Sidero

5.3K 316 47
                                    

+18

Merhaba arkadaşlar, biliyorum çok uzun bir aradan sonra yeni bölümü yükledim, şu sıra sağlık problemlerimden ötürü hikayeyle çok ilgilenemedim. Hepinizden affınızı diliyorum 🙏🏼

Bu bölümde +18lik içerik mevcuttur, önceden uyarayım. Hepinize keyifli okumalar.

🌸🌸🌸

Anthony'den uzak durma planım ertesi sabah rafa kaldırılmıştı. Akşam apar topar ahırlara gittiğinde atına bir şey olduğu söylenmişti. En fazla nalı düşmüştür diye düşünüyordum. Fakat çok daha kötü bir haber geldi. Anthony'nin atı sakatlanmıştı.

Aynanın karşısında saçlarımı tararken Nisha, atın öldürüleceğini söylemişti. Tarak parmaklarımın arasından düştü. Sakat kalan atların öldürülmesinden nefret ediyordum. Atını öldürmek zorunda kalmak Anthony için zor bir şey olmalıydı.

Zavallı at için matem tutmak manasızdı belki ama bir canlının ölmesi benim için önemliydi. Siyah bir elbise giydim. Takılarımı çekmeceye kaldırdım. Saçlarımı bile bağlamadan hızlı adımlarla ahıra doğru yürüdüm. Rezil olmayacağımı bilsem koşardım ama burası Andarkan değildi. Ah, insan kendi sarayındaki dedikoducuların değerini kaybedince anlıyordu. Andarkan'dakiler buranın insanlarından daha insaflıydılar. Ya da bana ve kendime has tabiatıma alışkındılar.

Uzun aramalar sonrası koruluğun orada buldum onu. Güzeller güzeli atı yerde boylu boyunca yatıyordu. Askerler derin bir çukur kazıyorlardı ağaçlardan birinin altına. Anthony ise atının karşısına oturmuş dalgın dalgın bakıyordu ona. Ağzında uzunca, gül ağacından oyulmuş bir pipo vardı. Kaşlarım şaşkınlıkla havaya kalktı. Tütün içtiğini bilmiyordum. O şeyden gerçekten hoşlanmıyordum. Ağır bir kokusu vardı.

"Tütün içtiğini bilmiyordum."

Karanlık bir bakış attı yüzüme. Dumandan kısılan gözleri bir süre göğüs dekolteme takılınca kızardım. Siyah elbise giysem de cehennem gibi sıcak bir ülkede kapalı giyinemezdiniz. Kesinlikle benim suçum yok bu konuda!

"Ben de yanıma geleceğini bilmiyordum."

Elimi boynuma koyarak cansız ata bir göz attım. "Aslında saklanmayı düşünüyordum." diye takıldım şaka amaçlı. Kanlar içindeki ata göz attım endişeyle. Anthony büyük ihtimalle üzüntüsünü bastırıyordu. Ona acıdığımı düşünmesini istemiyordum. İstediği en son şey bu olurdu çünkü.
Piposunda kalan tütünü yere döktü ayağa kalkarken. Yavaş adımlarla yanıma geldi. Saçlarımdan bir tutam aldı ve burnuna götürerek kokusunu içine çekti.

Boynuma iyice sokulduğunda istemeden titredim. "Bence de saklanman hayrına olur." diye mırıldandı tehlikeli bir sesle.

Çifte lanet olsun! Bu işin peşini bırakmayacaktı değil mi? Şekilden şekle giren yüzüme gülerek saraya doğru yürümeye başladı.

Uzaklaştığında Sör Thomas hafifçe gülümseyerek yanıma geldi. "Canı çok sıkkın. Belli etmemeye çalışıyor ama çok üzüldü."

"Ne oldu birdenbire? Gayet sağlıklı bir attı."

İçini çekti üzüntüyle. "Bir bacağı sakatlanmış. Nasıl oldu bilmiyorum." Elindeki tabancaya baktım. Genelde savaş arenalarında kullanılması tercih edilen bir silahtı tabanca. Uzun namlular savaşta tercih edilirken Sör Thomas'ın elindeki kısa namlular da günlük kullanılıyordu. Tabancanın kabzasında beyaz renkte bir gül deseni kazınmıştı. Zavallı atı tabancayla öldürmüşlerdi belli ki.

"Ünlü tabanca bu demek ki? Hangisini tercih ederdiniz? Kılıç mı tabanca mı?"

Keyifle gülümsedi. "Kılıç, bir savaşçının en büyük yeteneğidir." Sözleri biter bitmez erler atın cansız bedenini kazdıkları çukura yuvarlamaya başladılar. Kanla uzanan bir yol bırakıyorlardı arkalarında.

Altın Prenses | Andarkan Serisi 3Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin