Edit: fark ettiğim yazım hatalarını düzelttim ve Bölümü ikiye böldüm iyi okumalar ^^ 30.06.2020
Sadece güçlüler ve şanslı olanlar hayatta kalmıştı..
O günün ardından 21 gün geçmişti. Tüm ailemi kaybettim,sadece bebekliğimden beri bana eşlik eden Tebears'ım kalmıştı. O bir oyuncak ayı.Babam 7 yaşına girdiğim zaman bana, onu doğum günümde hediye etmişti. O, öldüğünden beri Oyuncak ayımı yanımdam hiç ayırmadım.Her şeyimi onunla paylaşırım, iyi bir dinleyicidir aslında. Her neyse artık bir başımayım ve ben ne yapacağımı artık düşünemez oldum. Dünyayı bu hale getireni bulmak istiyorum. Onu, yani Marcella'yı bulmak istiyorum. Benim adım Bruce ve yeryüzünde bulunan sonuncu Mistiğim, 'Son Halkayım'.
Bruce 18 yaşında, henüz üniversiteye yeni başlamış bir genç. O da herkes gibi normal bir okulda, normal bir hayat sürmek istemişti ama John Lennon'un da dediği gibi "Hayat, siz başka planlar yaparak meşgul olduğunuz sırada size olan şeydir." Okulunun 4. haftasındaydı ve evden çıkmaya hazırlanıyordu. Her zamanki gibi geç kalmıştı. Yatağının yanında çalan, alarmı durdurmak için elini uzattı. Bir türlü uzanamıyordu bir kaç denemenin ardından alarm susmuştu.Gözlerini açtı ve saate baktı '8.00' dı. Yataktan öyle bir fırladıki, ayısı yatağının altına düştü.Hemen kendisine gelmek için banyoya koştu.Ilık bir duş aldıktan sonra üstünü giyinmeye başladı. Üzerinde yıldırım resmi olan bir sweatshirt ve altına da son derece dar bir siyah jean pantolon. Artık hazırdı çantasını omzuna attı ve aklına ayısı Tebears geldi.Etrafına bakındı fakat ayısını bir türlü göremedi.Bu sefer annesine, odasından seslendi.
Bruce -- "Anne, Ayım Teabers'ı gördün mü ? "
Bruce'un Annesi -- "Tatlım en son yatağının üzerinde değil miydi ? Eğer orada değilse gece yere düşürmüş olmalısın yatağının altını kontrol et." Bruce çantasını düzeltti ve yatağın altına bakmak için eğildi. Evet Tebears oradaydı.Ayısının gözlerinden bir tanesi küçükken koptuğu için annesi onun yerine sarı bir düğme dikmişti.Bu yüzden yatağının altında, karanlıkta o göz parladığı için kolaylıkla onu buldu. Neşeli bir şekilde ' Bulduuum ' diye bağırdıktan sonra annesine teşekkür etti. Oyuncak ayısını çantasına koyduğu gibi dışarı fırladı. Ardından Annesi pencereden seslenerek ona uyarıda bulundu.
Bruce'un Annesi -- " Kahvaltını yapmayı unutma! "
Bruce -- "Tamam. Hadi görüşürüz." arkasını dönmeden son sürat koşarken annesini onayladı.
Saat 09.04 'dü . Yani ders başlayalı 4 dakika olmuştu.Bruce ise henüz gelmişti okuluna.
