Gözüme çarpan ışık hazmesi yüzünden rahatsız olup gözlerimi açtım.Yatağımda doğrulup esnerken gözüm saate takıldı.Kahretsin!
Ben Asya.24 yaşında yanlız başıma yaşayan genç ve bekar bir kızım.Bekar kelimesinin altını çiziyorum.24 yıllık hayatımda sadece bir kere ilişkim oldu ve o da pek iyi sonuçlanmadı.Anladım ki ben aşkta başarısız olan insanlardanım,pek benlik birşey olmadığının farkına acı bir şekilde vardım.
Dedektif olarak duygudan yoksun gibi gözüken bir karakter olsam da sevdiklerime verdiğim değer pahabiçilemezdi.İşimi de severek yapıyorum ve asla dedektif olduğum için pişman olmadım.
Hızla yataktan kalkıp kazağımı üstüme geçirdikten sonra aşağı inip,ekmeğe reçel sürüp ağzıma attım.Ayakkabılarımı hızla giyip kapıyı kilitledim ve arabaya bindim.Acalem vardı,iki gün üst üste geç kalırsam bu benim için hiç iyi olmazdı, zaten hep geç kalıyordum.
Ağzımdaki reçelli ekmekle beraber ortasında olduğum trafiğe saydırıyordum.
Neyseki birkaç dakikanın ardından trafik açıldı ve gaza bastım.Karakolun önünde boş bir alana arabamı park edip koşarak içeri girdim.
Ekip lideri beni çiğ çiğ çiğneyecek...
Ofise adım attığım gibi ekip lideri burnumun dibinde duruyordu kaşlarını çatmış bana bakıyordu.
"Yine geç kaldınız Asya hanım."
Ellerim önümde başımı eğdim."Geciktiğim için özür dilerim bir daha olmayacak."
"Umarım olmaz."deyip bana dik dik baktı.Ne diye gözlerini bana dikiyordu ki,ondan nefret ediyordum, gerçi onunda benden hoşlandığı söylenenezdi ki.
"Kapının önünden çekilsenmi?"Kapının önünde dikilip kaldığımı fark edince hemen geri çekildim."pardon."
Homurdanıp gittiğinde içeri girip masama oturdum."Minik faremiz yine geç kalmış bakıyorum."dedi Mert elindeki dosyaları masasına koyup otururken.
İç geçirip konuştum."Seninle hiç uğraşamıyacağım Mert lütfen sus."Mert yüzünü buruşturup cevap vermeden işine döndü.
Mert ile dostluğumuz küçüklüğümüze dayanıyordu.Babalarımızın yakın arkadaş olması sonucu kurulan arkadaşlığımız sürecinde ona nasıl katlandığım hakkında hiçbir fikrim yok.Mert'e katlanmak tebrik edilebilecek birşey,aferin bana!
Böyle demem onu sevmediğim anlamına mı gelir?Tabii ki hayır.
Onu cidden çok seviyorum ama beni sinir eden huyları olmasa daha çok seveceğime eminim.Ha birde Dolunay var.
Tekerlekli sandalyesini sürükleyerek yanıma ulaştı.
"Etrafta dolaşan dedikoduları duydunmu?"
Dedikoduyu çok seven ve en az Mert kadar beni sinir eden huylara sahip canım arkadaşım Dolunay.
Ona kıyamadığım gerçeği var birde,ne yaparsa yapsın hemen kendini bana affettirebiliyor.
İlgisiz olduğumu belli eden gözlerle ona döndüm."Ne dedikodusu?"
"Bazı insanlar,insan yiyen yaratıkların olduğunu iddia ediyorlar ve bu yaratıklara ghoul diyorlar."
Kafamı bilgisayarıma döndürüp kahvemden bir yudum aldım.
"Son zamanlarda artan cinayetler yüzünden çıkan dedikodulara inanmıyorsun herhalde?"
Dolunay kollarını bağlayıp kendini masasına geri itti.
"Ya gerçekse?Ya gerçekten insan yiyen ghoullar varsa?"