Bakıcı kız gelmedi bugün. İyi oldu aslında. Kumaşçıya gideceğim diyerek kaçmama gerek kalmadı.
Bu arada, yeni bir kumaşçı açılmış sokağın öbür ucunda. Bakıcı teyzenin yanında gelen oğlan konuşurken duydum. Metrelerce yeşil kumaş varmış. Onun da en sevdiği renk yeşilmiş, benim gibi.
Bakıcı teyze ikimize bakıp iç geçiriyor bazen. Birine benzetiyor sürekli oğlanı. Onun da burada olmasını istediğini söylüyor ancak ismini hiç kullanmıyor. Sanki bir şeyler saklıyor benden, bizden belki de.
Oğlanın adı Hyunjung. Koyu kahve gözleri ve kumrala çalan saçlarıyla oldukça sevimli. Biraz da sana benziyor belki. Sesi pürüzlü. Yeni yeni ergenliğe girdiği için sanırım. Yine de yüzünde hiçbir leke yok, sol gözünün altındaki beni hariç. Seninkiyle aynı yerde olan ufak ben, papatyalar arasına gizlenmiş hatıralarımızı anımsatıyor bana.
Onu sevmediğini söylüyorsun her seferinde, bunu benden bir öpücük çalmak için yaptığını biliyorum. Dudaklarım benine yaklaşırken gözlerini kapatıyorsun. Ardı arkası kesilmeyen öpücüklerimle dolduruyorum ufak lekeyi. Böylece anlam kazanıyor ikimiz için.
Oğlan bazen bana yaklaşıyor. Çok yakın davranmasını anlamlandıramıyorum. Onu hatırlayıp hatırlamadığımı soruyor. Sanki aklımı kaçırmışım gibi davranıyor. Her cuma eve gelen bu yabancıyı tabii ki hatırlıyorum ve bunu sürekli sorması beni cidden rahatsız ediyor.
Daha sonra ağlamaya başlıyor. Hatta bir keresinde göğsümde ağlamaya başladı. O kadar şiddetliydi ki, kalbimin ağrıdığını hissedebilmiştim. Bunun ardından bakıcı teyze onu göğsümden kaldırdı "Hatırlayacak." dedi ve başka bir odaya götürdü Ondan sonraki cuma ise görmedim genç çocuğu.
Bakıcı teyze elindeki siyah kutuyla bir şeyler yapıyor genellikle. Neye baktığını tam anlayamasam da arada gülüyor bazen de kahkaha atıyor. Kalkıp yanına gitmek üzereyken ise bana bağırıyor ve yerime geri oturmamı istiyor.
Sanki iki adım atsam ölecekmişim gibi davranmasından nefret ediyorum ancak varlığının bana kattıklarından ötürü, sesimi çıkaramıyorum.
Kilisenin çanının çoktan ikinciye çalmasından dolayı çok gerginim. Bir an önce çıkmam gerekiyor çünkü biliyorum beni bekliyorsun. Her zaman buluştuğumuz o bankta oturuyorsun ve elinde saçlarımın arasına yerleştirmek üzere yeni yolduğun papatyaları tutuyorsun.
Ve geldiğimde beni kollarının arasına alıp bir daha hiç bırakmayacaksın Hyunjin çünkü biz birbirimiz için yaratıldık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Merkür Retrosu. hyunin.
Conto"Bir Merkür Retrosu aldı, götürdü seni benden aniden." hyunin, 1960'lar, 4shot