Bruce -- "Hala derse yetişebilirim. Bay Gildon umarım gelmemiştir. "
Hızlı adımlarla Koridordan yürüyerek sınıf kapısının önüne geldi.Kapının üzerinde 'Deniz Meteorolojisi - Gildon Deep' yazıyordu. Kapıyı çalmadan içeri daldı. 'Umarım Bay Gildon bu saygısızlığımı hafif azarlama ile geçiştirir ' diye içinden geçirdi ama hiç umduğu gibi olmadı, çünkü içeride hoca yoktu. Neyse ki henüz geç kalmış sayılmazdı ama içini garip bir his kaplamıştı. Bay Gildon asla geç kalmamıştı, yine de bu durumdan rahatsız sayılmazdı. Sınıfa göz ucuyla hızlı bir bakış attıktan sonra boş bir sıra bulup oturdu.Hocası gelene kadar vakit öldürmek adına telefonunu cebinden çıkartarak hemen en sevdiği oyunu açtı. 'Eternal Ocean', adından da anlaşılacağı gibi Okyanustasınız ve hayatta kalmaya çalışıyorsunuz. Uzun bir süre geçtikten sonra telefondan başını kaldırdı, etrafa baktı ve Bay Gildon'un hala gelmediğini fark etti.Bu sefer o garip his içini daha çok kaplamıştı. Sınıfa tekrar göz attı. Çoğu birbirleri ile muhabbet ediyordu sanki yıllardır arkadaşlarmış gibi.Onun hiç arkadaşı olmamıştı, ayısı Tebears hariç.Tam 'Keşke muhabbet edebileceğim bir arkadaşım olsaydı yanımda' diyecekti ki. Sınıfa bir öğrenci girdi. Yeşil ve rastalı saçları vardı, garip ama hoştu. gözleri ise Okyanus gibi masmaviydi. Zayıf ve uzundu. Çocuk Önce sınıfı iyice süzdükten sonra gözleri Bruce ile kesişti, ardından boş olan sıraya kaydı gözleri ve oraya doğru ilerlemeye başladı. Bruce'un yanına yaklaştığında, Bruce birazcık tedirgin oldu. Çocuk, boş sıraya yerleşmeye çalışırken, Bruce ona yandan bir bakış atarak onu incelemeye devam etti. Boynunun sol tarafında pusula şeklinde bir dövme vardı. Çocuk bir çift gözün kendisinde olduğunu fark edince Bruce ' a dönerek.
Çocuk-- "Önüne baksana. " Diye sert bir şekilde çıkıştı. Bruce silkelendi ve kendisine gelmeye çalıştı, fakat çocuk tekrar önüne dönünce, ona bakmaya devam etti. Dövmesi kafasına takılmıştı. 'Neden böyle bir dövme yaptırmıştıki acaba ' diye düşündü içinden. Çocuk bu sefer çok sinirlenmişti.
Çocuk -- "Biraz daha bakmaya devem edersen dirseğimi suratına geçireceğim"
Bruce -- "Pardon dalmışım.Şu, şey dövmen dikkatimi çektide " diyerek durumu toparlamaya çalıştı.
Çocuk-- "Kendimi bildim bileli hep orada ve bu konuda pek konuşmak istemiyorum. Hoca neden hala gelmedi bir fikrin var mı?" Bruce, soruyu işitir işitmez o garip his yine gelmişti. Bir terslik vardı.
Bruce--"Normalde çok dakik bir öğretmendir fakat bugün nedense hala gelmedi, bende bilmiyorum" dedi. Tam o sırada, sınıfa bir öğretmen geldi ve bugün tüm derslerin iptal olduğunu dile getirdi fakat tam sınıftan çıkacaktıki.Tüm sınıf acı içinde bağırmaya ve kulaklarını tutmaya başladı. Bruce çok kötü hissediyordu, sanki kafasının içinde birisi var gibiydi, bir ses yankılanıyordu, bir kadın sesiydi itici değildi fakat çok korkutucuydu.
*******
*******
Hepinize Merhaba!
Uzun zamandır içinde sonsuz hayal gücü olan bir kitap arıyordum fakat istediğim tarzda bulamadım. bu yüzden kendim yazmaya karar verdim. Umarım beğenirsiniz. Yapıcı yorumlarınıza her zaman açığım. İyi Okurlar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MYSTICS - Son Halka
Science FictionSadece güçlüler ve şanslı olanlar hayatta kalmıştı.. O günün ardından 21 gün geçmişti. Tüm ailemi kaybettim,sadece bebekliğimden beri bana eşlik eden Tebears'ım kalmıştı. O bir oyuncak ayı.Babam 7 yaşına girdiğim zaman bana, onu doğum günümde hedi...