3.
16 Ocak 1922
William ön kapının zilini eli kolu dolu bir şekilde güç bela çalabildi. Köpeğin havlama sesini ve kapının arkasından gelen çılgın pati seslerini duydu. Köpek kapı açıldığında William'ı sevinçle karşıladı, sonra sakinleşti. William elindeki paketleri en yakın masaya bıraktı. Mutfaktan bardakların birbirine değen sesi ile birlikte Gerald'ın sesi geldi: "Oh Ruan, sesini kes oğlum. Biz... Oh, William, sensin. Ruan'ın kusuruna bakma."
"Sadece işini yapıyor, değil mi oğlum? Gerçekten iyi bir köpeksin sen." William kendisini zevkle karşılayan köpeğin kulaklarını kaşıdı, başını okşadı ve hoşnut kaldığını görünce gülümsedi.
"Markette istediğini bulabildin mi?" diye sordu Gerald.
William, Ruan'ın karnını okşadı ve bütün öğlenini aklından geçirdi: Çevreyi gezerek binaları, polis merkezini, posta binasını hafızasına kazımıştı. Marketlere üşüşen kalabalığı, elindeki elmayı kemirir halde bir ağacın altında otururken izlemiş ve her sesi, her fısıltıyı ve gürültüyü içine çekmişti.
"Evet," dedi. "İhtiyacımız olan her şey burada, sanırım." Alışveriş torbasını boşalttı. "Günlük ücreti verdiğin için teşekkürler Gerald. Bugün iş bulmak için ilanlara baktım. Eminim yakında bir şeyler bulurum. Sen de benden kurtulursun."
Gerald düz bir ifade ile ona baktı. "Ben de seninle bu konu hakkında konuşmak istiyordum."
"Öyle mi?"
"Biriyle iş hakkında konuştun mu hiç?"
"Henüz değil, hayır."
Gerald kafasını salladı. "Seni gücendirmek gibi bir niyetim yok, William, ama... yani birinin sana iş vermesi... senin gibi bir..."
"İskoç'a mı?"
"Eh, öyle. Yeniden başlamak için doğru zamanı seçmemiş olabilirsin evlat."
William iç çekti. Caddenin kalabalığından akan insan seline baktı. Birçok insan, birçok yüz... Hiçbirini de tanımıyordu. Hiçbirisi de onu tanımıyordu; niye burada olduğunu veya ne yapmak istediğini, ya da onların iyiliği için bir şeyler yapmak üzere olduğunu da bilmiyorlardı. "Olmak istediğim yerdeyim," diye cevapladı Gerald'ı.
Gerald güldü. "İlginç birisin evlat, gerçekten. Yalan söyleyemem, senin gibileri severim." Bara yaslandı ve kollarını birleştirdi. "Burayı temizlemişsin, hem de harika bir şekilde. Eğer daha iyi bir şey bulamazsan... yani demek istediğim... yukarıda boş bir odam var. Kral dairesi değil elbet, ama bir pislik yuvası da değil sonuçta. Ücretin bir kısmını keserek sana yukarıyı kiralayabilirim."
William bir an afalladı, bu kadar kolay olmuş olamazdı. "Bana kalacak bir yer öneriyorsun? Beni sadece üç gündür tanıyorsun!"
Gerald'ın yanakları kıpkırmızı oldu ve ağzından garip bir ses çıktı. "Ne fark eder ki? Bir odaya ihtiyacın var, benim de bir tane boş odam var. Tek istediğim şey biraz yardım ve benimle kızımı yataklarımızda öldürmemen." William'ın ayaklarının orada uzanmış soluk alıp veren köpeğe baktı. "Ayrıca Ruan senden hoşlandı ve o senden hoşlandı ise bu benim için yeterlidir."
İkisi de gülmeye başladılar ve sonra barı bir sessizlik kapladı. William, Gerald'ın yarasına bakmaktan özellikle kaçındığını gördü. Lord Christopher'ın söylediği şeyler bir bir gerçekleşiyordu ve William bundan hoşlanmadığını fark etti, yüzü asıldı. "Ne diyeceğimi bilemiyorum."
Gerald onun sırtını sıvazladı. "Yarın gece başlayacağını söyle yeter."
William, bara bıraktığı paketleri aldı ve gülümsedi.