Özel Bölüm

13 2 11
                                    

Evet merhaba, biraz burukluk var içimde günlerdir. Geçmiyor sanki yakınımdan birini kaybetme korkusu sardı içimi. Sen Anlat Karadeniz anlatmayı bitirmeli çok oldu. Ne Tahir Karadeniz gibi davrandı ne de Nefes nefesimizi kesen kadın olmayı. Senaristin suçuydu bu. İrem de Ulaş'ta haklarını vererek oynadı ama karakterlerin karakteri gitti. Bitsin artık diye diziyi izlemeyi bırakan ben dizinin final olacağını öğrendiğimden beri içimle savaşıyorum resmen. Bitmemesi için çabalamak istiyorlar ama ben bunu yapmak istemiyorum. Bile bile sevdiğini ölüme gönderen biri gibi bitmemesi için bir şey yapma taraftarı değilim. Çünkü biz Tahir'e düşman Nefes'e hasret gideceğiz devam ederse...

Ulaş benim için her zaman Astepe olacak! Bırakmıyorum bırakmıcam çünkü o benim Tahir diye sevdiğim değil Ulaş Tuna Astepe diye bildiğim, yüreğinden sevdiğim bir oyuncu. Her zaman her koşulda yanında olacağım bir adam. Seni seviyorum Astepe'm ❣️

İyi okumalar, kendinize iyi bakın...

👩‍❤️‍👩 👩‍❤️‍👩

Yaşanan olaydan sonra erkekler bizi eve bırakıp gittiler. Belalı başlayıp güzel devam eden ama bir burukluk bırakarak bitmişti günümüz.

Seda utanarak kanepeye oturduğunda Sude yanına oturup "Utanma hepimiz bir şekilde bu arkadaşlıktan kopmaya çalıştık ama yine aynı çatı altında toplandık." dedi. Söylediği şeyler doğruydu Sude'den Seda'ya kadar hepimiz belki de içten içe kopmaya çalışmıştık. Hayallerimizde kopmamıştık belki ama bizim gerçeğe ihtiyacımız vardı.

Dilara kopmayalım diye kendinden vermişti...

Melike de kendi çapında uğraş vermişti...

Sude de sessiz kalmış susarak yangına körükle gitmeme taktiğiyle çabalamıştı...

Seda herkes gitsin Emine kalsın yeter derken sadece benden gidişi olmuştu ama geri gelmek için uğraşmıştı...

Ben gidememiştim ki gelmek için uğraşayım...

Malesef ki birbirimize seçim hakkı tanımadan bir anda silme eylemine başvurmuş ve yine bir araya gelmiştik. Bazen zorla bazen de kimsesiz kalarak. Evet belki de benim düşündüğüm gibi değildi hiçbir şey belki kimse çaba göstermemişti. Sahi beş kişi çabalasa bu kadar yara bere içinde kalır mıydık?

Melike Seda'ya doğru yürüyüp tehlikeli bir şekilde önünde eğildi. "Ama bu demek olmasın her giden kafasına göre istediği zaman geri dönme hakkına sahip. O iş öyle değil!" Melike Seda'nın kolundan tutup kaldırırken "Şimdi kalk bakalım yerimden." diye tısladı. Gerçekten bu kız sorunluydu vesselam.

Seda gözlerini abartıyla devirirken diğer kanepeye yöneldi. Melike Dilara'ya kaş göz yaptı ve Dilara göz kırptı. Dilara koşarak Seda'nın yanından geçerken biraz omzuna çarpıp kanepeye yayıldı. Evet yayıldı resmen.

"Ahh amipcim orası benim gündüzleri yattığım kanepe." dedi üzgünmüş gibi gözlerini kırpıştırırken.

Seda "Deli misiniz siz be?" diye bağırdığında Melike Sude'nin yanındaki Sude'ye ait telefonu Seda'ya fırlattı. Sude şokla bir Melike'ye bir telefonun duvara çarpışını bir de Seda'ya baktı. Bu Adnan Ziyagil'in Behlül, Bihter ve Nihal'e bakışı gibiydi. Acıma, nefret her duygudan nasiplendirilmiş bakıştı.

"Oha! Hayvan ya kafama gelseydi!"

"Niye benim telefonumu atıyorsun!?"

"Çok iyi atıştı şerefsizcim, bir ara bana da öğret muahh!"

Ve benim evin tavanına bakıp kimlerle takıldığımı sorgulamam.

Melike ilk Dilara'ya bakarak konuşmaya başladı. "Öğretirim pampişim, sanalda muahh! Ve sen niye attığım telefondan kaçıyorsun? Ben onu kafana gelsin diye attım! " deyip Seda'ya kötü bakış attı. Sonra Sude'ye dönüp "Aşkım ben kendi telefonum zannedip attım onu... " dediğinde Dilara'nın "Yalan söylüyor pandacım. Kendi telefonunu güvene alıp yani (kıçının altına) sonra senin telefonuna saldırdı." diye sözünü kesmesiyle sustu. Evet Dilara o kadar bağıra bağıra konuşman birinin hayatını kurtardı evladım, otur sıfır!

Düş Kapanı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin