Yarım saattir kapıda Haechan'ın çıkmasını beklerken, içeri girmemem gerektiğini zaten çabucak çıkacağını söylemişti. Kıçıma kadar ulaşan soğuk hava dalgası ile titrememe engel olamazken etrafa bakındım. Normalde havalar sıcaktı fakat bugün anlamsız bir rüzgar vardı.
Kapının açılması ile bakışlarım oraya doğru kayarken aniden suratıma kapanmasıyla göz devirdim. Tekrar açıldığında ise bu sefer kapamasına fırsat vermeyerek onu kendime doğru çektim.
"Ne yapıyorsun oğlum sen?"
Güldü ve ellerini saçlarıma koydu.
"Mark, siktir... Saçların, bunlar çok güzel!" Elleriyle saçlarımı dağıtmaya başladığında uzanamayacağı şekilde geri adımladım ve elimde tuttuğum poşeti gösterdim.
"Biliyorum bana çok aşıksın ama şu an okula gitmemiz gerek çünkü hava rüzgarlı ve kahveler ışık hızında soğuyor."
Gözlerini devirirken boşta kalan elimi tutup yüzüne pekte iyi olmayan bir sırıtış yerleştirmişti. Gülerek yürümeye başladığımda içinden şarkı mırıldanıyordu, mezuniyet partisinin başlamasına sadece bir saat kalmıştı ve bizim son bir kez daha prova yapmamız lazımdı. Çünkü aptal Jaemin heyecandan altına sıçacağını bile iddia etmişti.
Arka kapıdan girerken öpüşmek üzere olan ikiliyi görmesi ile bağıran Haechan'ı umursamadan yanlarından geçerek dolabı açtım.
"Sahne provası mı yapacağız yoksa sevişme mi?"
Jaemin gülerek geriye doğru çekilirken mor saçlarını dağıttı ve arkasına eğilerek bize baktı. "İkinci tercihi-" Sözünü kesen tabii ki Renjun'di.
"Jaemin ağzını sikeyim senin."
Jaemin bir şey demedi, sadece omuzlarını düşürdü ve Renjun'e öpücük atarcasına dudaklarını büzdü.
Kahveleri masaya bırakırken açık kalmış olan dolabın kapağını kapatıp boşta kalan sandalyelerden birine oturmuştum. Haechan çoktan başlamıştı, ikili de bildiğimiz gibi sohbet ediyordu.
Gitarımı elime aldım ve birkaç kez çaldıktan sonra diğerlerine döndüm. Öksürmem ile hepsi bana dönerken "Son bir defa daha," diyerek ayağa kalkmış ve mikrofonun yanında bulunan boşluğa geçmiştim. Jaemin de diğer tarafta yerini alırken Renjun çoktan hazır olduğunu belli edercesine kıpırdanmaya başlamıştı. Haechan da yerini aldığında tam takırdık.
"3, 2, 1."
İlk başta Clint Eastwood çalmıştık, tanrım kendimi birazcık Murdoc gibi hissediyordum çünkü Haechan mavi saçları ve kusursuz sesiyle beni tekrar tekrar kendine düşürüyordu.
Ama bu şarkının bitmesi ile sonlanmıştı, şimdi ise sırada Sweetie Little Jean vardı. Ardından I Wanna Be Yours ve Tomboy. Tanrım, kendimi harika hissetmemem için hiçbir sebep yoktu.
Son şarkıyı da bitirdikten sonra Jaemin direkt oturmuş ve su şişesine sarılmıştı. Gitarımı dolabın yanına bırakırken ceketimi kollarımdan sıyırıp koltuğa bıraktım. "Yarım saat kaldı, bence artık gitmeliyiz." Haechan'ın söylediği şey ile başımı onaylarcasına sallarken çoktan dışarı çıkmıştım. Diğerleri de peşimden bana yetişmişti.
"Sanırım altıma sıçacağım."
•
"Siktir lan! Ne kadar kalabalık. Dönem boyu devamsızlıkları sevgili sayıları kadar olan şerefsizler bile burada."
Sahnenin arkasından oluşan kalabalığı izlerken Haechan güldü.
"Mark, Jeno bile gelmiş."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
dog, markhyuck
Fanfictionleemrk: kardeşim hintli misin sen o nick ne anasını satayım © 310819 | yildizlryakamoz 160919-00.11 #2 in markhyuck 220919-21.27 #1 in markhyuck 😭🌈