xxxix

36K 2.9K 1.2K
                                    

Yağız kapı kilidinin zorlandığını fark ettiğinde önündeki bilgisayardan kafasını kaldırmış ve içeriye giren iri bedeni izlemeye başlamıştı. Oturduğu sandalyede geriye yaslandı ve uzun süredir bakmadığı saate çevirdi bakışlarını.

23.28

İçinde zaten var olan huzursuzluk iyice ayyuka çıktığında, kafasındaki sesleri duymamak adına "Hoşgeldin." dedi ve sessizliği bozmaya çalıştı. Aslında bu hoşgeldin, pek de samimi olmayan bir hoşgeldindi.  

"Hoşbuldum." Erdem içeriye girerken posta kutusundan aldığı birkaç kağıdı incelerken, salonun ortasına kadar ilerledi ve Yağız'ın sorularından kaçmak adına meşgulmüş izlenimi yaratmaya çalıştı.

"Günün nasıldı?" dedi Yağız çenesini eline yaslarken oyuncu bir merak ile. Elbette bunu sormasının tek nedeni konuyu bir şekilde Tuba'yla olan görüşmelerine bağlamaktı. Ancak onun bu atağını Erdem "İyi geçti." diyerek savdığında Yağız bir şeyler sezmişti.

"Her anlamda mı?" Yine de üstelediğinde ise Erdem sadece "Hıhım." diye mırıldanıp kafasını sallamak ile yetinmiş ve hemen ardından konuyu değiştirmişti. "Su faturası ve doğalgaz faturası gelmiş. Yarın kutudan para alıp yatırırım."

"Evet, muhakkak yatırırsın." Yağız onun kaçmaya çalıştığını anladığında imalı bir şekilde yanıtladı. "Hem yarın Yiğit ile buluşuruz diye düşündük." Erdem söylenmeye devam ettiğinde, Yağız gözlerini dikmiş onu izliyordu. Erdem'in normalden hızlı ve gereksiz konuştuğunu duyabiliyor, mimiklerine yansıyan gerginliğin farkına varabiliyordu.

"Erdem." dedi artık lafı değiştirmeye çalışmasına bir son vermek adına. "Hâl ve hareketlerindeki gerginlikten Tuba ile barıştığını anlayabiliyorum." Erdem, Yağız'ın ona ithafen konuştuğunu fark ettiğinde sustu ve artık konuşmasının anlamsız olduğunu fark etti. Omuzları düştü ve geldiğinden beri oyalandığı kağıtları bir kenarı bıraktı. Bir süre ne diyeceğini düşünse de hiçbir şeyin şu an için bağışlayıcı gözükmediğini fark etti.

"Özür dilerim." diyebildi sadece. Karşılığında ise sadece basit bir kaş kaldırma hareketi görmüştü. Sonrasında çocuk kafasını önündeki bilgisayara gömmüş ve bir süre oradan kaldırmamıştı. 

Erdem onun bu sesizliği karşısında rahatsız olurken "Ne düşünüyorsun?" diye sordu. Yağız ise basitçe "Hiç." dedi omuzlarını silkerek, gerçekten ilgilenmiyormuş gibi. Oysa Yağız, o eve gelene kadar aklından her ihtimali geçirmiş ve bu senaryolar karşısında ne diyeceğini bile hesaplamıştı. Yani, en az bu kadar ilgiliydi.

Kaldı ki Erdem de onun bu tavrını inandırıcı bulmamış ve inatla "Buna inanmamı beklemiyorsun değil mi? Cidden ne düşünüyorsun, merak ettim." dedi onun gibi bir sandalyeye yerleştiğinde.

Yağız bir süre onu yanıtsız bıraktıktan sonra, kendine acımayan bir adama neden acıdığını düşündü ve tereddüt ile bile olsa ağzını açtı. "Bazen, başımıza gelen bazı şeyleri hakettiğimizi düşünüyordum." dedi bürünebildiği en ciddi tavır ile.

Erdem onun ne dediğini tam olarak anlamazken, ya da bilerek anlamamazlığa vururken "Ne imâ ediyorsun?" dedi inatla kafasını kaldırmayan çocuğa. Yağız kafasını kaldırıp, bilgisayarın kapağını kapattığında "Yani diyorum ki, kaşınıyorsun Erdem. Benden hem sana yardım etmemi isteyip hem de hâlâ bir şekilde, seni o baskıcı hayatına düşüren insanların kucağına atlaman çok can sıkıcı." dedi soğuk kanlılık ile.

Erdem kaşlarını çatarken, onun bu ani çıkışı karşısında ne yapacağını bilemedi. "Kızın niyeti beni korumakmış sadece. Başıma bir şey gelir diye endişelenip babamlara söylemiş."

"O kızın niyetini sikeyim, tamam mı?" dedi Yağız masaya vurup ayağa kalkarken. Erdem oturduğu yerde ilkilirken "Sakin olur musun?" diye kısık sesle söylendi. Yağız ondan uzaklaşmak adına masadan uzaklaşırken, "Olmuyorum sakin falan Erdem. Benimle dalga mı geçiyorsun? Ha?" Yağız uzakta olmasına rağmen gözlerini Erdem'in gözlerine dikerken, sinirden vücudunun titrediğini hissediyordu.

"Bana yarın Yiğit ile buluşuruz diye yalan söylüyorsun ama bil bakalım kim bugün beni arayıp, yarın annesigille vakit geçireceğinden bahsetti?" Erdem'in yüzüne yalanını vurduğunda, cevap alamayacağını elbette biliyordu lakin sessizlik canını sıkmıştı.

"Benden yardım isteyip, o kızla vakit geçirmen kaliteli hareket. Siktiğimin dini kuralları yüzünden ben senin sınırlarını geçemezken, sen bana yalan söyleyip onunla mı buluşacaksın? Sokarım öyle dindarlığa da, kafa karışıklığına da Erdem!" Yağız sinirden kızaran yüzü ve bağırmaktan ağırmaya başlayan boğazı ile odasına doğru ilerlerken, tek bir ikna edici söz bekledi. Ancak tam da beklediği gibi, onun nefes seslerinden başka hiçbir şey duymuyordu.

Bu gece son kez arkasını döndü ve masayı izlemekten başka bir şey yapamayan çocuğa baktı. "Sana bir tek ben zarar vermiyorum Erdem. Bundan emin olabilirsin. Ama bana bir tek sen zarar veriyorsun."

****

:)
(:

şeytan yoklaması ➻ b×bHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin