Kiminle Dans Ediyorsun • HiLeon

7.5K 59 39
                                    

ayyashatun  ithaf edilmiştir.

Sürekli tik tak öten saat artık sinirini bozmaya başlamıştı. Gecenin bi yarısı gelen telefonla kalkıp şehir değiştirmenin pek yaptığı bir şey olduğu söylenemezdi. Arayan kişi dedesi olmasa kimse onu sıcacık yatağından söküp alamazdı.
Geleli neredeyse yarım saat olmuşken içerideki toplantının bitmesini beklemek çok sıkıcıydı. Beyaz floresanların aydınlattığı dar koridorda yalnız başınaydı. Ha birde tam tepesinde sesi tüm koridorda yankılanan eski saat vardı.
Ceketinin cebine attı elini. Telefonun ekranını açıp saate baktı. Neredeyse sabah olacaktı. İki saate kalmaz güneş bile doğardı.

Karşıdan açılan kapı sesini işittiği gibi yeniden cebine sıkıştırdı telefonu. Hemen ayağa kalktı. Kapıdan sırayla çıkan, dedesiyle vedalaşan üç insanı görmezden gelip odaya giriş yaptı. Cidden beklemekten sıkılmıştı ve çok merak ediyordu. Önemli bir şey olmasa dedesi İstanbul'dan Ankara'ya derhal gelmesini istemezdi.

Uzun, dikdörtgen masanın baş köşesinde oturan hafif toplu, temiz suratlı dedesine doğru ilerledi hızlı hızlı.

"Hoş geldin sarı meleğim." diyerek kollarını iki yana açtı.
Böyle seslenirdi Hilal'e. Küçüklüğünden bu yana öyleydi ve çok severdi.

"Hoş buldum dedecim de,"
Eğilip sımsıkı kollarını boynuna doladı.
"Beni neden apar topar çağırdın merak içindeyim."
Sandalyelerden birini çekip karşısına oturdu.

Yaşlı adam biraz öne eğildi. Eğilirken de parmağıyla gel işareti yaptı torununa. Yaklaştı, kulağına fısıldadı. İyice dinledi dedesini Hilal. Her cümlesini bir bir beynine kazıdı.

Adam geri çekilirken "Bunu senden başkası yapamaz." diye de ekledi.

Yapardı, hem de en alasını yapardı. Dedesinin bir ricası yeterdi buna. Şimdiye kadar isteyip de alamadığı hiçbir şey yoktu. Bundan sonra da olmayacaktı.

"Mailine yollarım. İyice incele. Bir ay içinde bu işin bitmiş olması lazım. Kimseye de bahsetme. Annene ya da Volkan'a bile."

Fazlasıyla önem ve gizlilik arz eden hassas bir iş olacaktı anlaşılan ve Hilal de ona göre davranacaktı. Bulunduğu imajdan sıyrılıp tatlı kız imajı çizme vakti geliyordu. Sabahtan itibaren, bir süreliğine farklı bir yaşam onu bekliyor olacaktı. Alışkın olduğu bir durumdu. Başkası gibi davrandığı görevlerde çok yer almıştı. İşi buydu zaten.

"İkimizden başka kim biliyor?"

Adam sakalsız, biraz buruşmuş çenesini uzun parmaklarıyla kaşırken arkasına yaslandı. Torununu riske atıp atmama konusunda çok kararsız kalmış, en sonunda da ondan başka kimsenin bu işi beceremeyeceğine kanaat getirmişti.

"Az önce buradan çıkan üç kişi haricinde hiç kimse. Onlar da detay bilmiyorlar. Sadece sana yardımcı olacaklar."

Usulca onay verir gibi başını salladı. Önüne gelen bir tutam saçı kulağının arkasına sıkıştırıp diliyle dudaklarını hemen ıslattıktan sonra asıl önemli olan soruyu sordu.

"Ne zaman başlıyoruz?"

💥💥💥

Gözünde siyah güneş gözlüğü, jilet gibi siyah takımı, fönlü kumral saçları ve bıyığıyla elbette dikkat çekecekti. Şirketin dönen kapısından girdiği gibi üzerinde dolaşmaya başlayan bakışlar bunu kanıtlar nitelikteydi. Gri renkli karelere ayrılmış beton zeminde yavaş yavaş asansörün yanına kadar yürüdü, düğmesine bastı. Onunla beraber bekleyen iki adam daha vardı. Boş boş durup asansörün gelmesini beklerken cebinde çalmaya başlayan telefonuna uzandı. Ekrandaki ismi görünce sırıtmadan edemedi. Açmadan önce sayacı kontrol etti. Üçüncü kattan buraya duraksamadan geldiğini görünce çabucak bir hesaplama yaptı aklından ve aramayı yanıtladı.

Tahayyül - Tek Bölümlük HikayelerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin