Ve son ders...
Nihayet eve gidecektik. Teneffüste kulaklığımı takıp bahçeye çıkıp hava aldım.
Karşım da duran boş araziye baktım ve başımı gökyüzüne doğru çevirdim.
Kulaklarımı dolduran kelimeleri can kulağıyla dinlemeye başladığımda her şeyi özetleyen mısralara denk geldim...
Benim hayatım derin bir bataklık,
Seni de çeker uzak dur artık...
Rüzgar
Bahçenin en ücra köşesinde duran Alya'ya baktığımda kulaklarından çıkan sözlere dalıp gitmiş gözüküyordu.
Yanına gidip derin bir nefes aldım. Hala beni fark etmemişti.
Daha yakınına gittiğimde gözlerini gökten ayırdı ve bana baktı,oysa ki ben ona bakmıyordum.
Kulaklığını yavaşça çıkardı ve sessizce karşımızda ki boş araziye bakmaya devam ediyorduk.
Alya
Rüzgar'ın yanıma gelmesinden her ne kadar rahatsız olsam da belli etmeden sessiz kalmayı tercih ettim.
Sürekli beni korumasını gururuma yediremediğim için yüzüne bakarak;
"Neden?" diye bir soru yönelttiğimde yüzüme bakmayarak
"Yardım etmek istiyorum " diye cevap verdi. Cevabına sinirlenerek
" Şuana kadar kimsenin yardımına ihtiyacım olmadı ve olmayacak da. Eğer şuan kendimi savunabiliyor isem ileride de savunurum. Kimsenin kanatları altında büyümedim. Şimdi de asla beni korumaya çalışma."
Sözlerimi bitirdikten sonra Rüzgar'ın dolan gözlerine bakmamak için başıma eğdim ve gitmek için adım attığımda kolumu tuttu.
Dudaklarını araladı ve kulağıma "Gülmek zorunda kalıyordu, ağlamayı tercih ettiği halde." sözlerini fısıldadı...
Aşk ve Gurur kitabından mısralarda bunlar...
Gözlerimi dolduran bu mısraları hafızamda tekrar tekrar canlandırmaya çalışıyordum. Rüzgar'ın gözlerine baktığımda kolumda ki elini yavaşça bıraktı, gitmeden önce kulağına uzanıp
"Belli ki ortada kayda değer bir sevgi yokmuş."
diye fısıldadığım da yanından, dolan gözlerime karşı koyamadan geçip gittim...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
R U H S U Z
Teen Fiction-Eğer gözler ruhumuzu, görseydi gülümsememizi gören herkes ağlardı...