Kyungsoo'dan
Neden böyle olmuştu?
Ne zaman olmuştu, nasıl olmuştu bilmiyorum ama bildiğim tek bir şey var. Onu çok seviyorum.
Fakat bende bir erkek olduğum halde nasıl bir erkeğe aşık olabilmiştim?
Bunu kabullenmek neden bu kadae zordu?
Ne olacaktı, şimdi?
"P' iyi misin? P' sana diyorum." Burnumun ucunda sallanan eli fark edince irkilerek biraz geri gittim. Gözlerimi kırpıştırarak karşımdaki çocuğa baktım. Yüreğim yerinde duramazken, dondum kaldım. Gözlerinden gözlerimi ayıramıyordum, bir eli alnıma gitti. Diğeri de kendi alnına.
"Hasta mı oldun acaba... Ateşinde yok ama..." kafasını eğerek bunları dediğinde alnımdaki eline vurarak geri çekmesini sağladım.
"Hasta falan değilim... Sadece, sadece, ben... Ben bir şeyler düşünüyordum."
"Ne düşünüyordun, P' ? Yardım edebileceğim bir şey var mı?" Kafamı salladım. Ona nasıl kendisini düşündüğümü söyleyebilirdim ki?
Oflayarak kafamı masaya vurdum.
Ne yapmalıydım? Hay, lanet...
"P' yapma, P' kendine zarar vereceksin." Elini koydu vurduğum yere. Kafamı şimdi eline çarpıyordu. "D.O!" Sert sesi kulaklarıma ulaştığında durdum. Yüzüm eline yaslıyken sessizce ağladım. Bir şey demedi. Boştaki eliyle saçlarımı okşadı.
İçine düştüğüm bu his beni öldürecekti...
Kai, seni sevmem doğru mu?
Kai, insanlar bunu öğrense ne düşünür?
Kai, ailem benim bir erkeği sevdiğimi öğrense, çok mu hayal kırıklığına uğrar?
Ya sen, sen büyüğünün sana âşık olduğunu öğrensen ne yaparsın? Kai, o zaman benden nefret eder misin?
"Ağlama... Seni üzen şey her neyse onu yok etmek istiyorum."
Söylesene Kai, bunu nasıl yapacaksın?
***
Ders çalışmayı bahane ederek kendimi tamamen kütüphaneye kapattım. Kimseyle doğru düzgün iletişim kuramıyordum. Kai'nin aramalarına cevap vermiyor mesajlarına bakmıyordum bile. İçimden kimseyle konuşmak gelmiyordu... Özellikle de onunla. Büyük ihtimalle benim için endişeleniyordu.
Dikkatim çok çabuk dağılıyor ve hemen dalıp gidiyordum. Kafamı toplamam gerekiyordu.
"Ya, D.O çık artık. Kütüphaneyi kapatmam lazım. Sırf senin için bekliyorum."
Saate baktığımda on ikiye yaklaştığını fark ettim.
Kafamı sallayarak eşyalarımı toplamaya başladım.
Suho, yurt başkanıydı. Her şeyden o sorumluydu. Bazen onun annem yerine geçip geçmediğini sorgulardım. Aslında bütün öğrenciler için öyleydi... O mükemmel diye sınıflandırdığım kişiler arasındaydı. Çantamı alıp çıkışa yöneldiğimde ışıkları söndürdü. Telefonumun fenerini açarak şartelleri kapatmasını izledim. Kütüphaneden çıktık. Elindeki anahtarlarla kapıyı kilitledi.
"Teşekkür ederim, Suho."
Bana döndüğünde gülümsedi. Fener gözünü almıştı.
"Önemli değil... Fakat bir sorun yok değil mi? Birkaç gündür, fazla durgun görünüyorsun."
"Bir sorun yok, sadece sınavlardan dolayı endişeliyim... Biliyorsun bu yıl da, ne kadar çok Greatest olmak istediğimi. "
"Ah, sevindim." ikimizde güldük. Elini omzuma atarak beni kendine çekti ve yürümeye başladık. Kötü esprileriyle beni güldürmeye çalışıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pembe Saçlı Karamel Oğlan
Fiksi Penggemarpembe saçlı karamel oğlan (great man academy) / kaisoo / dram, gizem, gençlik, romantik / genel okuyucu / 10.6K