MONOTONLUĞA SON

100 8 3
                                    

Tahmin ettiğim gibi otobüste boş yer yoktu. Arkaya doğru ilerledim. Burcu da bana doğru yürüyüp gözlerini bana dikti. "Neyin olduğunu söyleyecek misin ?" bi sorunum varsada bunu insanlarla paylaşma gibi bir huyum yoktu. Hatırlamak istemiyordum. Cevap vermedim, gözlerine baktım bir süre. "Birşey olmadı." başka zaman olsa bu an kalbimin küt küt atacağı bir andı. Burcu doğrusunu söylemek gerekirse okulun en güzel kızlarındandı. Benimle de pek ilgilendiği söylenemezdi. Ya da ben bana yanaşmak isteyenleri itiyordum. Bilmiyorum. Açıkcası aptal bir aşk acısından daha büyük sorunlarım vardı. Herkesin tabiri caizse ağzı açık bakarak tüm okulun gözdesi haline gelmiş bir kıza karşı birşeyler hissetmem saçmaydı. Bana göre benim hissettiklerim de herkesinki gibiydi. Güzel birine karşı hoşlantı. Tüm bunları düşünürken hâlâ Burcu'yla gözgöze olduğumuzu unutmuştum. Aceleyle gözlerimi kaçırıp yola diktim. Okula az kalmıştı. Bi an önce gelsekte şu okula diye düşünürken sonunda yanaştık. Burcu'yla daha fazla bu konuyu tartışmak istemediğimden hızlıca sınıfa yürüdüm. Özgür'e selam verdim. Okulda en azından birlikte takılabileceğim bi ekibim vardı. Özgür aralarında en samimi olduğumdu. Biraz sonra Mert ve Yağız'da geldiler. Yağız, fırlama bi tipti. Okulu ateşe verelim desen, onada varım diyecek biriydi. Mert daha sakin, ağırbaşlı biriydi. En azından hepsi can dostumdu. Az sonra Emre de geldi ve ekip tamamlanmış oldu. Geldiği gibi "eee beyler bugün n'apıyoruz?" diye sordu. Herkes heyecanla birşeyler söylemeye başladı. Yapmam gereken  okulda kalmak ve dersi dinlemekti. Babamın sabah ki hali hâlâ gözümün önündeydi. Onlar heyecanla konuşurken buz gibi bir sesle araya girdim "ben gelmiycem beyler". Heyecanlı yüzler birer birer asıldı. Onlar sebebini sormadan "Bugün eğlenesim yok, isterseniz takılın siz" dedim. Biliyordum, gitmeyeceklerdi. Emre ısrar etmeye başladı. Biraz yumuşadığımı görünce diğerleride arka çıktı. O anın verdiği heyecanla sadece kabul anlamında başımı salladım, sevindiler. Hep birlikte toplanıp dışarı çıktık. Güneşli bi gündü. Birer sigara yaktık. Önüme dönüp yürümeye başladım. Belirli bir yer olmadığı için cafe'ye gidip oturmaya karar verdik. Babamın verdiği 20 lira aklıma gelince boğazım düğümlendi. Bu düşünceleri hızlıca başımdan kovup yoluma devam ettim. O anda yanımda bir hareketlilik oldu. Dönüp bakacakken suratıma yediğim bir sopa darbesiyle yere yığıldım. Ardarda atılan tekmeler, kırıldığını hissettiğim kemiklerim, nefes alamayışım, babamın sabahki halinin defalarca gözümün önünden geçmesi, Özgür'ün bağırışları, sonrası karanlık.. Son gücümle göz kapaklarımı açmaya çalıştığımda gördüğüm Burcu'nun bulanık görüntüsü...

TuzakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin