Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın <3000
×××
Günümüz
"Geri dönüş için saymaya başlıyorum." dedi Bruce ve önündeki makinalarda birşey yapmaya başlarken "5..." dedi. Natasha dahil herkes nefeslerini tutmuştu. "4..." Kızıl kadın başını çevirip Bucky ne yapıyor diye baktı. Elleri cebinde pür dikkat makineye doğru bakıyordu. Yüzünde hüzünlü bir ifade vardı. O da emindi Steve'in buraya yaşlı bir şekilde döneceğinden. Ya da belki dönemeyeceğinden. "3, 2, 1." Bruce, Steve'in dönmesini sağlayacak gerekli düğmeye bastı.Steve'in yaşlı bir şekilde geri dönmesi, Natasha'nın ona kızıp sonra ağlayarak sarılması, Steve'in özür dileyerek kendini savunması ve Natasha'nın dalga geçerek onları duygusallık modundan çıkarması gerekiyordu ama hiçbir şey olmamıştı. Zaman makinesi öylece duruyordu. Steve geri dönmemişti.
Bruce, şaşkın bir şekilde makinaya bakıp önündeki ekrana dönüp ne olduğunu anlamaya çalıştı. Sam, "Nerede o?" diye Bruce'a dönüp sorduğunda, Bruce ona bakmadan "Her şey normal, burada olmalıydı!" demişti. Natasha, içini korku kaplayınca hızla Bruce'un yanına gitti. Tablet gibi olan ekranı eline aldı ve kurcalamaya başladı. Aklına gelen olasılığın olmaması için Tanrıya yalvarıyordu. Yaşlı da olsa Steve'i geri istiyordu.
"Onu geri getir." diye kükredi Sam, sinirle. "Lanet olsun, onu geri getir!
Natasha, bir şeyler kurcalamaya devam ederken göz ucuyla Bucky'ye baktığında onun arkasına dönmüş, ilerlediğini görmüştü. Bucky'nin biraz ilerisindeki silüeti de fark etmişti. Steve'di.
Ve kucağında küçük bir çocuk vardı. "Ne?"
Natasha'nın yüzünü küçük bir gülümseme alırken kafasını yavaşça kaldırdı. Sam, Natasha'nın gülümseyerek bir noktaya odaklandığını gördüğünde o da oraya döndü. Çocuklu bir Steve görmek beklediği son şey bile değildi. "Holy shit*"
"Diline dikkat et Sam."
Natasha, Steve'in Sesini duyduğunda delirmediğinden emin olmuştu. Elindeki aleti bırakıp koşarak onun yanına gitti. Hemen bakışlarını Steve'in kucağındaki küçük şeye odakladı. Dünya tatlısı bir kız çocuğuydu. "Aman Tanrım, çok güzel." dedi Natasha, elini küçük kızın yanağında gezdirirken. En son Morgan'ın doğumunda bu kadar heyecanlanmış ve sevinmişti. "Kaç yaşında-"
"Bunun için zaman yok Natasha." Steve'in endişeli ve aceleci sesi Natasha'nın sözünü kesince kızıl kadın bakışlarını arkadaşına çevirdi. Gözlerinde gördüğü şey.. Korkuydu? Ama ne içindi?
"Neden? Ne oldu?"
"O hasta," dedi Steve. "Yaklaşık bir aydır. Geçmişte tedavi edilemedi, hastalığını bile bulamadılar.." Bakışlarını kızına çevirdi. "Onu ka-kaybediyorum." Bucky ve Natasha'ya geri döndü. "Hastaneye götürmeliyiz."
"Lanet olsun." dedi Bucky, "Ben arabayı hazırlıyorum." diyerek hızlıca oradan ayrıldı. Steve de peşinden ilerlerken Natasha orada kalmıştı. Küçücük bir çocuk ölmek mi üzereydi?
Natasha, yanına gelen Bruce ve Sam'in onu dürtmesi ile kendine gelmişti. Onlara her şeyi özetlediğinde iki adamda oldukça üzülmüştü.
"Natasha, yardım etmek istiyorum. Bu halimle edebilir miyim bilmiyorum ama elimden geleni yaparım. Altı tane doktoram var, elbet işe yararlar." dedi Bruce. Natasha gülümseyip Sam'e döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝙒𝙝𝙖𝙩 𝘼 𝙏𝙞𝙢𝙚»𝙎𝙩𝙤𝙣𝙮
Fanfiction[Steve×Tony] I feel a little nauseous and my hands are shaking I guess that means you're close by My throat is getting dry and my heart is racing I haven't been by your side In a minute, but I think about it sometimes Even though I know it's not so...