebildik. Kimse yerinden kıpırdamamıştı. Herkes birbirini izliyordu. Altı kişiydik, üç kız üç erkek. Sadece izliyorduk. Bu o kadar uzun süre devam etmişti ki bazılarının yüz ifadelerinden burayı terk etmek istediklerini anlayabiliyordum.
Bir cevap bekliyorlardı, benim gibi.
Ama ben yerime öyle sabitlemiştim ki hareket etsem bile düşünme yetimin şuan benimle olmadığından dolayı nereye gideceğimi bilmiyordum.
Bir kişi bu durumdan sıkılmış bir şekilde derin bir nefes aldı ve gitmek adına bir adım attı. Ama tam ilerleyecekken sahne çökmeye başladı. Sadece üzerinde durduğumuz kısım hariç her yer yıkılıyordu. Çığlık atıp kaçmaya çalıştılar, benim aksime. Ben hiçbir şey yapmadım ve sadece onları izledim. Korkuyorlardı.
Benimle birlikte o kız da hiçbir şey yapmıyordu. Sadece diğerlerinin yaptıkları kaçma çalışmalarını izliyorduk. Nereye kaçmaya çalışsalar adım attıkları yerler yıkılıyordu. En sonunda pes etmiş bir şekilde yanımıza geldiler. İçlerinden bir kız konuşmaya başladı.
" Niye buradayız? Tüm bunların amacı ne?"
Daha çok kendi kendine konuşuyor gibiydi. Kafama bir kağıt parçası düştüğünde irkildim. Kafamdaki kağıdı aldım ve biletten çıkan ışıkla incelemeye başladım. Normal kırmızı bir kağıttı. Tek ilginç özelliği lavanta kokmasıydı. Yukarıdan kırmızı ve mor renklerden kağıtlar yağmaya başladı. Bu kağıtları yukarıda olan kişinin döktüğünü anlayabiliyordum. Yalnız değildik.
Işık gösterisi tekrar başladı. Ama bu sefer garip imgeler yoktu. Daha çok bir şey oluşturmaya çalışıyorlar gibiydi. Işıklar hareket ediyor doğru yeri bulmaya çalışıyorlardı. Herkes merakla izliyordu.
Işıklar bir kadın oluşturdu. Hologram gibiydi. Yüzünde siyah bir maske vardı ve yüzünün büyük bir kısmını kapladığı için sadece gözleri ve ağzı gözüküyordu.
Kadın gerçek dışı sesiyle konuşmaya başladı.
"Siz seçilmişlersiniz. Size verdiğim görevleri yerine getirecek kişiler. Sizi özel olarak seçtim, bizzat. Sizi buraya getirmek zor olmadı, tıpkı bana karşı çıktığınız anda fişinizi çekmenin zor olmayacağı gibi. Bana karşı çıktığınız anda hepiniz bitersiniz. Uzun süredir bunun üzerinde çalışıyordum ve sonunda gerçekleştirebileceğim. Biraz da sizin sayenizde. Sizi fark etmemi sağladığınız için teşekkürler."
Biz merakla ve biraz da korkuyla birbirimize bakarken konuşmaya devam etti.
"Eminim şuan korkuyorsunuzdur. Ama korkmanıza gerek yok, en azından sözümü dinlediğiniz sürece."
Ve sonra kadının kahkahası yankılandı.
Işıklar kayboldu ve tekrar ortam karanlığa boğuldu. Yine bizi aydınlatan şeyler elimizdeki biletlerdi. Sonrasında sahne ışıkları açıldı ve etrafımızı daha iyi görebildik. Koskoca yer harabeye dönmüştü.
Ve bir erkek konuşmaya başladı.
"Şimdi ne yapacağız. Öylece gidecek miyiz?"
Sorusuna bir kız cevap verdi.
"Tabii ki hayır, aptal. Buradan kolay çıkabileceğimizi mi sanıyorsun. Öylece gitmek bu harabede mümkün değil."
Ben ve yardımcı kız bu cevaba gülerken diğerleri bize garip bir şekilde baktı. O kızla iyi anlaşabilirdik.
"Nasıl çıkmayı düşünüyoruz peki?" Diyerek bir soru attım ortaya.Başka bir erkek cevap verdi.
"Uçabiliriz." Hepimiz ona göz devirirken yanında ki kız alaylı bir şekilde konuştu.
"Neden? Sen kuş musun?"
Çocuk yan bir sırıtış attı ve flörtöz bir tavırla cevapladı.
"Hayır ama istersen senin için kuş olabilirim."
Ben onun bu tavrına göz devirirken yanımda ki yardımcı kız konuştu.
"İğrenç."
Bu kızla iyi anlaşacaktık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MASK
Mystery / ThrillerAltın ışıklar... Altın biletler... Altın adımlar... Ve belki biraz da gümüş... Gizemli bir yolculuk... ya da yeni bir sayfa mı?