Tek Seçeneğim Sensin - HelSav

1.1K 30 14
                                    

"Kendini boşuna harcamış olur insan,
Dilediğine erer de sevinç duymazsa.
Yıktığın hayat kendininki olsun daha iyi,
Yıkmakla kazandığın şey kuşkulu bir mutluluksa."
                                                   -Lady Macbeth

Acıdan birkaç saat önce uyuyakaldığı bir sabaha daha araladı gözlerini. Buz kadar soğuk duvarlar tenine öyle bir işliyordu ki, her gece acıdan usul usul akıtıyordu gözyaşlarını. İlmek ilmek çekiliyordu ruhu. Asıl benliğine dair kalan öz son birkaç damla ya var ya yoktu. Yine doğruldu kaya kadar sert yatakta. Titremekten zoraki hareket ettirdiği nasırlaşmış sert ve pürüzlü avuçlarıyla gözlerini ovuşturdu. Yoğun nem ve toz kokan havayı bir kez daha doldurdu ciğerlerine. Uzun zamandır sigara içmiyordu.

Yere bırakılmış bir kap suda yüzüne birkaç avuç su çarptı. İçinde bulunduğu bu küçücük hücrede ona gerçekliği yansıtan tek şey buydu. Buz gibi soğuk su... Teniyle her temas ettiğinde biraz daha açılıyordu zihni. İşte o zaman yeniden yatağa oturup uzun uzun düşünüyordu. Helen'deydi aklı. Güzel yüzü silinmiyordu hafızasından. Neredeyse bir aydır burada olmalıydı ve ilk hafta gördüğü hayalleri haricinde hiç görmemişti, sesini duymamıştı. Beş günde bir kez Ercüment konuşmak için yanına geldiğinde gururu bir kenara bırakıp yalvarıyordu Helen'den bahsetmesi için. Ne yapıyordu, Savaş'ı düşünüyor muydu, mutlu muydu? Ama bütün ısrarlarına rağmen aldın mı dersini, bana yaptığın saygısızlıklardan öteye geçemiyorlardı. Her seferinde nefret kusuyordu adama.

Bir yandan da kendine kızıyordu Savaş. Sevdiği kadın ona tek seçeneğim sensin dediği halde başkasını seçmişti. Değişmek istememesini anlıyordu bir yere kadar. Adalet anlayışı devletin anlayışından çok farklıydı. Öldürdükleri adamların hepsinin bunu hak ettiklerini de biliyordu. Ama nereye kadar böyle devam edebilirlerdi ki? Her ne kadar Helen inkar da etse Ercüment iyi ya da güvenilir bir adam değildi. Manyak bir sosyopattı. Ne yapmış, ne etmiş girmişti Helen'in kanına da. Kendi pis işlerine alet etmek istiyor bile olabilirdi. Bu hücreden çıkıp çıkmayacağını bilmiyordu Savaş ama eğer çıkarsa Helen'i bıraktığından çok başka biri olarak bulmaktan ölesiye korkuyordu.

Yine sızladı kalbi. Kendine kızdı tekrar. Helen ona arkasını dönüp gitmişken bile ona kıyamayan, ona deliler gibi aşık olan yüreğine kızdı. Ah bir konuşabilseydi onunla. Yalnızca bir kez konuşabilseydi... Burayı bilmediğine o kadar emindi ki... Ercüment'ten ne kadar farklı olduğunu göremeyecek kadar kararmıştı gözleri. Savaş bu hücreye girdikten sonra buna emin olmuştu. Belliydi Helen'in yöntemi. Tacizci, tecavüzcü, kadına şiddet uygulayan manyaklar gibi canavarlardan alıyordu intikamını. Ercüment'in ise umrunda değildi onlar. Kendisine yapılan saygısızlık var mı ona bakıyordu. Arada başka odalara uğradığında duyuyordu sesini, diğer tıktıklarına söylediklerini...

İyice uzamış saç ve sakallarına götürdü parmaklarını. Nasıl göründüğü hakkında en ufak bir fikri yoktu. Ayağa kalktı yeniden. Gücü öylesine azalmıştı ki, yerde sürüyerek ilerledi pencerenin önüne. Parmaklıklardan tutundu, biraz parmak ucunda yükseldi. Hava kararmıştı. Mezarlardan çok gökyüzünü incelerken buradan çıktığı gün Ercüment'ten alacağı intikamın hayallerini kurarak seyre daldı.

***

Son repliğini de söyledikten sonra arkadaşlarının ellerinden tutarak selamını verdi. Gözleri yine etrafta onu aradı hızlı hızlı. İlk tanıştıklarında ona tam 8 kez oyunu izlemeye geldiğini söyleyen adam üçüncü kez sahneledikleri oyunda yoktu. Her seferinde en önden bir koltuk ayırtıyordu ona. Belki gelir umuduyla... Yine orayı boş görmek acıttı yüreğini. Nereye gitmişti, şimdi ne haldeydi, ne yapıyordu bilmiyordu. Ercüment'e yalvarıyordu her gece. Bulsun, getirsin istiyordu. Baş ucundaki komodinde duran fotoğrafa sarılmak, hayaline dalıp uyumak yerine gerçekten ona sarılmaktı bütün isteği.
Hatta bazen bir anlığına aldığı karardan ötürü pişman olduğu da olmuştu. Savaş'sız bir hayat tahmin ettiğinden de zor geçerken onun da sevdiği kadar sevildiğine tutunarak bir gün geleceği umuduyla kapatıyordu gözlerini.

Tahayyül - Tek Bölümlük HikayelerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin