ceremony

527 20 7
                                    

Finn'in ödül töreni için elbisemi giymiştim ve hazırdım.

Üzerime giydiğim gri, altın renginde işlenmiş ay ve yıldız motifleri ve ayakkabılarımın renginin uyumuna bayılmıştım.

Güzel görünüyordum, sanırım. Heyecanlı mıydım, tabi ki evet!

Birlikte gideceğimiz ilk ödül töreni olması beni heyecanlandırmıştı çünkü ortamın nasıl olacağı hakkında bi fikrim yoktu ve korkuyordum....

Finn beni alacağını söylemişti. Onu ödül töreni için ayarladığı limuzinle götüreceklerdi ve beni alacağına göre bende ona binecektim. Hayatımda ilk defa limuzine biniyorum ohaaa.



Kapının çalmasıyla merdivenden aşağı indim. Topuklularla inmek bela gibi olsa da düşmeden inmeyi başarmıştım. Kapıyı açtığımda Finn karşımdaydı.

f: Ç- Çok güzel olmuşsun...

Dedi elini başının arkasına götürüp yere bakarak.

Giydiği takım elbisenin üzerinde duruşu ve kıvırcık saçlarının lacivert ceketine değişi,

ellerini başının arkasına götürüşü ve saçını düzeltişi...

c: Teşekkürler. Sen de öyle.

Finn belimi tuttu ve beni kendine doğru çekti.

Göğüslerimizin birbirine değişiyle birlikte burnumuzun birbirine çarpışı...

f: 'Öp beni'

İçimden geçeni seslendirdiği zaman öpmemem için hiç bir sebebim kalmamıştı.

Kendimi ona bıraktım. Ama her zamanki alışılmış hissin dışında bir his vardı onda.

Dudaklarının hareketleri her zamankinden farklı olarak sahipleniciydi. Dili dilime değdiğinde ona kendimi gerçekten bırakmıştım ve ona ayak uydurmuştum.

Ayrıldık ve ona sarıldım. Başımı koynuna koyduğumda burnum onun kokusuyla çevrelendi.

Yüzümün boynuna nasıl yerleştiğine bayılıyordum.

c: 'Seni seviyorum, Wolfhard'

Boynuna bıraktığım öpücükle ondan ayrılmam gerektiği geldi ve ayrıldım.

Limuzin siyahtı ve düşündüğümden değişikti. Şöför kapımızı açtı ve içeri girdik.
Normal arabanın karşılıklı koltuğu olduğunu düşünün ve sanki önde bir şöför oturmuyor gibi önü kapanmıştı. Yani şöför bizi, biz de onu göremiyorduk.

f: Seni seviyorum.

Lanet olsun ki bunu duymak neredeyse beni ağlatıyordu. Onun kadar iyi birini kaybedersem ne yapardım...

Gözlerimin dolduğunu fark etmiş olsa gerek bana başını döndürerek dikkatlice baktı ve gerçekten gözlerimin dolduğuna karar verince o dolgun ve pespembe dudakları oynamaya başladı.

f:İyi misin!? Bi şey mi dedim? Hayır hayır hayırrr! Çok özür dilerim ne dediysem! Of, ne dediğimi de bilmiyorum ki? Olsun özür dilerim yine de!

Davranışlarından anlayacağımız gibi paniklemişti. Çok tatlıydı ve biraz sırıttıktan sonra onu öpmeye başladım.

Dudaklarından bunu beklemediğini anlıyordum. Kendimi alamadığımdan kucağına oturdum ve öyle öpmeye devam ettim. Evdeki hissi tekrar hissetmeye başlamıştım. Daha 2 saatlik yolcuğumuz vardı ve kimse bizi görmüyordu.

Bir süre öpüştükten sonra Finn öpücüklerini boynuma doğru yönelttiği zaman çok tatmin olmuştum ve makyajım mahvolmamalıydı. Zaten rujum kalıcı olmasına rağmen çıkmaya başlamıştı ve bu kadar yeterliydi.
Ondan zor da olsa ayrıldım ve dudaklarını aşağı kıvırdı... Fazla tatlısın.

c: En yakında kaldığımız yerden devam edeceğiz, söz!
f: Bunu unutmayacağımı biliyorsun
c: Evet

Göz kırptım. Biraz yaramazlığa benim de ihtiyacım vardı.

----------------------------------------------------------------------------------------
yeterince uzun yazdım ve devam ettirmeme gerek olduğunu düşünmüyorum. birbirine bağlamıyacağım dedim ama Finn'e Cansu'nun verdiği söz onun  kalacak, merak etmeyin ;) okuyan parmakla sayılabilecek olan okurlarıma teşekkür ederim.
Edit: Uzun bir süreden sonra selamınhelloooo 💁 Lgs mağaduru olarak yeni bölüm yayınlayamadım ve hikayemi 150 kişi görüntülemiş. EVET 150 KİŞİ WIĞAAAA!!! Sizin için az, benim için beklediğimden çok olduğu için aşşırı mutlu ettiniz beni! Her bölüme ne yazık ki çooook az oy gelse de ben heppinizi çok seviyorum. Görüşürüz 👼🌻☄
-CansuWolfhard, xx

imagine - fwHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin