14

4.4K 416 640
                                    

Kapıyı açması ile elimdeki poşeti üzerine atarak içeri girdim.

Poşeti tutmaya çalışıyordu.

"Pizza, ha? İşini biliyorsun."

"Ama sen bilmiyorsun, sırf onlar için iki saat yol yürüdüm ve gördüğüm şu muameleye bak."

Ceketimi kollarımdan sıyırırken evini inceleme fırsatım olmuştu. Sırtım yatağımdan bile rahat olan koltukla buluştuğunda boş bakışlarımı yüzünde dolandırdım.

"Sorun yok ya, kendi evinmiş gibi rahat ol," kurduğu imalı cümle ile göz devirme isteğim iki katına çıkarken buna tezat bir şekilde güldüm.

"O günleri de göreceğiz Haechan, aceleci davranmana gerek yok."

Dediklerimin ardından yüzünü tatlı bir şekilde buluştururken pizza paketlerini masaya koyarak yanıma oturdu.

"Mark, bir daha gülme," benimle aynı pozisyonu alarak arkasına yaslandığında sözünü tamamladı. "Çok çirkin oluyorsun."

"Emriniz olur Lee Haechan hazretleri."

Eski pozisyonuna geri döndüğünde ben de kalkmıştım. Pizzaları kutudan çıkarmamı söyleyip mutfağa adımlamış ve içecek getirmişti.

Ben ilk dilimimi yemeye başlamışken içeceğini doldurup birkaç yudum aldı.

"Nasıl bu kadar rahat olabiliyorsun?"

Ağzım doluyken konuşmamak adına lokmalarımı hızlıca yutarak boğazımı temizledim.

"Heyecandan tir tir titremem mi gerekiyordu?"

O da yemeye başladığında arkasına yaslanıp tek eliyle telefonunu kavradı.

"Hayır ama, ilk defa sadece ikimiz bir araya geldik. Anın sıradışılığına kapılman gerekmez miydi?"

Ben de içeceğimi yavaşça yudumlarken onun gibi -yine ve yeniden- arkama yaslandım.

"Gerekmez. Asıl sıradışı olan şey okula ilk geldiği günden beri tanıdığım birinin yanında heyecanlanmam olurdu."

Telefonunu kenara atıp tamamiyle bana döndü.

"Aslına bakarsan, ben okula gelmeden önce de seni tanıyordum."

İçtiğim kola boğazıma takıldığında sudan çıkmış balık gibi tepiniyordum. Haechan bir şey yapmadı, sadece gülerek sakinleşmemi bekledi. Şimdi neden onu sevdiğimi anlamıştım.

"Ne diyorsun oğlum ya? Yavaş ol az, pat diye söylenir mi anasını satayım, ölüyordum."

Tekrar güldü, ama bu sefer kahkaha atıyordu.

"Sırf o okuldasın diye bu eve taşınmak için anneme yalvardığım zamanları hatırlıyorum, az sürünmedim ha. İş bulup ortam yapana kadar canım çıktı. Acısını da yakın zamanda çıkartırım ama, değdi sanırım."

Birkaç dakika sustu, muhtemelen ne diyeceğini düşünüyordu.

"Johnny'nin kapıma işediği falan da yoktu, çorapların boşunaydı yani. Ve de isminin Johnny değil de Mr. F olduğunu da biliyorum. Eve gelmediğini de, köpek olmayan Johnny ile her haftasonu barlarda süründüğünüzü de, gay olduğunu da. Hepsini başından beri biliyordum."

Duyduklarım ile hiçbir tepki vermeden suratına bakıyordum. Resmen sıçmış da sıvamış gibiydi. Ortada bir bok yoktu ama muhtemelen bunca zamandır beni kandırması ve köpeğime evde olmadığım sürece Mr. F demememe rağmen bunu bilmesini sağlayan manyak aklı yüzünden kendini suçlu hissediyordu.

dog, markhyuckHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin