Alarmın sesiyle gözlerimi yavaşça yıldız desenli tavanıma açtım. Uykulu kısık gözlerimle telefonumu altın sarısı renginde komidinimin üstünden alıp saate bakmaya çalıştım. Çalıştım çünkü kısık gözlerle gör görebilirsen. Görüşümü netleştirmek için ellerimi yumruk yapıp gözlerimi ovuşturdum Yorganı yana iterek yataktan kalkıp tavşancık pandufları mı giydim. Banyoya geçip rutin işlerimi hallettim. Gümüş rengine çalan dolabımdan şunları çıkardım 👇
Saçımı yandan örüp azıcık kenarlardan bıraktım. Dudağıma biraz parlatıcı azıcık rimel ile makyajımı tamamladım. Şimdiii yemek vaktiiiiiiii.
Merdivenlerden aşağıya inip mutfağa geçtim. Dolaptan çikolatalı süt ve hazır noodle çıkardım. Noodle ın kaynaması için ocağın üstüne koydum. Her zaman evden çıkmadan önce çikolatalı süt içerim. Noodle olunca altını kapatıp üst raftan cam kase alıp içine koydum. İkinci el olan küçük olan masama oturup noodle ımı yemeye başladım. Telefonuma baktığımda saat 7:25 ti yani 35 dk daha vardı. Ama ben okula gitmeden önce kitapçıya uğrayıp okuduğum kitapları teslim etmem lazım. Şimdi diceksiniz kitapçıdan ödünç alınıp okunurmu diye. Babanızın arkadaşı ise evet.......
Kitaplarımı teslim ettim. Artık okuluma geçebilirim. Ama acele etmezsem geç kalıcam. Tam karşıya geçiyodumki bir çarpma hissettim. Ama ufak yani. Sadece ayağım burkuldu. Bana çarpan arabaya baktığımda dehşet vericiydi.
Ben ayağa kalkmaya çalışırken arabanın kapısının açılıp kapanma sesi ve sonrasında ise ayak sesi duydum. Yanıma gelmişti, ama ben ayağımın ağrısından bakamıyodum bile gelen kişiye. Sonra benimle konuşmaya başladı (acaba bu konuşan kim)
Çocuk:
" Hey iyimisin? "( sert bir şekilde)
Adama baktım daha doğrusu çocuğa sanırım benden 2 yaş büyüktü. Bembeyaz teni mükemmel bir yüzü ve sarı saçları vardı. ( tanıyabildinizmi???) Doğruyu söylemek gerekirse biraz tırsmıştım ondan. Vampire benziyodu. (Peki şimdi kkkk). Ah ne diyorum ben ya. Güzel yüzmüş pehh kaba olunca ne anlamı var. Çocuğun bana 'iyimisin' diye sorması güzel bişey ama 'hödük ' bir şekilde söylemesi sinir bozucu. Bende ona anladığı dilden konuşurum.
Min Young
" Evet ya araba çarptığı için çok harika hissediyorum! "
Çocuk sanki beni daha çok sinir etmek ister gibi çarpık şekilde güldü ve
"İyiysen ben gideyim madem hadi by"
Min Young:
"Hem suçlu hemde dalga geçiyo şuna bak ya!"
Çocuk:
"Ne bizmi suçluyuz önüne bakmayan sensin"
Biz mi? Biz dediğine göre başkalarıda vardı demek. Şuan onları hiç düşünemem. Kimse kim bana ne ya. Kendimi savunmam lazım.
Min Young:
" Benmi suçluyum hızlı giden siz ama suçlu ben yok ya!"
Sanırım çocuk sinirlenmişti. Bunu hızlı nefes alıp vermesinden ve kasılan çenesinden anlıyordum.
Çocuk:
"Biz hızlı gidiyoduk lan hızlı gitsek şuan yaşıyomuydun sence! "
Dayanamıcam artık ya ben iki tarafımada bakıp geçmiştim. Görmeme ihtimalim sıfır.
Young:
"Yeter be! Birde bağırıyor öküz herif! Insan ilk önce kalakmasına yardım eder. Aaa doğru sen İNSAN olmadığın için normal"
Evet hala yerde oturmuş burkulan bileğimi tutuyodum. Ama bu son söylediğimi demicektim. Tam bağıracakken arabadan iki çocuk
-pardon meteor- daha indi.(peki bu üye kim sizce kkkk) İlkinin uzun boyu tatlı gamzesi kusursuz bir yüzü dolgun dudakları ve Thulian pembe renginde saçları vardı.Uzun boyuyla ve gamzeleriyle dikkatleri üstüne topluyodu. Sanırım oda şu öküzle( tanıyonuz heralde) aynı yaştaydı. Tahminlerim iyidir😌 Genellikle doğru çıkar. Yanımıza geldiğinde karşımdaki öküz odununa dönerek
"Yoongi bir sıkıntı mı var?"
Demek odun öküzünün adı Yoongi ha. Eh adınıda öğrendik. Cevap verecekken gamzeliye değilde bana ters bakması.. doğrusu biraz ürkmüştüm.
Yoongi:
"Yok bişey Namjoon biz aramızda hallediyoruz, değilmi?
Bende aynı şekilde ona bakarak
"Evet biz aramızda hallediyoruz"
Tam adını öğrendiğim gamzeli olan çocuk yani Namjoon o konuşmadan yanımıza diğer çocuk geldi. Direkmen bana yöneterek
"Prenses iyimisin " dedi ve sonra elini uzattı. Ama ben onun kusursuz yüzüne öyle dalmıştımki tır çarpsa ruhum duymadım heralde. Bakır rengine çalan saçları tüm kızları mest edecek türden bakışı çok tatlı olup da biraz çekicilik-biraz değil baaaaak atan kare gülüşüyle, pürüzsüz cildine hayran kalmıştım. Ah şimdi diceniz gülüşünü nerden biliyon bana öyle baktığı için normal bence😉. Sonra kurtarıcı prensimin elinden tutup kalkmaya çalıştım. Ayağa kalkmam ile bileğimi burktuğum için sendelemem bir oldu. Tam geriye düşecekken benim prensim belimden tutarak beni kendine çektiğinde bakışlarımı kestane renginde olan gözleriyle buluştu. Ne kadar bakıştım pardon bakıştık bilmiyorum ama bana sorarsanız hep böyle kalabilirdik. Benim icin bir mahsuru yoktu. (Ah tabi bizim prensin zaten beli yok öyle günlerce aylarca hatta yıllarca kalabilir shsdjdjsk) Bizim bakışmamızı kesen şey Yoongi denen öküzün ( tatlış kediş özüyyy)
"Ihım ıhım(öksürük efekti) bakışmanız bittiyse Taehyung sende şunu bırak artık da bizde gidelim dimi"
Ah gıcık ya. Bana 'şunu' demesini es geçerek koruyucu prensimin az önce öğrendiğim ismine odaklanmıştım. 'Taehyung ' Ah çok havalı ya!
Taehyung shi beni yavaşça kaldırıma oturtup konuşmaya başladı.
"Yoongi Hyung neden kıza yardım etmedin? Ya bişey olsaydı"
"Ah bide ona yardım mı edecektim lan önümüze çıkan o suçlu ben, ya bi siktir git Tae ya."
"Hyung ayıp oluyo ama bir prenses var burda" dedi bana bakarak.
Ay burdan ölmeden çıksam iyi. Siz kesin korkudan falan sandınız dimi hayır be o odundanmı korkucam ben onu Taehyung yüzünden kalp krizi geçiririm diye dedim. Şu yanımızda duran gamzeli -Namjoon- de yani sanki film izliyomuş gibi bizi izliyo ha-
Namjoon
"Eheh yeter ya burdamı atışacaksınız. Okula geçince orda ne bok yerseniz yiyin, şimdi susun ve hanımefendi (bana dönerek) sizde hatanızı kabullenin özürünüzü dileyin ve bu konu kapansın."
Eh sanırım erken konuştum kkk. Ah tabiki Özür dinleyip bu işi... NE!
Özür dilemek mi? Anında yüzümü Namjoon a çevirip kötü bir bakış attım. Parmağımla kendimi göstererek
" Ben mi sizden özür dilicem yok ya başka! Hem gelip bana çarpıyorsunuz hemde benden Özür istiyosunuz! Siz beni enayimi sandınız be!! Hadi diyelim ben önüme bakmadan yürüyodum -ki ben iki tarafımada bakıp geçtim-. Neyse diyelim öyle siz diyosunuz ki yavaş geliyoduk. Eğer yavaş gelseydiniz beni görür ve çarpmazdınız ki çarptınız yani hızlıdınız demek oluyor."
Heh şimdi napıcaksınız bakalım. Benim dediklerimle Yoongi ve Namjoon şoka gitmişken benim yakışıklı prensim Tae kıkırdıyodu. (Kesinlikle biasım Tae olduğu için öyle demedim gshsjdjsj) Onlar donup kalmışken bende yere düşen çantamı aldım. Telefonumu çıkartıp saate baktım. Saat 8:15. Tamam ya 15 dk geç kalmışım. Bir dk NE!! 15 dk mı?
"Eyvah derse geç kaldım hepsi sizin yüzünüzden" diyip Yoongi öküzünün gösterdim.
Yoongi:
"Neden bizim yüzümüzdenmiş"
"Nedenmi eğer hata bizde yada özür dileseydiniz dersime geç kalmazdım de dememle Yoonginin belirgenleşmiş damarları daha da belirgenleşmişti. Tam bana doğru yürüyodu ki o kadife sesi duydum.
Tae:
"Prenses senden hyung adına Özür dilerim. Pek Özür dilemeyi sevmez Yoongi hyung. Biraz odundur" dedi gülerek.
Yoongi :
" TAEHYUNG! Nededin sen! Ben miyim odun? Sen görürsün okulda odun kimmiş çiçek kimmiş!"
Namjoon:
"Eh tamam kesin sesinizi artık. Yoongi Taehyung geçin arabaya. Hanfendi sizde özürünüzü aldıysanız iyi günler"
El sallyarak
"Baybay. Umarım bir daha karşılaşmayız öküz Yoongi bey"
Simirlendi ama arabanın şoför kapısını açıp sert bir şekilde kapattı. Ardından Namjoon bindi arabaya. Tae de arabaya doğru ilerlerken sanki bişey unutmuş gibi arkasını döndü ve
"Tekrardan karşılaşmak üzere görüşürüz prenses. O zamana kadar kendine iyi bak" dedi ve göz kırptı. Ardında kalp krizi geçirmiş beni bırakarak arabaya bindi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I FIND LOVE WİTH YOU ~JK~
FanfictionKitapta cinsel içerik ve argo kelimeler barındırıyor. Yaşı tutmayan LÜTFEN okumasın. Iyi okumalar😊