Dedektif:Kum saati

ZAMAN TÜKENİYOR

En son çözdüğüm cinayetin üstünden yaklaşık 1,5 hafta geçti. Hastaneden dün akşam çıktım ve bu sabah ayağımın acısıyla uyandım aslında o kadarda acımıyordu ama yinede acıyor işte.
  Sabah kalktığımda saatin 8:00 olduğunu fark ettim 9:00 işte olmalıydım.Orayı iş demek aslında pek hoşuma gitmiyor daha çok kafamı dağıta bileceğim bir yer işte.
  Damlaya uyandırmamaya çalıştım duymadı da kalkıp hemen kapının yanında duran koltuk değneğini aldım üstümü değiştirip aşağı indim.Kahvaltı yapmadan dışarı çıktım ayağım tam iyileşmediği için araba kullanamıyorum o yüzden taksi çağırdım.

   Merkeze yakınlarında olan bir fırında indim 7-8 tane simit aldı sonrada Merkeze kadar yürüdüm. Çayın yanında simit birde arkadaşların oldu mu tamamdır .içeri girmeden önce her zaman yaptığım gibi koridordaki aynadan saçımı düzeltip, aynadan kendime baktım sonra içeri girdim herkes bana bakıyordu

''İlk defa mı gördünüz beni'' meleğin ses tonu yine pek iyi değildi
''Senin yatakta kalman gerekmiyor mu ?''
''Ama simit almıştım''sırıttım onlarda benim sırıtmama güldü meleğin yüzündeki ciddiyet azalmıştı-Yerinde olsam evde yatarım hazır izinli günüm yat uyu evde işin ne acaba-
"Yiyelim o zaman sonra eve gidiceksin ama" cevap vermedim oturup simit çay keyfi yaptım yedikten sonra Melek yine ciddi formuna gömüldü
"Can hadi evine git"
"Neden ama"
"Çünkü senin dinlenmen lazım" o sırada içeri doğru gelen adımlarla arkamı döndüm müdüre geliyordu binanın müdiresi
"Can senin burada olman iyi değil ama sevindim de bu davayı ekibin sensiz çözebileceğini sanmıyorum'' tüm ekibin yüzündeki şaşkınlık beni kahkahaya boğdu Melek bana bakıp
''çok mu komik geldi ?'' evet anlamında kafamı salladım sonra müdüre
''iş neydi efendim''
''bir cinayet var ama bu sefer kinde not var'' herkes oldukça şaşkındı bende
''katilden olduğuna emin miyiz peki''
''öyle gözüküyor''
''peki'' biranda ayağa kalktım ve ayağım aşırı şekilde sızladığını hissettim ve sandalyeye oturdum Müdire bana bakarak
''belki de gelmemelisin''
''hayır hayır bu davayı hayatta kaçırmam''
''ama ayağın kötüleşirse eve gideceksin'' çaresiz bir çekil de kabul ettim

   Cinayet yerine geldiğimizde oldukça normal gözüküyordu yani normal derken cinayet bu ne kadar normal olabilir ki şaşırtıcı olan bir beyzbol sahasının ortasında olması ve katilden gelen tam olarak kurbanın üzerinde duran not

Not değişik yani Türkçe değil Latin alfabesi de değil ama tanıdık dağa önce gördüğüm bir alfabe

"Can bir şey bulabildin mi?"
"Sanırım titizmiş üzerinden beli doktormuş yani ölmeden önce"
"Nereden anladın doktor olduğunu"
"Buda benim sırrım"ayağa kalktım ortada sır falan yok sadece cebinde duran özel hastane kartını gördüm ara sıra böyle hileler yapmak gerekir eee hile yapamaz mıyım -Sende her şey beklenir- neyse Mert yanımıza gelip
"Kurban doktormuş" Meleğe doğru baktım Melek de bana.Egolu bir bakışım vardı oflayarak başını Çevirip sadece Şans olduğunu söyledi bende gülerek karşılık verdim cesedin üstüne eğildim dudaklarında ağır bir parliament kokusu vardı bide içki ama bir sürü  marka beli bir şey yok ayakkabıları yok yani katil ayakkabıları almış neden ki? Ama ayakları şişmişti,damarları da gözüküyordu büyük ihtimalle son günlerle mesaiye kalıyor yada çok çalışıyor.
Ayağa kalktım aslında kalkamadım düştüm Melekte yardım etti
"Dikkat et"
"Dikkatliyim zaten her neyse tiryaki ,bağımlı bu aralar fazla ayakta kalıyormuş mesai veya yoğun yada ikisi de. Büyük ihtimalle ailevi sıkıntılar içinde "
"Her şey tamam da ailevi sıkıntıyı nereden çıkardın"
"Bu kadar içip tiryaki olursan sebebi bu yada başka ağır gelemem duygusal baskı olur ama %47 ihtimalle ailevi sorunlar dır bunlar"yine yüzümdeki o ukala gülüş, bayılıyorum bu gülüşe Melek gıcık oluyor ama benim için harika notu getirdiler adamın üzerine bırakılan notun Göktürk alfabesi olduğunu farkettim, gerçekten de akıllıca bir sesim çoğu insanın aklına gelmez bu Göktürk alfabesi tanıdık gelmesinin sebebi buydu
"Kağıdı 5 dakikasını ödünç alabilir miyim?" görevlilerden birinin hoşuna gitmemişti.
"Buna izin veremeyiz" Ukala ucube buna izin veremezmiş çok biliyorsun sen. 
"Zaten benim olsun demiyorum ki 2 dakika gözlem yapacağım bunun için buradayım zaten ben" elimi uzatım o da mecburen bakıverdi kağıdı poşetin içinden çıkartamazdım yinede çözecektim ilk önce fotoğrafını çektim sonrada çevirmeye çalıştım Melek'ti yanımda benimle konuşuyordu aslında dinlemiyorum kafama sallıyordum evet falan diyordum. Alfabe biraz karışık yani tersten yazılıyor ve Latin alfabesi değil yanı çevirmek zor bir kağıt kalem alıp uğraştım gelip kağıdı istediler verdim telefonumdan çektiğim resimle devam etim ama sonunda hallettim "eğer gerçekten de inanırsan yapacağına bulursun belanı.siz benim adamlarımla uğraştınız bende sizinle" Bu gerçekten de ürkünç yani şimdi bizimle uğrasan biri var ve adamlarım derken su bir önceki cinayet'den bahsediyorlardı -Git de Meleğe söyle zeamet ocak ama- büyük ihtimalle yani kum saati cinayetinden durup ayağıma baktım yutkundum derin bir nefes alıp ürperdim arabanın yanında çöküp kaldım.Melek yanıma geldi
"Ne oldu,iyi misin?"
"Basım döndü biraz ve yorgunum sanırım biraz uykum var sadece " Melek beni ayağa kaldırdı sonrada ciddi bir şekilde ki genelde böyle olur
"Bir söz vermiştin kötü olursam eve gideceksin diye şimdi sözünü tutacaksın hadi bakalım"
"İyiyim ben " hani böyle tam zamanında tutar ya tahmin edin bakalım ne oldu öksürük tutu yani doğru eve.

