chapter 1

131 18 25
                                    

oldukça uzun süren yolculuğun ardından sonunda şehire girebilmişti. radyoda son sıralar sıkça aşina olduğu ve kendisinin de sevdiği şarkıyı duyunca sesini arttırıp kendi kendine mırıldanmaya başladı. dikkatli olmaya çalışarak etrafa göz gezdirdi.

işte şimdi keyfi yerine gelmişti. kaldırımlarda belli bir ritimle sabah yürüşü yapan hoş kadınlar, parklarda koşuşturup kahkahalar atan küçük çocuklar ve yemyeşil ağaçlarla çevrili şık evler... bunlar joseph için neredeyse cennet tasvirleriydi. koca bir iç çekti ve mırıldanmaya devam etti.

iki gün sonra ünlü bir gazetede muhabir olarak işe girecekti ve içi kıpır kıpırdı. her ne kadar kendine ait arabası olsa da her gün uzun yolun derdini çekmek istemiyordu. bu yüzden çalışacağı yere daha yakın bir ev kiralamakta karar kılmıştı. aklında birkaç ev belirlemişti ve aracının yan koltuğunda duran haritadan ilk gideceği evin rotasına baktı.

neredeyse gelmiş sayılırdı. birkaç metre ötedeki trafik ışıklarından sağa sapacaktı ve bakacağı ev gireceği sokağın en sonundaydı. yine de yanlış hatırladığı bir şey olur diye bir elini direksiyondan çekip haritaya uzanmaya çalıştı.

joe, gözlerini yoldan ayırmamaya çalışıyordu ama aynı zamanda iki şeye odaklanmakta güçlük çekiyordu. önünde araba bulunmadığını gördüğünde gözlerini birkaç saniyeliğine yoldan ayırdı ve haritayı eline aldı.

fakat gözlerini kaldırırınca arabasının önüne sadece iki-üç metre uzaklıkta bir oğlan görmesi bir oldu. hızla frene bastı.

çocuk, pateninin üzerinde bir tur dönerek tam arabanın karşısında durdu. ellerini ise arabanın önüne yasladı. eğer joe birkaç salise bile sonra kafasını kaldırmış olsaydı, muhtemelen şu an ambulansı arıyor olurdu.

şaşırtıcı olacak ki, joe en ufak bir haraket gösteremiyordu. ayağı hala sertçe frenin üzerindeydi, elleriyse direksiyonun üzerinden yavaşça kayıyordu. sadece odaklanması gereken şeyleri yaparken taktığı gözlüğü terden burnunun ucuna düşmüştü. gözlerini ise karşısındaki bu çocuğa dikmişti.

bembeyaz ve pürüzsüz bacakları, dizlerinin biraz daha üstünde biten koyu renk mavi şortla sergileniyordu. üstünde ise kıvrımlı belini ortaya çıkaran dar ve beyaz bir tişört vardı. sarışın saçları ise dağınıktı.

çocuk, güneş gözlüğünün üstünden gözlerini joe'ya dikti. joseph bu yemyeşil gözlere baktığında bedeninin, özellikle de kalbinin içinden elektrik akımı geçtiğine yemin edebilirdi.

birkaç saniye birbirlerine baktıktan sonra-ki bu joe'ya yıllar gibi hissettirmişti.-oldukça çekici olan çocuk patenini sürmeye devam etti.

joseph ise resmen arkasından bakakalmıştı.

•merhabalaR!!•uzun süredir aklımda dönüp dolaşan bu kurguyu yazıya dökmeye karar verdim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

•merhabalaR!!
•uzun süredir aklımda dönüp dolaşan bu kurguyu yazıya dökmeye karar verdim. umarım umarım umarım okunur:")

•birkaç küçük uyarı yapmak istiyorum hikaye için göz atabilirsiniz:

1)bu hikaye "the crush" adlı filmden alıntıdır. konusunu filmden aldım fakat değiştirmek istediğim çok yer var, hem kendi eklemelerim hem de filmin kendi konusuyla bir şeyler çıkarmaya çalışacağım
2)filmde de geçtiği üzere büyük ihtimalle sexual sahneler içerecek, haberiniz olsun
3)bölümler arasına filme ait birkaç fotoğraf sıkıştırabilirim, kafanızdan canladırabilirsiniz böylelikle:")

•şimdilik bu kadar, kendinize çok iyi bakın <3
(anlamadığım bir şekilde hikayeler bazı okuyucularda görüntülenmiyor ve bu beni çok üzüyor, umarım düzelir yakında)

the crush||hardzello Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin