Bazı insanlar güzeldi. Beden mi? Zerre umurlarında olmayan bedenlere aldanıp aşkta yarım kalan insanlar varken beden güzelliği önem arz eder miydi ki onlara?
Gidecekleri, görecekleri bütün insanlara gitmişler hayal kırıklığı ile yine birbirlerine gelmişlerdi.
Sahi birbirlerini görüpte bakmadıkları kaç zaman geçmişti? Üç , dört Kaç ay sona ulaşmıştı? Hepsi köşesine çekilip kendini dinlemekten birbirlerini duymuşlar mıydı? O çok güvendikleri bağ nereye gitmişti de ayrılık kapıyı yumruklamaya başlamıştı?
Şu geçen zamanda anladıkları tek şey biri giderse dağılacakları olmuştu. Emine işine devam ediyor kendini toparlamak için uğraşıyordu. Sude memleketine geri dönmüş Erkan'ı en son gördüğü gün yaşadıkları kavgayı kafasından silmeye çalışıyordu. Dilara her şey yolundaymış gibi davranıp yalnız kalınca kızlarla eski konuşmalarına bakıyordu. Melike kendini bir plan içerisinde buluyor sonra vazgeçiyordu. Yalnız olamıyorlardı , o halde beraber olmaları gerekiyordu.
Emine iş yerinden çıkıp bu saatte evinde olduğunu düşündüğü Melike'ye gitmeye karar verdi. Taksi çevirip adresi söyledikten sonra telefonuna gelen mesajla telefonu eline aldı. Sude'den kısa ve net bir şekilde "Geliyorum." mesajına gülümsedi. Canına tak eden tek kendisi değildi. Buna ister istemez gülümsedi.
Melike'nin evine geldiğinde gayri ihtiyari sırıttı. Bu evde hep beraber oldukları zamanlar geldi. Geri dönmek istedi. Bu evden ilk ayrılan kendisi değil miydi? Hangi yüzle gelmişti ki?
Arkasını dönmesiyle birine çarpması bir oldu. Onu kollarından tutan kolları da bu kokuyu da iyi biliyordu. Ulaş gelmişti. Buraya geleceğini nereden biliyordu ki? Kafasını kaldırdığında ona kızgınlıkla bakmaya çalışan bir adam vardı. Ona sarılmak istedi ancak kapının açılmasıyla önüne döndü.
Melike Ulaş'ın geldiğini görmüş ama neden hâlâ kapıyı çalmadığını anlamayarak kapıya gitmişti. Kapıyı açtığında Emine'yi görünce şaşırsa da onu görmemiş gibi yapıp Ulaş'a bakmıştı.
Emine görünmez olduğunu düşünse de bir şey demedi. Melike'nin "Girsene içeri Ulaş? " demesiyle sinirlenip omzuna vurarak önden girmişti. Arkasında ona sırıtarak bakan Ulaş ve Melike'yi görmemişti.
Içeride kendisini bekleyen Burak ve Tolga ile şaşırsa da tebessüm ederek Ulaş ile aldıkları çiftli koltuğa oturdu. Melike sevgilisinin yanına geçerken Ulaş'ta olması gerektiği gibi Emine'nin yanına oturmuştu.
Melike erkeklerle sohbet ediyor Emine'yi görmüyormuş gibi davranıyordu. Birazdan Emine isyan bayraklarını çekip ona saldıracaktı ve Melike bunu bekliyordu. Emine bunu yapmayı düşünmüş ama onun yoluna girerek ona bakmadan erkeklerle sohbet etmeye çalışıyordu.
Kapı çalınca erkekler kızlara bakmıştı fakat onlar duymamış gibi ortalığı inceliyorlardı. Üşengeçlik diye bir şey vardı. Tolga ayağa kalkıp "Sevgilim gelmiştir kızlar siz rahatsız olmayın ben bakarım. " diye kendince laf sokmuştu. O an Melike ve Emine göz göze gelip güldüler. Yaptığı şeyin farkına varan Melike somurtup kafasını çevirdi.
Emine içinden 'bunun tribini sonra atacaksın şimdi sakin ol ve yavaşça elindeki telefonu yerine koy ' diye kendini sakinleştirmeye çalışıyordu. Tam ayağa kalkıp Melike'nin üstüne atlayacağı sırada yüzüne inen tokat ile sendeledi .
Ulaş anın şokuyla Dilara'ya öfkeyle bakıp Emine'yi tuttuğunda Dilara onu itip Emine'yi iteklemeye başladı. Melike neden bunu kendisi yapmadı diye düşünürken Burak ona dik dik bakıp ayırmasını söylüyordu.
Ulaş ayağa fırlayıp kolundan çekiştirilip götürülen sevdiğine baktı. Hâlâ kendine gelmediği belliydi. Ulaş Emine'nin kolundan tutup "Dilara sen ne yapıyorsun? " diye bağırınca Tolga araya girme isteği ile Dilara'nın yanına geldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Düş Kapanı
Chick-Lit"Ne olacak böyle? " diye sordu alnını ovalarken. Melike gülerek yanına yaklaşıp "Ne olacak kızım evleneceksin işte. " dedi. Hepsinin istediği bu düğünün artık olmasıydı. Engel de yoktu artık. "Demesi kolay. Korkuyorum lan!" diye kendi etrafında dön...