chapter 4

68 11 15
                                    

başlamadan önce,, uzun bir ara vermiş bulunmaktaydım bunun için öncelikle çok özür diliyorum . ama sebebi 28 gündür her allah'ın okul günü(+bir cumartesi sabahı)sınavdaydım ve artık ruh sağlığım da pek yerinde değil-sounds seriously tragic, right?- ama şimdi yazmaya devam edebilirimM ve son olarak iyi okumalar dilerim<3

___

ben'in joe'ya sarılıp evden sessizce çıkmasının ardından joe'nun içini garip bir telaş kapladı. gözleri saatini aradı, hazırlanmak için oldukça süresi vardı.

ev sahibi blake hardy'in oğlu olmasaydı bu akşam yemeği oldukça kolay geçebilirdi. ama bu oğlanın joe'nun karnında bıraktığı tuhaf hissiyat varken nasıl normal davranabileceğini bilmiyordu. derin bir nefes aldı, neden bu kadar kafasını yoruyordu ki?

adımlarını banyoya yöneltti. yeni evinde ilk duşunu almak için hazırlandı. kendisini duşakabine sokup suyu açtığında soğuk suyun etkisiyle ferahladı. su saçlarından akıp vücuduna damlarken gözlerini kapattı.

nihayetinde duştan çıktı, içini yeni düzenlediği dolabının kapağını açtı. siyah bir pantolon ile geniş, kırmızı gömleğini çıkardı. belindeki havluyu indirip kıyafetlerini üstüne geçirdi. pantolonuna bir kemer geçirdi ve gömleğinin üstten birkaç düğmesini açtı, kollarını yarım sıyırdı. saçlarını elleriyle dağıttı ve havluyla kuruttu.

son olarak bileğine saatini geçirdi ve artık hazırdı. masasının üzerinden anahtarını arıyordu ki bahçeden gelen sesle durakladı. bakışlarını anında cama yöneltti.

ben ve önceden yanında gördüğü çocuk oradaydı. istemsizce kendi kendine gülümsedi. camı bir miktar açtı, masasından bulduğu sigarasını yaktı.

sol omuzunu duvara yasladı ve camın açtığı o küçük kısımdan ben'i izlemeye başladı. adının rami olarak duyduğunu hatırladığı arkadaşı ve onun üstlerinde binicilik kıyafetleri vardı. bu joe'nun ilgisini çekmiş, tüm dikkatini vermişti.

ben'in gülerken nasıl da gözlerinin kısıldığını, bir eliyle rami'nin omzuna vurarak nasıl kahkahaya boğulduğunu, konuşurken mimiklerinin nasıl hızla değiştiğini izledi.

sigarasını küllüğünde söndürdü. gökyüzünün güzelliğinden mi dumanın verdiği o mistik havadan mıdır bilinmez, sarhoş olmuş gibiydi. belki de sadece ben'den etkilenmişti.

tam camı kapatacakken gözleri sarışın oğlanla buluştu. bu sefer tek başınaydı. kendinden emin bir şekilde gözlerini kendisine dikmiş bakıyordu. joe afallamıştı, ama elinden geldiğince az tepki göstermeye çalışıyordu. yapacak en mantıklı şeyin gülümsemek olduğuna karar verdiğinde dudakları kıvrıldı.

ağzı titriyormuş gibi hissediyordu. kalbinin göğüs kafesine çarpıyormuş gibi atması elinde değildi. ben ise oldukça sıradan bir şekilde, dişlerini göstererek kocaman gülümsedi.

joe'nun bu gülümseme karşısında içi ısınmıştı. birkaç saniye boyunca birbirlerine bakışları ben'in kendi evine koşmasıyla son buldu.

___

"umarım beğenmişsinizdir, bay mazzello." joe etinden bir parça keserken başını salladı.
"güzel pişmiş, ellerinize sağlık." peçeteyle dudağını sildi.

masanın karşısında sandalyesinde bağdaş kurarak oturan ben, joe'ya hiç de yardımcı olamıyordu. hoş ya, yemek yerken kendisine odaklanmaktan neredeyse boğuluyordu.

"ah, afiyet olsun." burukça gülümsedi. "karım burada olsaydı daha lezzetlisini yapardı, emin olun."
anlayışla başını salladı joe.

the crush||hardzello Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin