Uyandığımda kendimi lüks döşenmiş bir odada buldum. Sonra telaşla kalktım ve bizimkileri aramaya başladım. Nasıl buraya geldiğimiz hakkında hiçbir fikrim yok ve bu beni delirtecek. Telaşla odadan çıktığımda o adamı gördüm, bizim ihtiyaçlarımızı karşılayacak olan iş adamı.
"Kızım, ne oldu? Ne bu telaşın?"
"B... ben nasıl buraya geldim?" dedim içimdeki korkuyla beraber. Adam güldü.
"Arabada uyuya kalmışsınız. Ben size beni bekleyin demiştim döndüğümde uyuduğumuzu görünce sizi evime getirdim. Nasıl yorulmuşsanız yol boyunca hiç uyanmadınız."
"Kuzey, Tuğba ve Sercan nerde?"
"Onlara da birer oda verdim onlar da şu an uyuyor." Adamla korkarak konuşurken yan odamdan telaşla Kuzey çıktı.
"Dila!"
"Buradayım Kuzey." dedim tek elimi havaya kaldırarak. Hemen geldi ve bana sarıldı.
"Kuzey bu amca bizi uyurken görünce rahat uyumamız için evine getirmiş." Kuzey dikkatlice adamı süzdüğü sırada adam konuşmaya başladı.
"Çocuklar ben de sizi akşam yemeğine çağırıyordum. Hadi arkadaşlarınızı da alın ve gelin."
"Bizi niye habersizce buraya getirdiniz?" diye sordu Kuzey çatık kaşlarıyla.
"Yemekte detaylıca konuşuruz çocuklar. Sizi sofrada bekliyorum." dedi ve gitti... Kuzey konuşmadan bir odaya daldı. Odada Sercan vardı ve Kuzey onu uyandırmak için sarsmaya başladı.
"Kalk hadi yemeğe."
"Lan! N'oluyor?! Kim kaçırdı lan bizi? Tuğba! Kuzey! Yengeee! Nerdeyim ben?!"
Sercan'ın bu hali ikimizi de güldürmüştü doğrusu.
"Kalk hadi o adamın evindeyiz. Hani şu bize yardım edecek olan adam."
"Kuzey. Abi gerçekten bi an o adamlar bizi kaçırdı sandım. Gerçi bu adamın onlardan olmayacağı ne malum. Bak o da var."
"Yine de bu adamla kalmak zorundayız Sercan. Hiç değilse sürüneceğimiz günleri geciktiririz." dedim moral vermek için.
"Doğru diyorsun yenge."
"Hadi yemeğe inelim artık."
"Kuzey, abi Tuğba'yı da uyandıralım önce." Güldük.
"Yok biz Tuğba'yı uyandırmayı düşünmüyoruz aç kalsın o." diye ekledi Kuzey gülerek. Sercan'ın yüzünde bir panik gördüm o an.
"Niye ya? Olmaz abi benim vicdanım el vermez." dedi omuz silkerek Sercan.
"Saçmalama hadi kalk Tuğba'yı uyandırmaya gidelim."
"Vicdanlıymışsınız mı beyefendi."
"Evet Sercan bey. Ama isterseniz ek ürün olarak da vicdansız bir Kuzey hediye edebiliyoruz."
"Ha ha ha. Gerçekten çok güldüm." Sercan'ın yüzünde ciddi gibi bir ifade vardı. Odadan çıkıp bir yan odanın Tuğba'nın odası olduğunu umarak odaya daldık. Tahmin ettiğim gibi odada Tuğba vardı ve biz odaya girer girmez korkudan zıpladı. Hepimiz bildiğin gülme krizine girdik. Sonra ben yanına gidip "O hayırsever adam bizi evine getirmiş şimdi de yemeğe çağırıyor hadi gel gidelim." dedim.
"Tamam da yani odaya da böyle girilmez ki." dediği sırada ben Tuğba'yı kolundan tutup odadan çıkarıyordum.
"Hadi Tuğba ben çok açım."
"Tamam kolumu bırakabilirsin." dedi gülerek. Sonra hep beraber aşağı indik. Masayı görünce gözlerim büyüdü. O kadar çok acıkmışım ki hemen gidip masaya oturdum. Adam konuşmaya başladı.
"Ben Tekin Kozkıran. Kozkıran Holding'in sahibiyim. Her ay ihtiyaç sahiplerinin ihtiyaçlarını gideririm ve bunu yaparken gerçekten de çok mutlu oluyorum. Sizin için yapabileceklerim üniversiteden mezun olana kadar olacaktır. Böyle pırıl pırıl gençlerimizin geleceğine ışık tutmak bizi çok mutlu ediyor. Üniversiteye kadar bütün ihtiyaçlarınızı ben karşılayacağım. Eğer benimle aynı evde kalmak istemezseniz anlarım. Size güzel bir de ev tutarız. Okulunuzu da siz istediğiniz okula gidebilirsiniz onun masraflarını da ben alıyorum. Siz artık benim çocuklarım gibisiniz benim için ve ben sizin için elimden geleni yapacağım. Şimdi afiyet olsun çocuklar."
"Teşekkür ederiz." dedim ve yemeği yemeye başladık. Yemek bittikten sonra dördümüz de ne yapacağımızı konuşmak için Kuzey'in odasına geçtik. Biz otururken Tekin bey odaya girdi ve konuşmaya başladı.
"Çocuklar haydi alışverişe gidiyoruz. Daha sonra da sizi okula kaydettireceğim."
"Gerek yok bizim yanımızda biraz eşya var tek sıkıntımız evdi onu da hallettiniz. Gerisini de biz kendimiz çalışarak halledebiliriz." Kuzey bunu o adama güvenmediği için söylüyordu ama bence güvenmek zorundayız. Başka çaremiz yok.
"Hayır çocuklar. Sizin bütün ihtiyaçlarınızı ben karşılayacağım. Beş dakika sonra aşağıda olun, sizi bekliyor olacağım." dedi ve gitti...
"Abi var ya en çok da noktayı koyup gitmesini sevdim bu adamın. Çok havalı değil mi?" Sercan'a hepimiz göz devirirken ben Kuzey'i ikna etme çabalarına giriştim hemen.
"Hadi Kuzey. Bu adama güvenmek zorundayız. Hadi kalk gidelim." dedim onu kolundan tutup ayağa kaldırırken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
JÜPİTER
Teen FictionHiçbir şey tesadüf değildir aslında. Hepsi önceden belirlenmiştir bizim için. Bünyemize en uygun olaylar aktarılmıştır yaşanacaklara. Herkes yaşadığını kaldırabilir aslında. Tesadüfen karşılaşan ama aslında baya önceden birbirlerini tanıyan iki genc...