"Friday?"
"Yaşam fonksiyonları kritik"
Her yolculuğun bir sonu vardı ve Tony Stark o sondaydı. Evren kurtarılmış, son hamleyi de Tony yapmıştı.
Steve'in ağrıyan kalbi sevdiği adama son kez bakıyor olmanın verdiği acıyı kaldıramayacak gibiydi. Yavaşça kaskını çıkartıp yere artı ve göz yaşlarını sildi Tony'nin karşısına böyle çıkarsa dalga geçerdi onla değil mi? Evet sonra yıllarca bunun konusunu açardı. Steve Tony'nin diline düşmeyi bile kabul edebilirdi gerçi şu an..
"Üzgünüm Tony"
Sesin geldiği yöne döndüğünde acı içerisinde başını Tony'nin reaktörüne koymuş Peter'ı gördü, çocuğun yanına gidip omzunu tuttu destek olmak istercesine.
Tony ile aralarında çok özel bir bağ vardı ve Tony bu savaşa her ne kadar herkes için girdiyse bile onu ikna eden şeyin Peter olduğunu biliyordu Steve, Peter için bir baba figürü gibiydi ve şimdi Peter ona veda etmek zorunda kalmıştı.
Peter'ı yerden kaldırdığında genç çocuğun gözlerindeki korkuyu gördü ve deli gibi bağırıp ağlamak istedi, vedalar zordu, acımasızdı ve Steve Tony'ye veda etmeye hiç mi hiç hazır değildi.
Steve ağır hareketlerle Tony'nin yanına çöktü. Kendisini biraz sonra ölecek bir adama göre hayat dolu gözlerle ve bir gülümsemeyle karşıladı Tony.
Steve o an Tony'nin ölürken bile nasıl bu kadar güzel olduğuna anlam veremiyordu gözlerini esmer adamın güzel yüzünde gezdirirken kısık nefesler alan adamın kısık sesini duydu.
"Hey Steven"
Steve bu sesi son kez duyduğu gerçeğini göz ardı edip gülümsedi, gülümsemesinin Tony'yi daha iyi hissettireceğini düşünmüştü ama gülümsemesine karşı gözünden akan yaşlar Steve'i yalanlıyordu ve Tony'nin kaşlarını çatmasına sebep oldu.
"İhtiyar sen ağlıyor musun?"
Steve kısık sesle özür dileyip elini Tony'nin ark reaktörüne koydu bu ikisinide New York savaşına götürmüş olacak ki iki adamda gülümsedi.
"Gitmeni istemiyorum"
"Bazen, bazı şeyler istediğimiz gibi olmaz Yüzbaşı, biliyorsun."
Tony yavaş hareketlerle elini sevdiği adamın elinin üzerine koydu. Steve teninin soğukluğuyla ürpersede elini çekmedi bu onu hissetmenin en acı ama aynı zamanda son haliydi.
Tony'nin içinide aynı huzur kapladığında giderken mutlu gideceğine emindi. işte sırf bu yüzden Steve'e milyon kere Seni Seviyorum diyebilirdi ama ne yazık ki bunun için hali yoktu.
Tony, Steve'in elini sıkı sıkıya tutarken başını adamın normalde güçlü şu an ise çökmüş omuzuna koydu. Ömrü boyunca ölüme hazırdı Tony ve aslında kendini hep ölüme atan biri olduğu için sürekli azar yiyordu takım arkadaşlarından ama şimdi diye düşündü Tony. Şimdi cidden ölmek istiyor muydu? Steve vardı Peter, Harley hatta Morgan. Ölmek için çok yanlış bir zaman diye düşündü Tony ve içinden küfür etti.
"Seninde gitmek istemediğini biliyorum" Steve boynunda hissettiği sıvının Tony'nin gözyaşı olduğunu biliyordu. Esmer adamın güzel saçlarını okşamaya başladı sanki onu rahatlatmak istermiş gibi. Görüş alanı hala biraz tozluydu ama bir kaç kişiyi seçebiliyordu. Peter başını Bruce'un omzuna yaslanış duruyordu, Bruce en yakın arkadaşına gözyaşlarıyla bakıyordu hatta şu ekibe yeni dahil olan kız, Carol bile hiç tanımadığı bu adamın gözlerine bakıyordu ayağa kalksın diye.
O an Steve bu anı hiç düşünmediğini getirdi aklına eve gideceklerdi Tony 'Friday bir şeyler çal' dicek, müzik başlayacak, alkoller alınacak kutlama bittikten sonrada yatakta Tony'nin başına öpücük koyup uykuya dalacaktı.
Birden aklına senelerce konuşmadıkları gelince Steve kendi kendine küfür savurdu, buna karşı Tony'nin kısık ve kısa olan kahkahasını işitti
"Diline dikkat et, yüzbaşı"
En çok didişmelerini özleyeceğini fark etti Steve.
"Yanında olmadığım, seni yalnız bıraktığım için çok özür dilerim Tony"
Steve eğilip Tony'nin dudaklarına minik bir öpücük kondurduğunda Tony yine sırtını taşa yaslamış gülümsüyordu.
"Ben de seni seviyorum Steven"
Steve gözünden akan yaşları umursamadan esmer adamı dinliyordu ama nefesinin artık yetmediğinin farkındaydı.
"Ve ayrıca şu an yanımdasın önemli olan bu, kendine sakın kızma. Sanırım ilk defa huzurlu bir uyku çekeceğim"
Sarışın adam gülümseyerek başını salladı
"Evet, Tony artık dinlenebilirsin"
Steve, Tony'nin saçlarını öpmek için eğildiğinde elini sıkı sıkıya tutan ellerin sıcaklığının kesildiğini hissetti gözleri reaktöre kayınca oradaki ışığında söndüğünü gördü.
Her şey bitti diye düşündü Steve, her şey bitmişti. Görüş açısında bu kez yoğun bir durgunluk hakimdi. Bucky bir adım atıp arkadaşına destek olmak istedi ama yapamadı güç yoktu. tek dizini yere koyup başını önüne eğdi.
Herkes aynı hareketi yaptığında Steve gururla erkek arkadaşına bakıyordu.
Thor'da aynı hareketi yaptı ve başını çekicinin üstüne koydu.
Steve şu an Tony'nin kalkıp "hah! Şimdi kim tanrıymış Thor" demesini deli gibi istiyordu.
"Söz veriyorum, mirasını yaşatıcam."
&
Dünyaya döndüklerinde Steve herkesi dinlenmeleri için eve yolladı çünkü yarın uzun bir gün olacaktı.
Peter'da bu halde eve giderse May'in delireceğini bildiği için Wade'in evine doğru ilerlemeye başladı.
Bacakları artık onu ayakta taşıyamıyordu kapıya gelince kendini oraya yasladı ve kapıya vurmaya başladı. Başı dönüyordu ayrıca gözleri kararıyordu kapı sonunda açıldığında Peter tanıdığı bedenle gülümsedi ve ağzından mırıltıyla çıkan isimle kendini adamın kollarına bıraktı.
"Wade"
Peter'ın sesi o kadar kısık çıkmıştı ki Wade, Peter kucağına düşmeseydi onu kapıda bırakıp içeriye girmesini beklerdi.
"Peter!"
Peter'ın son hatırladığı şey Wade'in kendi adını bağırmasıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I lose him | Spideypool
FanficKötü bir şöhretin olduğunu biliyorum bu önemli değil çünkü beni baştan çıkartıyorsun.