Bu akşam Sen Anlat Karadeniz yeni sezonun ilk bölümüyle Atv'dw olacak. Ve ben sadece Ulaş var diye izlediğim diziyi acı çeke çeke izlicem.Düş Kapanı'na hoş geldiniz. ❣️
Herkesin bir hikayesi var. Bazıları mutlu son diyerek bitirir bazıları yarım kalır. Kötü biten bir hikaye yoktur. Yarım kalan hikayeler vardır.
Birini arkanızda bırakınca o hep arkanızda kalmaz. Gider.. Bazen önünüzde görürsünüz bazen de onu arasanız da bulamazsınız. İnsanlar yanında aramak yerine hep uzaklarda ararlar. Peki arayıpta bulamamak suç mudur? Evet suçtur.
Arayıpta bulduğum dostlara sahiptim. Gözlerimi kapatsam her şeyden önce gelecek yüzleri olurdu hep.
Onlar benim arayıpta kaybettiklerimdi. Biz birbirimiz de kaybetmiştik o sahte gülüşleri.. Biz kendimizi kaybettiğimizde biz olmuştuk.
Hep beraber lunaparka gelmiştik. Aslında eğlenmek için bir şeylere ihtiyaç duyan arkadaş gruplarından değildik. Ben gülsem kızlar zaten gülmeye hazır beklermiş gibi gülerler hatta dozunu kaçırıp anırmaya bile başlarlardı. Buna birkaç defa şahit olduğum için gerçekten gülmekten korkar hale gelmiştim.
Hız trenine Akay'ı çekiştiren Dilara ile gözlerimi devirsem de Akay'ın çığlık çığlığa kaçmasıyla gülmeye başladım. Yanımdaki taşın güldüğünü duyunca ondan tarafa baktım. Gülüşünde kelebek oluşurdu sanki de benim kalbime kanat çırpardı.
Gözlerime değen gözleriyle tebessüm ettim. Karşılık olarak güneş gülüşünden verdi. Eğer saklama şansım olsa bir ömür saklardım gözlerimde onun gülüşünü, benim her defasında ölüşümü...
Bir adama şiir yazılırdı ama ben bu adama mısra olup dizeler oluştururdum. Gözlerinde ölsem gülüşünde yine can verirdim. Ölüm çiçeği gibiydi ama Ulaş yaşatmak için var olandı. En azından beni yanında yaşatıyor, varlığıyla öldürüyordu.
Akay'ın kıpkırmızı bir yüzle hız trenine bindiğini gördüğümde Ulaş'la bakışmayı kesip oraya doğru yürümeye başladım. Tabi elim onun avuç içine hapsedilmiş olduğu için Ulaş da benimle birlikte sürüklendi.
Arkamızdan Melike'nin de koşarak bizimle gelmesiyle Erkan ve Sude yalnız kalmışlardı. Melike'nin suratında pislik bir sırıtış vardı ve bu yalnız kalmayı planlı yaptığını gösteriyordu. Ben bu kızdan korkuyorum. Allah bunun eline kimseyi düşürmesin. Amin!
Melike Ulaş'ın yanına geçip onunla sataşırken ben Akay' ın ağlama noktasına gelmiş yüzüne bakıyordum. Dilara bilerek yapıyordu. Amacı çocuğu bayıltmaktı.
"Akay ben korkuyorum. Yalnız binemem anlamıyor musun?" diye sitem edip dudağını büzdüğünde bizim masum Akay hemen inanıp kaderine razı geldi.
Dilara Akay' ın yanına oturup bizden tarafa bakıp 'ben bir piçim' sırıtışı yaptı.Kahraman edasıyla atlayıp "Akay sen in. Ulaş ben üstlenirim dedi." diye bir yalan söyledim. Ulaş korkmazdı, yani sanırım.
Dilara oyuncağı alınmış bebekler gibi demek istesem de tarlasına tavşan girmiş çiftçi gibi bana bakıyordu. Eh burada ki tavşan ben olduğuma göre sıkıntı yok.
Akay Dilara'nın kalkmasını bile beklemeden çevik bir hareketle zıplayarak kendini aşağı attı. Melike gülmeye başlarken Ulaş bana 'ne aptın Nalan?' der gibi bakıyordu.
"Allah kurtarsın bal'ım." dedim ve Akay'ın Ulaş'a sarılışını izledim. "Teşekkür ederim, teşekkür ederim. Erkenden geldiğin için." diyerek Sen Anlat Karadeniz' den bir repliği değiştirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Düş Kapanı
ChickLit"Ne olacak böyle? " diye sordu alnını ovalarken. Melike gülerek yanına yaklaşıp "Ne olacak kızım evleneceksin işte. " dedi. Hepsinin istediği bu düğünün artık olmasıydı. Engel de yoktu artık. "Demesi kolay. Korkuyorum lan!" diye kendi etrafında dön...