İyi okumalar ayool<3
Bir şeyler olduğunun hepimiz farkındaydık. Neden 12 kişi gönderilmiştik? Neden bize silah verilmişti? Neden bana kocamın burda öldüğünü gizlemem söylenmişti? Her şekilde bir tuhaflık vardı.
"Durun durun!" Hobi bir anda olduğu yerde durup elindeki cihazı kontrol etti.
Ama gözleri açılmış elindeki cihazı ordan oraya sallaması bir şeylerin olduğunu gösteriyordu. "Cihazı tam 3 kere açıp kapadım ama asla bir gram bile radyasyon göstermiyor. Bulunduğumuz ortamda radyasyon yok. Hemde hiç." Namjoon kaşlarını çatıp elinden aleti aldığında bir de kendisi baktı. Ama benimde gördüğüm kadarıyla hiç radyasyon yoktu."Cihaz bozulmuştur hoseok. Bay Song'u mu sorgu-"
"Anlamıyorsun namjoon. Ölçüm cihazı bozulamaz korunaklı kutuda korunuyordu ve doğruyu gösteriyor. İçeri girince orayı da tarayacağım." Namjoon uzatmamış onaylar anlamda kafasını sallamıştı. 10 dakikadır yürüyorduk ve koridor hemen bitecek gibi durmuyordu. En azından ışıklar açıktı.
"Hey şuna bakın millet. Bu da nesi?" İlerimizde siyah bir masa devrilmişti. Namjoon hızlı adımlarla önden giderken yanındaki jennie çığlık atmıştı. "Tanrım burada bir ölü var! Baekhyun buna acil bakman lazım!"
İşte o an, dizlerim deli gibi titriyordu ellerimi durduramıyordum, midem de tuhaf bir ağrı baş gösreriyordu, boğazıma bir yumru oturmuştu. O bedenin taehyung olma düşüncesi bile beni bitirebilirdi. Ayaklarım titriyordu, ellerim titriyordu. Gözlerim bulanıklaşıyordu. Bana ölüm gibi geldi namjoonun yanına gidip bakmak. Sırtı duvara yaslanıp yukarı bakan bedenin yüzüne tırmandı gözlerim. Taehyung değildi o değildi işte. Gözlerimi kırptığım anda gözümden düşen yaş bütün korkularımı anlatıyordu. Hem taehyung değil diye seviniyordum hemde ölen kişinin bu şekilde olması beni üzüyordu."Baekhyun çok yaklaşma! Radyasyondan dolayı olmuştur." Namjoon onu uyarınca baekhyun kafasını olumsuz anlamda salladı. "Hayır! Bu radyasyondan dolayı değil! Şuna bakın yüzüne ellerine gözlerine şu çıkan mor damarlara bakın. İnanmayacaksınız ama bu adam radyasyondan değil boğularak ölmüş. O kadar suya maruz kalmış ki bütün her yeri şişmiş. Ve hayır namjoon kıyafetlerinin olmaması yüzünden değil. Bildiğin boğulma belirtileri bunlar." Şişmiş yüz ve mor damarlar. Ve en önemlisi astronot kıyafetleri yoktu. Normal sivil bir şekildeydi.
"Tamam baek. Bunu sonra tekrar gözden geçiririz. Şuan önceliğimiz içeri girmek." Adama son kez bakıp ilerlerken taehyung'u böyle bulma düşüncesi içimi acıtmıştı. Sonunda büyük kapıya geldiğimizde namjoon birkaç şifre girmiş ve kapı açılmıştı. Kapı kapanmış ve düğmeye basmasıyla içerisi oksijen dolmaya başlamıştı. Herkes sırtlandığı çantaları yere bırakırken hoseok yeniden radyasyonu ölçtüğünde başını olumsuz anlamda sallayıp bize gösterdi. "Hiç radyasyon yok."
"Hemen umutlanmayalım millet. Bir süre eşyalarınızı yerleştirin ve sonrada işe koyulal-" yoongiyle habersiz ikimizde kaskları çıkardığımız da namjoonun cümlesi kesilmiş oldu. Kaskı çıkartıp saçımdaki beyaz bereye benzer örtüyü de çıkarmıştım. Kafamı iki yana hızlıca salladığımda kaskı kenara koymuştum. Yere bıraktığım çantalara yönelirken namjoonun iç çekiş sesini duymuştum.
"Pekala teşekkürler yoongi ve jungkook bizim için havayı denetlediniz. Kaskları çıkartabilirsiniz. Yarım saat sonra ay suyu aramak için hazırlanacağız." Dikdörtgen özel korumalı çantaların içindekileri çıkarıp özenle yerleştirirken chanyeol eski bilgisayarları kurcalıyor. Onları açmaya çalışıyordu. Yoongi ve baekhyung eşyaları çıkartırken namjoon ve seokjin dışarıyı izliyordu."İyi misin jungkook-ah?" Yanıma gelen lisaya bakıp gülümsediğim de başımı iyiyim mânasında salladım. "Şu şeyleri bir an önce yerleştirelimde gidelim bulalım şu ay suyunu."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Moon|Taekook
Science FictionYıllar önce ay'a giden Taehyung ordaki bir arıza nedeniyle ölür. Ama eşi buna asla inanmaz