6„ the end

169 21 27
                                    

Boşluk, uzun kahverengi saçlı gencin hissettiği şeyi en iyi bu kelime tanımlıyordu. Ruhu ölmüş, çiçek bahçeleri solmuştu. Göz yaşları akamıyordu artık. Şarap güzelliğindeki bedenini bıraktı uçurumun kıyısındaki çimlere.

Seul'daydı, kimsenin bilmediği, gizli huzur mahzenindeydi. Etrafı sık, ulu ağaçlarla çevrili; önünde ise ölüm uçurumu diye adlandırdığı uçurum, uçuruma akan da bir yaşam kaynağı vardı. Bazı yerler dikenli sarmaşıklarla kaplıydı, insanların buraya gelip bu tabiatı yok etmemeleri için doğa ananın aldığı bir önlemdi belki de.

Derin bir nefesi doldurdu ciğerleri yirmi yaşlarının başındaki genç. Vücudu sere serpe çimlerin üstünde yatıyor, eskiden yıldızları taşıyan gözlerindeki galaksilerin intiharını etrafındaki tüm canlılara gösteriyordu.

Yavru bir tavşan, otların arasından çıkıp ürkekçe yanına geldi Jungkook'un. Hayvanlar hissederdi korkuyu, hüznü, mutluluğu... Ama bu gençte daha önce hissettiği hiçbir duygu yoktu.

Etraf ölüm kokuyordu.

Tavşanın minik kalbi korku içinde atarken kendisinin aksine boş bir gülümsemeyle yatan ipeksi kahverengi saçlı çocuğa baktı. Ufacık ayaklarıyla Jungkook'un karnına tırmanıp oradan yüzüne yaklaştı. Genç, üstündeki hareketle gözlerini oraya çevirdi.

Tavşan, burnunu onun kalbinin olduğu yere yaslamış, hüzünlü gözleriyle bakıyordu. Ne kadar ilginç, diye düşündü Jungkook. İnsanların beni anlayamazken hayvanlar ilk görüşte hissediyor.

"Merak etme," diye mırıldandı Jungkook. "Kendime ve herkese bir iyilik yapıyorum." Telefonunu açıp eşsiz manzaranın fotoğrafını çekti. Uzun parmakları hızla mavi kuşun yer aldığı uygulamaya bastı. Resimi ekleyip onu ve diğer üyeleri bugüne kadar destekleyenlere kısa teşekkür cümleleri yazdı.

Selam millet! Size bugüne kadar olan her şey için teşekkür etmek istiyorum. Lütfen üzülmeyin, sizi seviyorum.
#Jungkook

Telefonuna delirmişçesine gelen bildirimleri umursamadan uçurumdan aşağı atıp derin bir nefes aldı. Elini, diğer elinin parmakları arasına geçirip sanki başka birinin elini tutuyormuş gibi tuttu.

"Jungkook..." diye kadife sesiyle mırıldandı. Yıldızlar, galaksiler, insanlar ölmüştü bu büyük gözlerde. Sertçe saplamıştı kanlı hançerini önüne gelene. Bir kişi kalmıştı yaşayan, bir dal kalmıştı tutunabileceği: Jeon Jungkook. Kendisi.

Kenarda hâlâ onu izleyen tavşana gülümseyip ayağa kalktı. Partiye gidiyormuş gibi gülümsüyordu. Dolaylı yoldan da olsa bir partiye gidiyordu, kurtuluş partisine.

Uçurumun kenarına yaklaştı. Burada daha çok çiçek vardı. Acaba burada ölen ruhlar burada mı çiçek açmış, diye düşünüp kendini boşluğa bıraktı. Her saniye daha da hızlanarak aşağı düşerken onu ilk baştan beri ağlayarak izleyen biri vardı.

Park Jimin.

Jeon Jungkook'a sırılsıklam âşık çocuk.

O gün bir ölüm planlanmıştı, fakat sayı birden arttı. Ufak beden de kendini çığlıklar arasında sonsuz karanlığa bıraktı.

İki gencin hikayesine kanlı kalemlerle nokta konuldu.


Bitti...

Sizi seviyorum

🎉 𝐃𝐄𝐂𝐀𝐋𝐂𝐎𝐌𝐀𝐍𝐈𝐀 - 𝙟𝙟𝙠 [𝙣𝙖𝙧𝙨𝙞𝙯𝙢] hikayesini okumayı bitirdin 🎉
𝐃𝐄𝐂𝐀𝐋𝐂𝐎𝐌𝐀𝐍𝐈𝐀 - 𝙟𝙟𝙠 [𝙣𝙖𝙧𝙨𝙞𝙯𝙢]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin