Fırtına'm 🌪

18 1 15
                                    

Ulaş'ın geldiği yöne doğru baktım. Bir de arkasından gelen Sude, Dilara ve Seda' ya. Neler olduğunu bilmesemde mutluydum. Beraberdik. Belki onu zorla getirmişlerdi ama olsundu.

Ulaş yanıma gelip kulağıma doğru eğilip "Bu güzel gün de bir eksikliğini gidermek istedim." diye fısıldadı.

Kafamı kaldırıp gözlerinin içine bakarken hem ağlayıp hem güldüğüm için tastiklenmiş deli belgesi alabilirdim.

Seda o filmlerde olan ve korkunç canavarların önüne gerçekmiş gibi atladığı tamam korku trenine doğru gidiyordu. Ve bilin bakalım kalbim saniye kaç bin atıyor. Şerefsiz sırasını değiştirip bir numarayı Seda'ya satıyorum var mı arttıran?

Dilo?

Melo?

Bende öyle düşünmüştüm. Evet bugünün en şerefsizi Seda seçildi. Ulaş elime tutup 'hadi' deyince 'sende mi?' bakışı attım. Sonuç takmadı. Akay lavaboların olduğu yerden koşarak yanımıza geldiğinde hayalinde atlı karınca vardı. O gözleri ben soldurmak istiyordum.

"Pampikeyt korku trenine binicüz."

"Ha?"

"Pampi pampa deme.."

"Lan onu anladım! Nereye dedun ha oni anlamadım!" deyip bir iki adım geri gitti. Erkan ensesinden tutup "Sende geliyorsun pampikeş." dedi.

Melike Dilara'nın kafasını koparmak ister gibi aşağı doğru yatırırken "Pampi yatak arkadaşı demek Erko!!" diye böğürdü. Nefessiz kaldığı belli olan Dilara da balık diliyle bir şeyler söyledi ama anlamadım. Galiba bela okuyordu.

En öne Ulaş ve ben otururken bizden başka binmek için gelen kimsenin olmaması onların akıllı bunların anormal olduğunu gösteriyordu. Tabi ki kendimi içine katmıyorum. Onlar ve ben farklı konumlardayız.

Treni çalıştıran görevlinin hayran hayran Ulaş'ı izlediğini görünce Ulaş'ın koluna iyice yapışıp o benim bakışları attım. Acilen evlenmemiz gereken konular var!

Kız bana gülümseyerek treni çalıştırdığında bu da onun intikam stiliydi. Stiline soktuğum!

"Allah-u Ekber!!" diye bağırıp hatayla Ulaş'ın kucağına atladım. Burası daha rahatmış lan! Bundan sonra ki zamanlarda böyle hatalar yapıp Ulaş'ın kucağına atlayabilirim. Yerseniz! ;)

Ulaş gülerek beni sıkı sıkıya tutarak bana bakıyordu. Ve ben eridim. Arkamdan bir dua okuyun lan müslimler. Melo hariç!

Onun kucağında oturmak ve arkada üçü de birbirinden bozuk insanların olması fikriyle yerimde kıpırdandım. Ulaş anlamış olmalı ki kulağıma doğru "Bizden başka kimse trene binmedi iki gözüm." dedi.

Onlar kaçmıştı da ben neden kaçamamıştım bu olaydan. Onlara içimden gelen küfürlere saydırmaya başlarken karşı tarafı beyaz ışıklar kaplamıştı. Aha cennete geldik.

Benim oturduğum duvarlarda yazılar oluşmaya başladı. Bunlar ben ve Seda'nın Ulaş hakkında konuştuğumuz yazılardan oluşuyordu. İlerledikçe Ulaş'ın ilk söylediği Fırtına' m kelimesi oluştu ve hafiften bir rüzgar esti benden Ulaş'a doğru.

"Bak gördün mü yine estin kalbime doğru?" dedi. Gözlerimin içine ela gözleriyle bakarak.

İlk yüz yüze gelip konuştuğumuz kafede onlarca çekilmiş yan yana olan fotoğraflar teker teker geçip gidiyordu. Ellerimi ağzıma kapatmış hıçkırıklarımı yutmaya çalışıyordum. Bu inanılmazdı.

Çekildiğimiz ama Ulaş rahatsız olmasın diye atmadığımız tarihine göre sıralanmış altına fosforlu renkler kullanarak ışık verilmiş notlarla birlikte fotoğraflar yanımızdan geçip gidiyordu. Ya da biz gidiyorduk. O an hangi tarihte olduğumuzu hatırlayacak durumda bile değildim.

Ulaş daha sıkı sarılıp benimle birlikte yaptığı düzeneği izliyordu. Herkesin doğum gününde yapılan özel anlar ve hep Ulaş'ın beni izlediği kareler. Şeytan gibi sırıttığım fotoğrafın altında yazan Herkese şeytan bana melek olan iki gözüm. Yüreğinden öperim. Yazısını görünce gülüp iyice ona sokuldum. Galiba bunun sonu sevgili adını alma olacaktı. Yani çıkma teklifi..

Tren durduğunda tam önünde bir perde vardı ve perde de gelin ve damat vardı. Damat konuşuyordu ama ses yoktu.

"Evlensen ya benimle. Ömrüme ömür, gönlüme huzur katanım olarak kalsana ya benimle. Bazen tatlı belam bazen içime kattığım olsan ya. Ahiretliğim diye tanıttığım kadın yapsam ya seni, ha İki Gözüm?"

Ulaş'ın gözlerimin en içine daha derini var gibi bakarak söylediği o sözlerle ona bakıyordum. Islık sesleri kızların' evet de ' diye koro halinde bağırmaları ve benim suskunluğum.

Melike' nin" Evet desene kızım ya! " isyanıyla kafamı sallayabildim. Ulaş gülerek bana sarıldığında Dilara ve Sude ağlıyordu. Melike" Sizin Allah belanızı vermeye ne diye ağlıyorsunuz kızım ya! "diye çirkefleşmesiyle sona erdi.




Düş Kapanı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin