11

542 37 82
                                    

italik yazilar ingilizce konustuklari zamn oluyo tekrar cok onemli detaydi.
🥳🤏🏻

-
"Two years ago"
(iki yıl önce)

Jake'den

Ayaklarımı birleştirip gecenin karanlığında oturduğum kaldırımdan yere yansıyan gölgeme baktım. Burnumdan akan kanı durdurmak için kullandığım peçeteyi çıkartıp burnumu kontrol ettim, ıslaklık geçmişti. Ön kameramı açtım, yüzümü inceledim esen rüzgarla yüzümün gözümün önüne gelen saçlarım fazla uzamıştı, belki de bu yüzden de dayak yemişimdir diye düşündüm. Gözümdeki morluğu tekrar gördüğümde anlık gelen sinir bozukluğuyla kahkaha attım, ellerimi saçlarımdan geçirip sağıma soluma baktım. Delirdiğimi kimsenin duymasını istemiyordum. Yirmi birinci yüzyılda ırkçılığa uğrayıp dayak yediğim rezilliğini insanlardan bir şekilde saklardım ama odaya mecvur gidecektim, hoşlandığım çocuğum beni böyle görmesini istemiyordum.

Bana karşı hala çok sıcak değildi, olmasını da beklemiyordum. Baştan arkadaş olmak istemiyordum dediğinde anlamıştım, bu eleman popüler olduğunu farkındaydı. Benim de onun üzerine yapışacağımı sanmıştı.

Cebimden çıkarttığım sigara paketinden bir dal alıp yaktım, Avustralyada normal içtiğim sigara burada kaçak olarak geçiyordu. Bir şekilde buluyordum, sigara içmediğimde genelde iyi şeyler başıma gelmiyordu. Psikolojik bir şey olduğuna emindim. Jay de beni aratmayacak kadar tiryakisiydi, oda ikimiz yüzünden sürekli duman altıydı.

Düşüncelerimin arasında sigaramdan nefesler çekerken aradan bir ses duydum, "Jake burada mısın?" Ellerini dizlerine koyup nefeslenen pembe saçlı çocuğa baktım. "Seni arıyordum, birinin dövüldüğü haberi yayıldı. Saçlarından seni tanıdık, Jay'de seni arıyordu." Yakınıma gelip zarar ziyan var mı diye kontrol ederken ben sigaramı bitirip kaldırımın kenarına bastırmıştım. "Jay niye arıyor beni?" Açıkçası en garibime giden şey buydu. Arkadaş olmak istememesine rağmen beni araması.

İtiraf etmem gerekirse onunla ilk tanışmam değildi, ilk görüşte aşık olacak birisi değildim. Dönem başlamadan önce gelmiştim Kore'ye, okul işleriyle uğraşıyordum. Sürekli kampüsün ofisindeydim. Niki ile onu sürekli yan yana görüyordum, o zamanlar ilişkileri olduğunu bile düşünmüştüm fakat sonradan Jay'in Niki'ye kardeşi gibi baktığını öğrendim. Sürekli oralarda takıldıklarını biliyordum, çünkü onların da vatandaşlıkları olmadığı için sürekli kalma izni ile uğraşıyorlardı kayıt döneminde.

Dönem başlamadan önceki hafta içi bir sabah kampüsün birçok büfesinden rastgele birine girip kahve almak istemiştim. O sırada yere uyku tulumu sermiş ve yatmış bir eleman vardı. Günlerdir stresle uğraşıp, dil problemleri ve uykusuzluk çekerken gördüğüm görüntü beni o kadar güldürmüştü ki. İstemsizce dikkatimi çekmişti yakışıklı uyuyan prens.

Yeonjun'a iyi olduğumu söylediğimde Jay'e haber vermek için tekrar gitmişti. Telefonunu yanına almadığını söyledi. Niye dayak yediğimi sorduğunda sadece bulaşan insanlar olduklarını söylemiştim. Burada edindiğim ilk arkadaşıma 'ırkçılık' gördüğümü söylemekten utanmıştım. Utanılacak bir şey değildi fakat düşündükçe ağlamak istiyordum istemsizce.

Duvarın soğuk olmasına aldırmadan kafamı dayadım, sokak lambasının gözümü alan beyaz ışığına baktım gözyaşlarımı tutmak için. Fakat işe yaramıyordu, kütüphaneden çıkıp yoldaki serserilerden sırf çekik gözlü olmadığım için hakaretler yediğim ve dayak da yediğim aklıma geldikçe gözyaşlarım akıyordu. Hakaretler kulaklarımda yankılanıyordu, onlara bir hayli zarar versem de birkaç kişiye karşı tek başıma etkili olmamıştım. Bacaklarımı kendime çekip sokağın karanlık köşesine sindim. Siyah yırtıklı pantolonumdan bacaklarıma rüzgar çarpsa da kıpırdamamıştım. Sadece zayıf halimi bu gece burada bırakacaktım.

nargile kafe | jaykeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin