Zorlu bir akumadan daha kurtulmuştu Paris. Kahramanları her şeyi düzeltmişti. Ama düzeltemdikleri tek bir şey vardı. Aşkları...
Marinette Adrien'ın gözünde "Sadece bir arkadaş" olmaktan nefret ediyordu. Ve artık bıkmıştı. Ona binlerce kez Alya anlatmaya çalıştı dolaylı yollarla. Ama Adrien ıslarla anlamak istemiyordu. "Marinette için Luka var." diyordu başka bir şey demiyordu. Leydisine o kadar aşıktı ki kılına zarar gelsin istemiyordu. Ama bilmiyordu ki onun kalbini ateşte yakıyordu.
Son birkaç hafta içinde ise Adrien arada kalmış ne yapacağını bilemiyordu. Uğurböceği ve Marinette aynı kişi olabilir miydi? Leydisi birkaç gün önce ona şöyle söylemişti. Ağlıyordu,kırgındı,üzgündü çaresizdi ve ona ihtiyaçı vardı.
"Beni görmüyor. Anlamak istemiyor.Onun için sadece bir arkadaşım.Başka birini seviyor beni değil!LANET OLSUN NEDEN!"
Ağlaması şiddetlendi genç kızın. Öfkesini ve acısını kusuyordu ona ama o duymuyordu ve duymayacaktı.
"L.Le.leydim. Ağlama lütfen."
"Bu kadar kör olamaz. Hiç mi sevmiyor beni? Belkide nefret ediyordur? Kedi... Ben ne yapacağım? Beni sevmiyor. Sevmiyor."
Siyah deri kostümlü süper kahraman Leydisine sıkıca sarıldı. Sakinleştirmek için saçlarını okşadı. Nefesi düzelince konuşmaya başladı.
"Seni sevmeyen aptal olmalı. Bu kadar harika olmana rağmen seni görmezden geliyorsa unut onu. Seni üzenlerden nefret ediyorum. Ağlama lütfen. Ve... Unut onu lütfen. Kendi iyiliğin ve Paris için."
"Tamam Kedi. Sana söz veriyorum onu unutacağım. Benim için dünyanın en zor işi olduğu halde..."
Sarışın gencin kafası katışıktı. Arkadaşı Marinette artık ona herkese davrandığı gibi davranıyordu. Kızarmıyor, utanmıyor, saçmalamıyordu. Adrien zaten bunu istiyordu. Düzgünce konuşmak... Ama neden tedirgindi? Neden canı yanıyor gibi hissediyordu?
Leydisi ile konuştuktan sonraki gün Marinette'in gözleri kızarmıştı. Çünkü çok ağlamıştı genç kız. Ama Adrien bunu bilmiyordu. Kendisi için Mari'nin ağladığını bilmiyordu. Uğurböceğinin Marinette olduğunu bilmiyordu. Bilseydi bunları yapmazdı. Ama olan olmuştu. O an Adrien içinden geçirdi..."Neden ağladın Mari?"
Ama cesaret edip soramadı,konuşamadı,yüzüne bile bakamadı. Birkaç gün sonra zaten Mari ondan temelli uzaklaşmış gibiydi. Luka ile konuşuyordu. Adrien ile değil! Ve yine içinden geçirdi..."Lanet olsun! En iyi arkadaşımı kaybettim! Neden benimle değil neden Luka ile konuşuyor?"
Ama sorusunun cevabını zaten biliyordu. Leydisi söylemişti. Ama o Leydisinin kim olduğunu bilmiyordu. İşte sorun tam da buydu.
Öte yandan Marinette gayet mutluydu...
Hayır değildi. Herkesi kandırabilirdi ama kendisi içten içe ölüyordu. Her geçen gün ölüyordu adeta...Aşk acısı boğuyordu. Her gece ağlıyordu. Sabah bakım yapıp geliyordu okula. Luka ile Adrien hakkında sırlarını paylaşıyordu. Çünkü Alya'yı artık sıkmak ve boğmak istemiyordu. Arkadaşı yeterince uğraşmıştı ama olmamıştı.
Ve yine bir gün Mari akşam evde ağlıyordu. Adrien ise evde daralmış ve gizli kimliği ile kaçmıştı. Marinette'i görmek iatiyordu. Onunla Adrien iken yapamadığını yapmak istiyordu. Peki ya o gidince oraya ne değişecekti? Ne değişebilirdi? Umursamadan yol aldı genç adam. Sadece konuşmak istiyordu.
Ve oraya geldiğinde hıçkıra hıçkıra ağlayan genç kızı gördü. Göğsü daraldı nefes alamadı. Marinette'i böyle görmek canını yaktı. O her zaman neşeliydi. Etrafına neşe saçardı. Kendi gibi acı çekmiyordu. Ama Adrien bunu bilmiyordu. Genç kızın 3 yıldır içinin yandığını üstelik kendinin yaktığını bilmiyordu.
Marinette ise her zamanki gibi Tikki'yi uyutmuştu. Sessizce küçük terasına çıkıp hıçkırarak ağlıyordu. Dayanamıyordu, yapamıyordu. Her gün onu görüyordu. Baktığı her bir karede o vardı. Nasıl unutacaktı? Asla ama ASLA unutamazdı. Şemsiye, Kahramanlar günü,tasarım yarışması ve dahası...
Kedi cesaretini topladı ve genç kızın arkasına geçti.
"Marinette?"
Adını duyan kız hızla göz yaşlarını sildi. Gülümsemeye çalışarak yerden kalkıp üstünü düzeltti ardından ona endişeyle bakan yeşil gözlere baktı.
"Hoş geldin Kedi!"
"İyi misin?"
Hayır değildi! İyi değildi! Olamazdı. Adrien'a ihtiyaçı vardı.
"İyiyim kedi! Senin neyin var?"
"Benim bir şeyim yok. Son birkaç gündür seni izliyorum. Mutsuzsun sorun ne? Akumalanmanı istemiyorum."
Genç kız gözleri dolarken başını eğdi. Ama bir damla gözyaşı kıza inat yanağından yere damladı. Onu takip eden diğer gözyaşları da. Kedi sıkıca sarıldı genç lıza. 'Leydim gibi kokuyor.' diye geçirdi. Ve işte yine oldu. Marinette Uğurböceği olabilir miydi?
"Anlat bana"
"Beni görmüyor...Onu için sadece bir arkadaşım. SADECE BİR ARKADAŞ! N.ne.neden? Neden beni görmüyor? Ben ondan bu kadar nefret edip ayrıca bu kadar aşıkken neden beni görmüyor. Neden hiç görmedi? Neden sevdiği kız ben değilim?! NEDEN!? Kedi... Dayanamıyorum. Yapamıyorum.Vazgeçemiyorum. Olmuyor..."
Genç kız sonra sessizce fısıldadı.
"Sözümde duramadığım için özür dilerim..."
Ama kedi çoktan duymuştu. Olaylar zihninde canlanırken yalnızca kıza daha sıkı sarıldı. İçinden binlerce kez tekrar etti.
"Leydim...Benim Leydim. Buldum. Özür dilerim. Özür dilerim. "