"Evet harika öksürüğünde basladı doğru eve" arkasını döndü 

"Cengiz!! Canı evine bırak" Cengiz yanımıza geldi
"Tamam patron anlaşıldı "
"Ya ben iyiyim gerçekten de" -Yav git işte evine uyu neden uğrasıyorsunki - yüzlerindeki ifade bana inanmadıklarını söylüyordu bende derin bir iç çektim sonra arabaya bindirip eve getirdi beni. eve geldiğimde Damla bana kızgındı merak etmiş beni yine tahmin edin bakalım ne oldu 
"NEREDESİN SEN" Damlanın sesi oldukça yüksekti bende sakindim
"İşteydim zaten çalıştırmadılar "hopp ama keşke bunu söyleye bilseydim ağzımı tıkadı lafımı ve hooop tokat gelir bekliyordum zaten tokat atmasını ama biraz ani olmuştu aslında (tokadı hak edecek bir şey yapmadım sadece biraz dikkatsiz olmuştum bide sanırım sakat ayağım var) sonra mutlu son sarıldı bana bende ona sonra ben dengemi kaybettim ve düştük sanırım diğer ayağımın serse parmağımı kırdım evet ciddiyim vitrinin kenarına çarptım güldük 
"Sanırım bu iyi bir fikir değildi" Damla gülüp bana katıldı sonra beni kaldırdı saat 12 olmuştu gidip bir şeyler yedik iste klasik bir gün oldu.Yemekten sonra gidip koltuğa oturdum kahve masasına ayaklarımı uzatıp televizyonu açtım Damla'da gelip göğsüme yattı. Saat 3 gibiydi Damla, Gamzeyi almaya gitti bende yatmaya devam ettim telefonum çaldı Gül arıyordu görüntülü
"Sorun ne"
"Yardımına ihtiyacımız var"
"Haha çok komik,inanıyordum az kalsın"
"Can ciddiyim, dalga geçme"
"Tamam geçmiyorum anlat bakalım ne oldu "
"Cinayet biraz karmaşık sen gittikten sonra etrafı gezdik soyuma odasında kum saati vardı kurbanın kanı ile çizilen kum saati"
"Notu çevirdiniz mi"
"Hayır çeviremedik"
"Ben çevirdim "
"Ne"
"Göktürkçe yani o alfabeyle tersten yazılır her halidir bir karşılığı vardır"
"Tama peki ne yazıyor"
"eğer gerçekten de inanırsan yapacağına bulursun belanı.siz benim adamlarımla uğraştığınız bende sizinle"
"Ürpertici "
"Bence de" Gül kamerayı cevirdi sonrada "burası " dedi normal bir soyunma  odası iste ama kapının üstünde duran kanla çizilmiş bir kum saati ve çalan kapının zili ile irkildim
"Gül kapı çaldı bakmam lazım birazdan ararım"
"Bir baksaydın"  kapadım telefonu  ayağa kalkıp kapıya doğru gittim kapı deliğinden baktım postacı.kapıya vurup bağırdı
"Bay Can için posta"kapıyı açtım
"Buyurun benim"
"Efendim sizin için gelen bir posta var" postayı aldım imza falan attım sonra eve girdim oldukça küçük bir kutu üstünde adreste yazmıyordu,iyice paketlemiş ipini açtım,paketi açtım içinden bir CD ile mektup çıktı CD dizüstüne taktım sonra izlemeye başladım ve keşke izlemeseydim

VİDEO:Damlayı kaçırıp bağlamışlardı,saçı dağınık ağzı kanlı 

Hemen mektubu açtım hiç beklemeden

"SANA BENLE UĞRAŞMA DEMİŞTİM ŞİMDİ OLACAKLARA KATLANACAKSIN"